Dünya 5’ten büyüktür diyordu Cumhurbaşkanı, yerden göğe kadar haklıydı!
Ancak bugün her ne kadar ERDOĞAN ve BAHÇELİ güzel ülkemin %50’sini temsil ettiklerini, diğer %50’yi “benden değilsin diyerek” kabul etmeseler de, dışlasalar da biz Türkiye’yiz! Türkiye’nin asli bireyleriyiz. Aynen “bizden” dedikleri %50 gibi. Etle tırnak misali. Yüzde 50 tek başına hiçbir şey değildir. Sadece yönetim çoğunluğunu az bir farkla sağlamıştır o kadar! Kaldı ki o yönetim diğer yüzde 50’nin de yönetimiyle, sorunları ve çözümleriyle sorumludur. %50+50 ile birlikte %100 tamamı ile Türküz, Türkiyeliyiz, bu vatanın evlatlarıyız, oy vermesek de aynı haklara sahip, kanun karşısında eşitiz!
Evet bu bağlamda Türkiye de 2’den büyüktür!
Tamam siyasetin çirkinliğini biliyoruz!
Sen ben, sizden bizden kavgasını biliyoruz!
Amma vergimizi veriyor muyuz?
Asli görevimiz yapıyor muyuz?
Kaygı ve tasada beraber miyiz?
Kanunlara saygılı mıyız?
Vatanın bölünmez bütünlüğünde hem fikir miyiz?
Aynı seçme ve seçilme haklarına sahip miyiz?
Demokratik pusula üzerinde birlikte yer alıyor muyuz?
Seçme ve seçilme hakkımızı kullanıyor muyuz?
Mesele yok o zaman. Ayrıştırmanın, ötekileştirmenin anlamı yok.
Farklar sadece ve ezici çoğunlukla; İdareci, yönetim kadrosunun, iktidar partisi mensuplarından %50 içerisinden yapılıyor olmasıdır!
“Hamili kart yakinimdir” olanlara öncelik tanınmasıdır!
Düşünce, fikir, önceliğinin kendi %50’lerinde olmasıdır!
Şayet yetmediyse, en mülayim diğer %50’den takviye edilmesidir!
Köşe başlarına kendilerine mensup kişilerin getirilmesidir ki; alıştık artık buna.
Nasıl olsa LİYAKAT yok!
Nasıl olsa adama göre iş ayarlama var!
Buna da eyvallah. Çünkü herkes çalışacağı kadroyu maalesef ki kendi siyasal çevresinden seçmekte. Başkasına güvenmiyor! İnanın ben buna da hak veriyorum.
Hiç kimse ne Cumhurbaşkanına kızsın, ne de Millet ittifakı yerel yönetim başkanlarına kızsın. Her iki kesim de bunu yapıyor!
Çünkü liyakat esas alınmıyor!
Benim burada naçizane fikrim; maksadı sadece evinin geçimi olan kişilerin, evinden işine, işinden evine gidip gelenlerin ekmeğiyle oynanmasın.
Amma bunları unutmayın lütfen sevgili vatandaşlar.
Çünkü gelecek diğer çoğunluk iktidarı da, aynı yolu izleyecektir!
Yani “üzüm üzüme baka baka kararıyor!”
O da işten çıkaracak, kendi adamını yerleştirecek, aşağı yukarı yüzde yüz bir değişim söz konusu olacağı gibi, inanç anlayışı, disiplin, ahlak, proje, liyakat, yönetim anlayışı, hitabet, idari şekil, insan değer ve kıymeti, sosyal yardım ve projesi vs. olacak.
Yani her konuda. Aklınıza gelen her konuda değişim, başkalaşım yaşanacak.
Buna bir itirazımız olur mu?
Bence olmaz.
Olamaz: Olmamalı.
“Ne ekersen onu biçersin.”
Ne yaparsan aynısıyla karşılık bulursun.
Devleti yönetenler, hükümet olanlar bunu yapıyor da, bizler memnun muyuz? İstiyor muyuz? Nedir bu siyasi bağımlılık? Liyakat esas alınsa bu derece sivrilikler, düşmanlaştırmalar, zıtlılar, kavgalar, gürültüler yaşanır mı?
Elbette ki yaşanmaz.
Bu dönem maalesef bu ayrıştırmalar fazlasıyla yaşandı!
İşe alınanların tamamına yakını iktidar partileri mensupları oldu.
Diğer %50 denen MİLLET ittifakı mensupları, ancak yerel yönetimlerin kadrolarında yer alabildiler!
Buna rağmen, bu belediyelerde verilen çıkışlara cıyak cıyak seslerin yükselmesi anlaşılır değil, mantıklı da değil.
Neden?
Haklılık payı var mı? Yok.
Yapma bulma meselesi!
LİYAKAT kalkarsa olacağı bu. Bunu bilmeyen bir tek vatandaş yok!
Sözün Özü!
Umarım bu virüs hazretlerinin getirdiği uyarı, çektiği dikkat, yaşattığı hayat çoğumuza ders olacaktır. Siyasilerimizin de bundan ders almalarını, ders çıkarmalarını bekliyorum diyeceğim amma, hiç mi hiç umudum yok!
Hala vatandaşlar arasına nifak sokanlar var, israfta ısrar edenler var, yersiz ve zamansız yatırım yapanlar var.
Oysa bugün dayanışma günü. Birlik ve beraberlik günü. Elele verip, yoksul insanımıza sahip çıkma, yarasına mehlem olma günü.
Bir düşünün isterseniz!
Unutmayın Cumhurbaşkanının değimiyle; Türkiye ikiden büyüktür.
gazete2000@hotmail.com


















