Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Dr. Ahmet FİDAN

Aysbergin Eksi Limitine Yolculuk: Bilinçaltı Bilimi

Dr. Ahmet FİDAN Yazar Dr. Ahmet FİDAN
26 Haziran 2010
Dr. Ahmet FİDAN
5
402
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Potansiyel Artı ve Potansiyel Eksi Üzerine Sezgisel Yaklaşım:

Yer yüzü, su yüzü, bilinç düzeyi, düşsel yaşam, alacakaranlık gibi özel terimlerle ifade edebileceğim lineer (doğrusal) anlamda düşey (vertical) anlamda hareket veya başkalaşımları öteden beri sorgulamayı planlamaktaydım.

İrdelemeye çalışacağım alan aslında bozulan elektronik bir cihazın ana kartında (mainboard) bulunan metal iletişim akslarının merkezinde bulunan siyah nokta gibi, tüm bilimlerin kılcal damarlarının bir araya geldiği odaktır.

Bu kritiğe, fizik bilimi açısından bakılırsa, quantum, astroloji bilimi açısından bakılırsa astrofizik, kimya bilimi açısından bakılırsa organik kimya, mühendislik bilimi açısından bakılırsa yüzey bilimi ya da (düşey mantıkla) sıfır noktası, din bilimi açısından bakılırsa, teozfizik, ve hatta teozofi tıp bilimi açısından bakılırsa da psikanaliz disiplinlerini önümüze koymalıyız.

Öteden beri, Goethe ruhsal (tinsel) olguları gözlemsel bazda fiziksel varlıklarla bir araya getirip incelemeye çalışmış bununla ilgili insanlık tarihine bilinçaltının bilinçüstü güçlerle kontrol veya koordine edilmesi noktasında yepyeni kıvılcımlar çaktırmıştı. Psikanaliz, Alman tıbbının dünya çapında tereddütsüz liderliğinin belki de önemli kilometre taşlarından biri olmuştur. Alman psikanalizi, komşu Rus bilim insanlarınca coğrafi yakınlığın da etkisiyle sosyolojik bir çok teori ve kuramların üretilmesine neden olmuştu.

Goethe’nin bir ölçüde yolundan giden R. Steiner, Antropozofi yi kurarak insan ve/veya canlılardaki siyah noktanın binde bir de olsa günışığına çıkarılmasını sağlamıştır. Gerçi Steiner önemli ölçüde Goethe’nin doğa felsefesinden beslenmiştir ancak onun “uyku ve ölüm” incelemesi Goethe’yi çoktan geçmişti bile.

Astroloji ve astrofizik,  pozitif bilimlerin sağlam ayaklarını bir taraftan kaydırırken, bir taraftan da pozitif bilimlere kuram üretiminde temkinli olmaya zorlamıştır. Öte yandan ilahi/tanrısal bilginin (nakil) teoloji ve teofizik uzanımlarıyla yine ruhsal/tinsel analizlerle alışılagelen tanımlarını zorlamış ve uzun zamandan beri teozofi kendi kuramlarını insanlığın yazınsal belleğine yerleştirmişti.

Uyku, Standby, Ölüm Berisi, Bilinç Anı Anları:

İnsanoğlu yaratıldığı günden bu yana ruh, ölüm ötesi, evrensel bitim (kıyamet) ruya olgularını merak etmiştir. Ruh ile bedenin belli bir zaman aralığında (kısa zaman) birbirinden ayrılması değil ayrışmaşı ile ortaya çıkan uyku anı, ruhbilimi için en güzel laboratuvar olmuştur. Ne var ki, bilim insanları bu andaki hareket veya başkalışımları bir ekrana veya düzleme yansıtamamışlardır. Bu çaresizlik aslında bir başka açıdan potansiyel kamçılayıcı neden olmuştu.  Ve bu gün itibarıyla bendenle soft ilişki halindeki ruhun ekrana yansıtılması yönünde önemli çalışmalar başlatılmıştır. Tıpkı standby (hazır bekleme modu) konumunda olan elektronik bir cihazın analizi gibi, uyku aşamasında özellikle de rüyalanma aşamasında metabolizmik reflekslerin izdüşümlerini yansıtma yolunda kayda değer başarılar elde edilmiştir.

Bilinç Altı ve Bilinç Üstünün İrdelenmesi:

Bilinçüstünün irdelenmesini zaten pozitif bilimler en iyi şekilde izleyebilmekte ve analiz yapabilmektedir. Burada sorun yok. Bilinç altının irdelenmesi konusunda ise, Astroloji bilimiyle Teofizik ve hatta Steiner’in antropozofisi devreye girmektedir. Bir taraftan da psikanalizin kapıları Hipnoz, Meditasyon bilim alanları ile açılmakta ve bedenin bilinçaltını ve hatta bilinci bütün ve tam olarak kontrol etmesine yardımcı olmaktadır.

Sıfır Noktası:

Bütün sıfır noktaları her ne inceleniyorsa eğer o incelemenin en ideal laboratuvar koşullarıdır. Deniz/toprak seviyesinin ve ısı seviyesinin, basınç seviyesinin, uzaysal gezegen ve yıldız konumlarının NŞA ları  veya sıfır noktaları ne anlama geliyorsa, bilinçaltının kontrolü açısından ve hatta ruhsal motivlerin (tazyiklerin) beden üzerindeki kontrolleri açısından adına yarı ölüm dediğimiz uyku hali o derece laboratuvar imkanı vermektedir.

Evrenin sonsuzluğu veya sonunun düşünülmesinin bile idrak edenler için ölümcül boyutları olduğu gibi, beden ile ruhun ayrışması değil ayrılmasının (ölüm sonrasının) irdelenmesi ve sonuçlarının analiz edilmesi en büyük kara noktalardır.

Uyku Halinin Çukur ve Tümsek Aynaları: Rüyalanmalar:

Bir kıvılcım ile dev adımların atılabileceği uyku halinin düz ve ters yansıması olan rüyalanmalar gerek sibernetik bilimi için, gerek psikanaliz bilimi için oldukça bakirdir.  Nasıl ki, bu gün için üç boyutlu (bağımsız hareketli hologramlar) imkansıza yakın zorlukta olgular ise, psikanaliz için rüyalanma grafileri veya yansıtmaları o denli zordur. Bu anın verilerinin toplanıp irdelenmesi için yazı başında dile getirilen bilim dallarının her birinden ayrı ayrı yararlanmak zorundayız.

Bilim insanları psikanaliz için ve rüyalanma yansıtmalarının başarısı için pozitif bilimler ile sosyal bilimler arasındaki katı ayrım konusunda ezberlerini bozmak zorundadırlar. Ve hatta, bu bilim alanlarına ait insanlar el ele vererek uluslararası platformda oditoryumlar düzenlemek zorundadırlar. Dijital ekranın göz kapaklarının altına alınması bu gün için nasıl ki bir rüya ise, rüyalanmalarının bir yazıcıdan veya sesli görüntülü kayıt cihazından çıktısınının alınması o derece rüyadır.

Bu konuya ileride başka bir yazıyla devam edeceğim. Ancak ara not ve ara sonuç cümlesi olarak şu öngörüde bulunmak istiyorum.

“Rüyalar, rüyalanmalar ile çözülmelidir. Rüyalanmaların çözülmesi için, başta belirttiğim bilim alanına ait insanlar özveriyle aynı ortamda uluslararası çapta programlar ile bir araya gelmelidir.

Not: 

Bu yazı, http://www.bilgiagi.net, http://www.bilgievreni.com, http://www.gazetecanik.com, http://www.kamudanhaber.com, http://www.siyasalforum.net, http://www.gercekgazete.web.tr, http://www.ahmetfidan.com ile, Gerçek Gazete, Balıkesir Demokrat, Gazete Canik vb. kağıt bası gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

Paylaş
Etiketler: antropozofibilgibilimbilinç altıdinfelsefegoethehipnozPsikanalizRudolf Steinerruhbilimteofizikteozofi
Önceki Yazı

Ağalar’ ın Maraba’lara Sadakası!!!

Sonraki Yazı

Mümessil İle İlaç Tanıtımlarına Doktorlar İnanmıyor!

Dr. Ahmet FİDAN

Dr. Ahmet FİDAN

İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünde lisansını (1993) tamamladı. İ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Fakültesi’nde Personel Yönetimi / İnsan Kaynakları Yönetimi Anabilim Dalı’nda yüksek lisansını tamamladı. (1996) Doktorasını M.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mahalli İdareler ve Yerinden Yönetim bilim dalında, Büyükşehirlerde Kentiçi Ulaşım Hizmetlerinin Entegrasyonu ve Yönetimi, İstanbul Metropoliten Alanı İçin Bir Model Önerisi adlı teziyle tamamladı. (2004). Halen Ordu Üniversitesi’nde (Deniz Bilimleri Fakültesi, Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği bölümünde öğretim üyesi. ICAM Network ve ICAM Publishing Genel Yayın Koordinatörlüğünü, OJOP Çevrimiçi Bilimsel Dergi Yayıncıları ve Editörleri Platformu Dönem Başkanlığını, KADOÇED Genel Başkanlığını, TİGAD (Türkiye İnternet Gazeteciliği Derneği) Ordu Temsilciliğini, KAŞYAD Başkanlığını, KARAV Müt. Heyeti Başkanlığnı yürütmektedir. Eserleri: Kent, Ulaşım, Yerel Yönetim, Bilişim Teknolojileri, Estetik, Kent Kültürü, Çevre, Kurumsal Etik, Bireysel İletişim ve Kurumsal İletişim Sistemleri, Siyaset, Yönetim Bilimleri, Mizah, Şiir ve Edebiyat, Kişisel Gelişim, Hukuk-Siyaset-Eğitim Felsefeleri alanlarında 10’dan fazla kitap, yüzlerce makale, bildiri, 1000’den fazla köşe yazısının müellifidir.

İlişkili Yazılar

Bilim & Teknoloji

Kültür Araştırma Doğa ve Çevre Dernekleri Federasyonu Kuruluyor

15 Kasım 2024
5k
Dr. Ahmet FİDAN

Kişisel Gelişim ve Öz Motivasyon Teknikleri Açısından Toksik Kişilerden Uzaklaşma Yöntemleri

12 Kasım 2024
5k
Yalansız Yaşama Sanatı | The Art of Living Without Lies
Çocuk Gelişimi

Yalansız Yaşama Sanatı | The Art of Living Without Lies

11 Kasım 2024
5k
Kaçırılan Fırsatlar İçin Bomba Teselliler
Dr. Ahmet FİDAN

Kaçırılan Fırsatlar İçin Bomba Teselliler

06 Ekim 2024
5k
Sonraki Yazı

Mümessil İle İlaç Tanıtımlarına Doktorlar İnanmıyor!

Yorumlar 5

  1. Hacer Ateş says:
    15 yıl önce

    Bilinç ve bilinç altı etkileşimlerin geçmişten günümüze doğrusal gerçekleri yansıttığını bilmekteyiz. Üzerine değindiğiniz konu ta ki Mısır’ın eski çağlarından beri süregeliyor. Güzel bir konuya değinmişsiniz hocam. Saygılarımla…

  2. Çapar Kanat says:
    15 yıl önce

    Bir psikianalizde rüya ile ilgili kabul: Bilinç altına inen günlük yaşamda yaşananların, kaygıların, korkuların, sevinçlerin, baskıların, isteklerin uyur iken dışa vurumu olarak değerlendirilmektedir. Teoloji bunu kabul etmekle beraber rüyalara yapılan günlük yorumları yapan teolojik eksendekiler rüya yorumlarını iki perspektifte kabul etmektedirler: Dünyevi, Uhrevi rüyalar. Zaten Uhrevi rüyalar psikoanalizmin değil teoloji ve metafizik bilimin konusudur.
    Dünyevi rüyalar psikoanalizin konusu olmakla beraber, Uhrevi rüyalar’ın da gelişmiş ülkelerde teknolojik aletlerle kapsama altına alınabilinmeye çalışıldığına dair emareler var.
    Rüya uyurken görülenlerdir. Peki uyanık iken görülenler , Teoloji buna yakza olarak tanımlamaktadır. Yakza’ ya rüyadan daha çok önem vermektedir teoloji. Hiristiyanlıktaki keşiş, İslam tasavvufundaki tasavvuf ehillerinin yakza’ ları.
    Sovyetler yıklımadan önce metafizikte çok ciddi araştırmlar yapılmaktaydı. Şimdi ki Rusya’ nın bunu devam ettirip ettirmediğini bilmiyoruz. ABD’ de hem metafizik hem de tarihle ( geçmişle) ilgili pozitif aletlerle araştırmalar yapılmakta olduğunu 1994 yılında işitmiştim.
    Yapılmakta olan araştırma şu : Araştırmayı kısaca anlatabilmek için şöyle bir örnek verelim.
    İçinde kamera olan bir oda var, kamera stopta iken siz odaya girip çıkıyorsunuz. Siz odadan çıkar çıkmaz (diyelim ki 1 saniye sonra ) siz odadan çıktıktan sonra sizin odada bıraktığınız ısı figürünün kamera videosunu kayda kayda geçirebiliyor. Amerikalıların ‘’odaya giren’’in 1 saniyeden daha önceki zamanlara ulaşma çabaları her ne kadar teolojik amaçlarla başladığı söyleniyor ise de getireceği olumlu teknolojik sonuçların casuslukta da kullanılacağı akla getirmektedir.
    ‘’Dijital ekranın göz kapaklarının altına alınması bu gün için nasıl ki bir rüya ise, rüyalanmalarının bir yazıcıdan veya sesli görüntülü kayıt cihazından çıktısınının alınması o derece rüyadır.’’ Olabilirliği konusunda şüphem yok.
    Her ne kadar rüyalarda göz kapakları bir o yana bir bu yana hareket ettiği ileri sürülüyor ise de uyur iken veya yakza halinde gözler mi görüyor beyin mi yoksa ‘’ kalp gözü’’ mü ? 1000 yıl önce Hiristiyan ve İslam düşünürleri, feylesofların müştereken veya birinin diğerinden etkilenerek dile getirdikleri ‘’kalp gözü’’ kavramında ‘’kalp’’ kelimesi gögsümüzdeki şimdiki pozitif tıbbın belirlediği fonksiyonlarda ifade edilen kalp mi dir? ‘’ Yoksa kalp gözünde ifade edilemek istenen beyinmi ? Beni her ikisinin olduğu hükmüne vardırmasa da kan pompalayan kalp’ te de kan pompalanmasının ötesinde metafizik bir fonksiyonellik var mıdırlığı konusunda kalp nakli değişecek insanların öncesinin ve sonrasındaki psikolojik değişimleri kaale alacak araştırmalar yapılmasının boşa gitmeyeceğini cılız bir sesle dillendirsem acaba alay konusu olabilir mi ?

  3. dr. ahmet fidan says:
    15 yıl önce

    Teşekkürler Hacer.

    Çapar Bey, derin yorumlarınız için teşekkür ederim

    Bu arada kalp ile beyin arasındaki ilişki ve kalbin hususiyetinin olup olmadığı konusunda eskiden bir yazı yazmıştım. Bulduğumda ek yorum olarak linkini aktarırım.

    Şunu söyleyeyim ki, eskiden kalbe bu kadar hususiyet yüklemelerinde hep bir sebep aramak istiyorum. Ancak kalp nakli yapılan hastalarda bir anomali görülmemesi bunu çürütüyor. Kalp nakli yapılan insanların psikolojilerini iyice analiz etmek gerek.

  4. Hacer Ateş says:
    15 yıl önce

    Rica ederim hocam.

  5. mesut says:
    15 yıl önce

    hocam çok güzel bir yazı olmuş kaleminize ve yüreginize sağlık…her yazınızı okudugumda ufkum biraz daha genişliyor,aynı bir kitap gibisiniz dogrusu mşlh yazınızın devamını sabırsızlıkla bekliyorum aeo…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap