Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Nurullah AYDIN

Avkatlar Günü

Öğr.Gör. Nurullah AYDIN Yazar Öğr.Gör. Nurullah AYDIN
05 Nisan 2014
Nurullah AYDIN
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Türkiye kaos içinde ama çoğu farkında değil…. Devlet kavramının altüst edilişi, Ülkenin yeraltı yerüstü kaynaklarının yabancıların eline geçişi, Zengin yoksul/fakir farkının artması, Tarafsızlık ve yansızlığın terkedilmesi, Millet kavramının azınlık radikal dinci zihniyetin inancı düşüncesi imiş gibi yansıtılması, Hukukun, adaletin katledilmesi.
Ayrımcılığın ve nefret söyleminin egemen hale geldiği, bir dönemde, aydınların hukukçuların görevi, diğer meslek gruplarına göre daha da önem kazanmaktadır.
Halk; derin bir uyku içindedir. Rahat, huzurlu memnun. Olup bitenleri görememenin, uyandırılacağını düşünememenin keyfini sürüyor. Saadetin hep böyle devam etmesini, hiç uyandırılmamasını ister. Ama bir gün gelecek, uyandırılacaklar.

Biliyorum; halk okumayı, düşünmeyi sevmiyor. Düşünürse rahatının kaçmasından korkuyor. Mücadeleden ürküyor. Öylesine ürküyor ki; sizin için yapılan mücadelelerle ilgisinin olmadığını, göstermek ihtiyacını duyuyor.

Ülkenin birçok sorunu var. Şer güçler, sayılamayacak kadar çok. Diken üzerinde. Fakat halk dikenli bir yolda ayağını yaralamadan yürümenin, mümkün olmayacağını unutuyor.
Tehlikeyi görFotoğraf: Nurullah AYDIN4 Nisan 2014-ANKARAAVUKATLAR GÜNÜ MESAJITürkiye kaos içinde ama çoğu farkında değil.Devlet kavramının altüst edilişi,Ülkenin yeraltı yerüstü kaynaklarının yabancıların eline geçişi,Zengin yoksul/fakir farkının artması,Tarafsızlık ve yansızlığın terkedilmesi,Millet kavramının azınlık radikal dinci zihniyetin inancı düşüncesi imiş gibi yansıtılması,Hukukun, adaletin katledilmesi.Ayrımcılığın ve nefret söyleminin egemen hale geldiği, bir dönemde, aydınların hukukçuların görevi, diğer meslek gruplarına göre daha da önem kazanmaktadır.Halk; derin bir uyku içindedir. Rahat, huzurlu memnun. Olup bitenleri görememenin, uyandırılacağını düşünememenin keyfini sürüyor. Saadetin hep böyle devam etmesini, hiç uyandırılmamasını ister. Ama bir gün gelecek, uyandırılacaklar.Biliyorum; halk okumayı, düşünmeyi sevmiyor. Düşünürse rahatının kaçmasından korkuyor. Mücadeleden ürküyor. Öylesine ürküyor ki; sizin için yapılan mücadelelerle ilgisinin olmadığını, göstermek ihtiyacını duyuyor.Ülkenin birçok sorunu var. Şer güçler, sayılamayacak kadar çok. Diken üzerinde. Fakat halk dikenli bir yolda ayağını yaralamadan yürümenin, mümkün olmayacağını unutuyor.Tehlikeyi görünce, korkulu bir rüya görürmüşçesine sırtını dönüyor. Yeni ve eskisinden daha derin bir uykuya dalıyor.Hiçbir feryat, halkı uyandıramıyor. Tehlikeyi anlamasını temin edemiyor. Yaklaşan düşmanın, ara sıra yumruğunu yiyor; hassas bir yerinize iğne batırılmış gibi şöyle bir sıçrıyor; şaşkın şaşkın bakıyor ve sonra da başını yastığa gömüyor.Nasıl mı? Türkiye’de, Siyasetin Yargı’yı Kuşatmasından öte; Yargı’nın, Siyaset tarafından teslim alınması ve yapılandırılması gerçeğiyle karşı karşıyayız.Yargı dahil olmak üzere, devletin ve toplumun kurumları, köhnemiş çağdışı zihniyete sahip olanların birimi haline dönüştürülmüştür.Siyasete tabi olan Yargı kimliği sergileniyor. Belli zihniyete sahip kişilerce devlet bünyesinde oluşturulan Yargı’nın dramatik bir örneği ortaya konulmuştur. Yargı, siyaset iç içedir, birbirine şirin görünme yarışı içine girmişlerdir.Uygulamalarla; yasama, yürütme ve yargı arasındaki danışıklı ilişki, bağımsız ve tarafsız Yargı anlayışıyla bağdaşmayan unsurlar bütün gerçekliğiyle ortaya çıkmaktadır. Türkiye; kin, nefret ve öfke ile intikam diye sayıklayan, dini istismar eden, adaleti katleden bir kesimle karşı karşıyadır.Üstünlerin Hukukunu gerçekleştirmenin hazzıyla birbirlerini kutlayanlar artmaktadır. Devlet nüfuzunun kötüye kullanılması suretiyle oluşan böyle bir tablodan demokrasi, insan hakları, kamu hizmeti verimliliği ve toplumsal barışın çıkmayacağı açıktır.Türkiye, hukuku askıya alan bu ilişkiye mahkûm olmayacaktır. Kendisini kuşatan yapıyı kıracak ve Hukuk Devletini yeniden inşa edecektir.İnanıyor ve umut ediyorum ki;Ülke sathında kamu gücünün kötüye kullanılması suretiyle oluşturulmuş çıkar ilişkilerine girmeden ve tenezzül etmeden;Sivil Toplumun sesi olacaklardır.Mağdurların hak ve hukukuna sahip çıkacaklardır.Çevre katliamına karşı çıkacaklardır.Yaratılan korku ve baskı iklimine karşı haykıracaklardır.Hukuktan yana, adaletten yana, haktan yana olacaklardır.Üstünlerin hukukunun temsilcisi olmayacaklardır.Güçsüzlerin, mazlumların ve mağdurların sesi olacaklardır.Bu gerçekler ortamında Türk Milleti’nin avukatlarının avukatlar gününü kutlarım.ünce, korkulu bir rüya görürmüşçesine sırtını dönüyor. Yeni ve eskisinden daha derin bir uykuya dalıyor.

Hiçbir feryat, halkı uyandıramıyor. Tehlikeyi anlamasını temin edemiyor. Yaklaşan düşmanın, ara sıra yumruğunu yiyor; hassas bir yerinize iğne batırılmış gibi şöyle bir sıçrıyor; şaşkın şaşkın bakıyor ve sonra da başını yastığa gömüyor.
Nasıl mı? Türkiye’de, Siyasetin Yargı’yı Kuşatmasından öte; Yargı’nın, Siyaset tarafından teslim alınması ve yapılandırılması gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Yargı dahil olmak üzere, devletin ve toplumun kurumları, köhnemiş çağdışı zihniyete sahip olanların birimi haline dönüştürülmüştür.

Siyasete tabi olan Yargı kimliği sergileniyor. Belli zihniyete sahip kişilerce devlet bünyesinde oluşturulan Yargı’nın dramatik bir örneği ortaya konulmuştur. Yargı, siyaset iç içedir, birbirine şirin görünme yarışı içine girmişlerdir.

Uygulamalarla; yasama, yürütme ve yargı arasındaki danışıklı ilişki, bağımsız ve tarafsız Yargı anlayışıyla bağdaşmayan unsurlar bütün gerçekliğiyle ortaya çıkmaktadır.
Türkiye; kin, nefret ve öfke ile intikam diye sayıklayan, dini istismar eden, adaleti katleden bir kesimle karşı karşıyadır.

Üstünlerin Hukukunu gerçekleştirmenin hazzıyla birbirlerini kutlayanlar artmaktadır. Devlet nüfuzunun kötüye kullanılması suretiyle oluşan böyle bir tablodan demokrasi, insan hakları, kamu hizmeti verimliliği ve toplumsal barışın çıkmayacağı açıktır.
Türkiye, hukuku askıya alan bu ilişkiye mahkûm olmayacaktır. Kendisini kuşatan yapıyı kıracak ve Hukuk Devletini yeniden inşa edecektir.

İnanıyor ve umut ediyorum ki; Ülke sathında kamu gücünün kötüye kullanılması suretiyle oluşturulmuş çıkar ilişkilerine girmeden ve tenezzül etmeden;
Sivil Toplumun sesi olacaklardır. Mağdurların hak ve hukukuna sahip çıkacaklardır. Çevre katliamına karşı çıkacaklardır.

Yaratılan korku ve baskı iklimine karşı haykıracaklardır. Hukuktan yana, adaletten yana, haktan yana olacaklardır. Üstünlerin hukukunun temsilcisi olmayacaklardır. Güçsüzlerin, mazlumların ve mağdurların sesi olacaklardır.
Bu gerçekler ortamında Türk Milleti’nin avukatlarının avukatlar gününü kutlarım.

Türkiye kaos içinde ama çoğu farkında değil…. Devlet kavramının altüst edilişi, Ülkenin yeraltı yerüstü kaynaklarının yabancıların eline geçişi, Zengin yoksul/fakir farkının artması, Tarafsızlık ve yansızlığın terkedilmesi, Millet kavramının azınlık radikal dinci zihniyetin inancı düşüncesi imiş gibi yansıtılması, Hukukun, adaletin katledilmesi.
Ayrımcılığın ve nefret söyleminin egemen hale geldiği, bir dönemde, aydınların hukukçuların görevi, diğer meslek gruplarına göre daha da önem kazanmaktadır.
Halk; derin bir uyku içindedir. Rahat, huzurlu memnun. Olup bitenleri görememenin, uyandırılacağını düşünememenin keyfini sürüyor. Saadetin hep böyle devam etmesini, hiç uyandırılmamasını ister. Ama bir gün gelecek, uyandırılacaklar.

Biliyorum; halk okumayı, düşünmeyi sevmiyor. Düşünürse rahatının kaçmasından korkuyor. Mücadeleden ürküyor. Öylesine ürküyor ki; sizin için yapılan mücadelelerle ilgisinin olmadığını, göstermek ihtiyacını duyuyor.

Ülkenin birçok sorunu var. Şer güçler, sayılamayacak kadar çok. Diken üzerinde. Fakat halk dikenli bir yolda ayağını yaralamadan yürümenin, mümkün olmayacağını unutuyor.
Tehlikeyi görFotoğraf: Nurullah AYDIN4 Nisan 2014-ANKARAAVUKATLAR GÜNÜ MESAJITürkiye kaos içinde ama çoğu farkında değil.Devlet kavramının altüst edilişi,Ülkenin yeraltı yerüstü kaynaklarının yabancıların eline geçişi,Zengin yoksul/fakir farkının artması,Tarafsızlık ve yansızlığın terkedilmesi,Millet kavramının azınlık radikal dinci zihniyetin inancı düşüncesi imiş gibi yansıtılması,Hukukun, adaletin katledilmesi.Ayrımcılığın ve nefret söyleminin egemen hale geldiği, bir dönemde, aydınların hukukçuların görevi, diğer meslek gruplarına göre daha da önem kazanmaktadır.Halk; derin bir uyku içindedir. Rahat, huzurlu memnun. Olup bitenleri görememenin, uyandırılacağını düşünememenin keyfini sürüyor. Saadetin hep böyle devam etmesini, hiç uyandırılmamasını ister. Ama bir gün gelecek, uyandırılacaklar.Biliyorum; halk okumayı, düşünmeyi sevmiyor. Düşünürse rahatının kaçmasından korkuyor. Mücadeleden ürküyor. Öylesine ürküyor ki; sizin için yapılan mücadelelerle ilgisinin olmadığını, göstermek ihtiyacını duyuyor.Ülkenin birçok sorunu var. Şer güçler, sayılamayacak kadar çok. Diken üzerinde. Fakat halk dikenli bir yolda ayağını yaralamadan yürümenin, mümkün olmayacağını unutuyor.Tehlikeyi görünce, korkulu bir rüya görürmüşçesine sırtını dönüyor. Yeni ve eskisinden daha derin bir uykuya dalıyor.Hiçbir feryat, halkı uyandıramıyor. Tehlikeyi anlamasını temin edemiyor. Yaklaşan düşmanın, ara sıra yumruğunu yiyor; hassas bir yerinize iğne batırılmış gibi şöyle bir sıçrıyor; şaşkın şaşkın bakıyor ve sonra da başını yastığa gömüyor.Nasıl mı? Türkiye’de, Siyasetin Yargı’yı Kuşatmasından öte; Yargı’nın, Siyaset tarafından teslim alınması ve yapılandırılması gerçeğiyle karşı karşıyayız.Yargı dahil olmak üzere, devletin ve toplumun kurumları, köhnemiş çağdışı zihniyete sahip olanların birimi haline dönüştürülmüştür.Siyasete tabi olan Yargı kimliği sergileniyor. Belli zihniyete sahip kişilerce devlet bünyesinde oluşturulan Yargı’nın dramatik bir örneği ortaya konulmuştur. Yargı, siyaset iç içedir, birbirine şirin görünme yarışı içine girmişlerdir.Uygulamalarla; yasama, yürütme ve yargı arasındaki danışıklı ilişki, bağımsız ve tarafsız Yargı anlayışıyla bağdaşmayan unsurlar bütün gerçekliğiyle ortaya çıkmaktadır. Türkiye; kin, nefret ve öfke ile intikam diye sayıklayan, dini istismar eden, adaleti katleden bir kesimle karşı karşıyadır.Üstünlerin Hukukunu gerçekleştirmenin hazzıyla birbirlerini kutlayanlar artmaktadır. Devlet nüfuzunun kötüye kullanılması suretiyle oluşan böyle bir tablodan demokrasi, insan hakları, kamu hizmeti verimliliği ve toplumsal barışın çıkmayacağı açıktır.Türkiye, hukuku askıya alan bu ilişkiye mahkûm olmayacaktır. Kendisini kuşatan yapıyı kıracak ve Hukuk Devletini yeniden inşa edecektir.İnanıyor ve umut ediyorum ki;Ülke sathında kamu gücünün kötüye kullanılması suretiyle oluşturulmuş çıkar ilişkilerine girmeden ve tenezzül etmeden;Sivil Toplumun sesi olacaklardır.Mağdurların hak ve hukukuna sahip çıkacaklardır.Çevre katliamına karşı çıkacaklardır.Yaratılan korku ve baskı iklimine karşı haykıracaklardır.Hukuktan yana, adaletten yana, haktan yana olacaklardır.Üstünlerin hukukunun temsilcisi olmayacaklardır.Güçsüzlerin, mazlumların ve mağdurların sesi olacaklardır.Bu gerçekler ortamında Türk Milleti’nin avukatlarının avukatlar gününü kutlarım.ünce, korkulu bir rüya görürmüşçesine sırtını dönüyor. Yeni ve eskisinden daha derin bir uykuya dalıyor.

Hiçbir feryat, halkı uyandıramıyor. Tehlikeyi anlamasını temin edemiyor. Yaklaşan düşmanın, ara sıra yumruğunu yiyor; hassas bir yerinize iğne batırılmış gibi şöyle bir sıçrıyor; şaşkın şaşkın bakıyor ve sonra da başını yastığa gömüyor.
Nasıl mı? Türkiye’de, Siyasetin Yargı’yı Kuşatmasından öte; Yargı’nın, Siyaset tarafından teslim alınması ve yapılandırılması gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Yargı dahil olmak üzere, devletin ve toplumun kurumları, köhnemiş çağdışı zihniyete sahip olanların birimi haline dönüştürülmüştür.

Siyasete tabi olan Yargı kimliği sergileniyor. Belli zihniyete sahip kişilerce devlet bünyesinde oluşturulan Yargı’nın dramatik bir örneği ortaya konulmuştur. Yargı, siyaset iç içedir, birbirine şirin görünme yarışı içine girmişlerdir.

Uygulamalarla; yasama, yürütme ve yargı arasındaki danışıklı ilişki, bağımsız ve tarafsız Yargı anlayışıyla bağdaşmayan unsurlar bütün gerçekliğiyle ortaya çıkmaktadır.
Türkiye; kin, nefret ve öfke ile intikam diye sayıklayan, dini istismar eden, adaleti katleden bir kesimle karşı karşıyadır.

Üstünlerin Hukukunu gerçekleştirmenin hazzıyla birbirlerini kutlayanlar artmaktadır. Devlet nüfuzunun kötüye kullanılması suretiyle oluşan böyle bir tablodan demokrasi, insan hakları, kamu hizmeti verimliliği ve toplumsal barışın çıkmayacağı açıktır.
Türkiye, hukuku askıya alan bu ilişkiye mahkûm olmayacaktır. Kendisini kuşatan yapıyı kıracak ve Hukuk Devletini yeniden inşa edecektir.

İnanıyor ve umut ediyorum ki; Ülke sathında kamu gücünün kötüye kullanılması suretiyle oluşturulmuş çıkar ilişkilerine girmeden ve tenezzül etmeden;
Sivil Toplumun sesi olacaklardır. Mağdurların hak ve hukukuna sahip çıkacaklardır. Çevre katliamına karşı çıkacaklardır.

Yaratılan korku ve baskı iklimine karşı haykıracaklardır. Hukuktan yana, adaletten yana, haktan yana olacaklardır. Üstünlerin hukukunun temsilcisi olmayacaklardır. Güçsüzlerin, mazlumların ve mağdurların sesi olacaklardır.
Bu gerçekler ortamında Türk Milleti’nin avukatlarının avukatlar gününü kutlarım.

Türkiye kaos içinde ama çoğu farkında değil…. Devlet kavramının altüst edilişi, Ülkenin yeraltı yerüstü kaynaklarının yabancıların eline geçişi, Zengin yoksul/fakir farkının artması, Tarafsızlık ve yansızlığın terkedilmesi, Millet kavramının azınlık radikal dinci zihniyetin inancı düşüncesi imiş gibi yansıtılması, Hukukun, adaletin katledilmesi.
Ayrımcılığın ve nefret söyleminin egemen hale geldiği, bir dönemde, aydınların hukukçuların görevi, diğer meslek gruplarına göre daha da önem kazanmaktadır.
Halk; derin bir uyku içindedir. Rahat, huzurlu memnun. Olup bitenleri görememenin, uyandırılacağını düşünememenin keyfini sürüyor. Saadetin hep böyle devam etmesini, hiç uyandırılmamasını ister. Ama bir gün gelecek, uyandırılacaklar.

Biliyorum; halk okumayı, düşünmeyi sevmiyor. Düşünürse rahatının kaçmasından korkuyor. Mücadeleden ürküyor. Öylesine ürküyor ki; sizin için yapılan mücadelelerle ilgisinin olmadığını, göstermek ihtiyacını duyuyor.

Ülkenin birçok sorunu var. Şer güçler, sayılamayacak kadar çok. Diken üzerinde. Fakat halk dikenli bir yolda ayağını yaralamadan yürümenin, mümkün olmayacağını unutuyor.
Tehlikeyi görFotoğraf: Nurullah AYDIN4 Nisan 2014-ANKARAAVUKATLAR GÜNÜ MESAJITürkiye kaos içinde ama çoğu farkında değil.Devlet kavramının altüst edilişi,Ülkenin yeraltı yerüstü kaynaklarının yabancıların eline geçişi,Zengin yoksul/fakir farkının artması,Tarafsızlık ve yansızlığın terkedilmesi,Millet kavramının azınlık radikal dinci zihniyetin inancı düşüncesi imiş gibi yansıtılması,Hukukun, adaletin katledilmesi.Ayrımcılığın ve nefret söyleminin egemen hale geldiği, bir dönemde, aydınların hukukçuların görevi, diğer meslek gruplarına göre daha da önem kazanmaktadır.Halk; derin bir uyku içindedir. Rahat, huzurlu memnun. Olup bitenleri görememenin, uyandırılacağını düşünememenin keyfini sürüyor. Saadetin hep böyle devam etmesini, hiç uyandırılmamasını ister. Ama bir gün gelecek, uyandırılacaklar.Biliyorum; halk okumayı, düşünmeyi sevmiyor. Düşünürse rahatının kaçmasından korkuyor. Mücadeleden ürküyor. Öylesine ürküyor ki; sizin için yapılan mücadelelerle ilgisinin olmadığını, göstermek ihtiyacını duyuyor.Ülkenin birçok sorunu var. Şer güçler, sayılamayacak kadar çok. Diken üzerinde. Fakat halk dikenli bir yolda ayağını yaralamadan yürümenin, mümkün olmayacağını unutuyor.Tehlikeyi görünce, korkulu bir rüya görürmüşçesine sırtını dönüyor. Yeni ve eskisinden daha derin bir uykuya dalıyor.Hiçbir feryat, halkı uyandıramıyor. Tehlikeyi anlamasını temin edemiyor. Yaklaşan düşmanın, ara sıra yumruğunu yiyor; hassas bir yerinize iğne batırılmış gibi şöyle bir sıçrıyor; şaşkın şaşkın bakıyor ve sonra da başını yastığa gömüyor.Nasıl mı? Türkiye’de, Siyasetin Yargı’yı Kuşatmasından öte; Yargı’nın, Siyaset tarafından teslim alınması ve yapılandırılması gerçeğiyle karşı karşıyayız.Yargı dahil olmak üzere, devletin ve toplumun kurumları, köhnemiş çağdışı zihniyete sahip olanların birimi haline dönüştürülmüştür.Siyasete tabi olan Yargı kimliği sergileniyor. Belli zihniyete sahip kişilerce devlet bünyesinde oluşturulan Yargı’nın dramatik bir örneği ortaya konulmuştur. Yargı, siyaset iç içedir, birbirine şirin görünme yarışı içine girmişlerdir.Uygulamalarla; yasama, yürütme ve yargı arasındaki danışıklı ilişki, bağımsız ve tarafsız Yargı anlayışıyla bağdaşmayan unsurlar bütün gerçekliğiyle ortaya çıkmaktadır. Türkiye; kin, nefret ve öfke ile intikam diye sayıklayan, dini istismar eden, adaleti katleden bir kesimle karşı karşıyadır.Üstünlerin Hukukunu gerçekleştirmenin hazzıyla birbirlerini kutlayanlar artmaktadır. Devlet nüfuzunun kötüye kullanılması suretiyle oluşan böyle bir tablodan demokrasi, insan hakları, kamu hizmeti verimliliği ve toplumsal barışın çıkmayacağı açıktır.Türkiye, hukuku askıya alan bu ilişkiye mahkûm olmayacaktır. Kendisini kuşatan yapıyı kıracak ve Hukuk Devletini yeniden inşa edecektir.İnanıyor ve umut ediyorum ki;Ülke sathında kamu gücünün kötüye kullanılması suretiyle oluşturulmuş çıkar ilişkilerine girmeden ve tenezzül etmeden;Sivil Toplumun sesi olacaklardır.Mağdurların hak ve hukukuna sahip çıkacaklardır.Çevre katliamına karşı çıkacaklardır.Yaratılan korku ve baskı iklimine karşı haykıracaklardır.Hukuktan yana, adaletten yana, haktan yana olacaklardır.Üstünlerin hukukunun temsilcisi olmayacaklardır.Güçsüzlerin, mazlumların ve mağdurların sesi olacaklardır.Bu gerçekler ortamında Türk Milleti’nin avukatlarının avukatlar gününü kutlarım.ünce, korkulu bir rüya görürmüşçesine sırtını dönüyor. Yeni ve eskisinden daha derin bir uykuya dalıyor.

Hiçbir feryat, halkı uyandıramıyor. Tehlikeyi anlamasını temin edemiyor. Yaklaşan düşmanın, ara sıra yumruğunu yiyor; hassas bir yerinize iğne batırılmış gibi şöyle bir sıçrıyor; şaşkın şaşkın bakıyor ve sonra da başını yastığa gömüyor.
Nasıl mı? Türkiye’de, Siyasetin Yargı’yı Kuşatmasından öte; Yargı’nın, Siyaset tarafından teslim alınması ve yapılandırılması gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Yargı dahil olmak üzere, devletin ve toplumun kurumları, köhnemiş çağdışı zihniyete sahip olanların birimi haline dönüştürülmüştür.

Siyasete tabi olan Yargı kimliği sergileniyor. Belli zihniyete sahip kişilerce devlet bünyesinde oluşturulan Yargı’nın dramatik bir örneği ortaya konulmuştur. Yargı, siyaset iç içedir, birbirine şirin görünme yarışı içine girmişlerdir.

Uygulamalarla; yasama, yürütme ve yargı arasındaki danışıklı ilişki, bağımsız ve tarafsız Yargı anlayışıyla bağdaşmayan unsurlar bütün gerçekliğiyle ortaya çıkmaktadır.
Türkiye; kin, nefret ve öfke ile intikam diye sayıklayan, dini istismar eden, adaleti katleden bir kesimle karşı karşıyadır.

Üstünlerin Hukukunu gerçekleştirmenin hazzıyla birbirlerini kutlayanlar artmaktadır. Devlet nüfuzunun kötüye kullanılması suretiyle oluşan böyle bir tablodan demokrasi, insan hakları, kamu hizmeti verimliliği ve toplumsal barışın çıkmayacağı açıktır.
Türkiye, hukuku askıya alan bu ilişkiye mahkûm olmayacaktır. Kendisini kuşatan yapıyı kıracak ve Hukuk Devletini yeniden inşa edecektir.

İnanıyor ve umut ediyorum ki; Ülke sathında kamu gücünün kötüye kullanılması suretiyle oluşturulmuş çıkar ilişkilerine girmeden ve tenezzül etmeden;
Sivil Toplumun sesi olacaklardır. Mağdurların hak ve hukukuna sahip çıkacaklardır. Çevre katliamına karşı çıkacaklardır.

Yaratılan korku ve baskı iklimine karşı haykıracaklardır. Hukuktan yana, adaletten yana, haktan yana olacaklardır. Üstünlerin hukukunun temsilcisi olmayacaklardır. Güçsüzlerin, mazlumların ve mağdurların sesi olacaklardır.
Bu gerçekler ortamında Türk Milleti’nin avukatlarının avukatlar gününü kutlarım.

Türkiye kaos içinde ama çoğu farkında değil…. Devlet kavramının altüst edilişi, Ülkenin yeraltı yerüstü kaynaklarının yabancıların eline geçişi, Zengin yoksul/fakir farkının artması, Tarafsızlık ve yansızlığın terkedilmesi, Millet kavramının azınlık radikal dinci zihniyetin inancı düşüncesi imiş gibi yansıtılması, Hukukun, adaletin katledilmesi.
Ayrımcılığın ve nefret söyleminin egemen hale geldiği, bir dönemde, aydınların hukukçuların görevi, diğer meslek gruplarına göre daha da önem kazanmaktadır.
Halk; derin bir uyku içindedir. Rahat, huzurlu memnun. Olup bitenleri görememenin, uyandırılacağını düşünememenin keyfini sürüyor. Saadetin hep böyle devam etmesini, hiç uyandırılmamasını ister. Ama bir gün gelecek, uyandırılacaklar.

Biliyorum; halk okumayı, düşünmeyi sevmiyor. Düşünürse rahatının kaçmasından korkuyor. Mücadeleden ürküyor. Öylesine ürküyor ki; sizin için yapılan mücadelelerle ilgisinin olmadığını, göstermek ihtiyacını duyuyor.

Ülkenin birçok sorunu var. Şer güçler, sayılamayacak kadar çok. Diken üzerinde. Fakat halk dikenli bir yolda ayağını yaralamadan yürümenin, mümkün olmayacağını unutuyor.
Tehlikeyi görFotoğraf: Nurullah AYDIN4 Nisan 2014-ANKARAAVUKATLAR GÜNÜ MESAJITürkiye kaos içinde ama çoğu farkında değil.Devlet kavramının altüst edilişi,Ülkenin yeraltı yerüstü kaynaklarının yabancıların eline geçişi,Zengin yoksul/fakir farkının artması,Tarafsızlık ve yansızlığın terkedilmesi,Millet kavramının azınlık radikal dinci zihniyetin inancı düşüncesi imiş gibi yansıtılması,Hukukun, adaletin katledilmesi.Ayrımcılığın ve nefret söyleminin egemen hale geldiği, bir dönemde, aydınların hukukçuların görevi, diğer meslek gruplarına göre daha da önem kazanmaktadır.Halk; derin bir uyku içindedir. Rahat, huzurlu memnun. Olup bitenleri görememenin, uyandırılacağını düşünememenin keyfini sürüyor. Saadetin hep böyle devam etmesini, hiç uyandırılmamasını ister. Ama bir gün gelecek, uyandırılacaklar.Biliyorum; halk okumayı, düşünmeyi sevmiyor. Düşünürse rahatının kaçmasından korkuyor. Mücadeleden ürküyor. Öylesine ürküyor ki; sizin için yapılan mücadelelerle ilgisinin olmadığını, göstermek ihtiyacını duyuyor.Ülkenin birçok sorunu var. Şer güçler, sayılamayacak kadar çok. Diken üzerinde. Fakat halk dikenli bir yolda ayağını yaralamadan yürümenin, mümkün olmayacağını unutuyor.Tehlikeyi görünce, korkulu bir rüya görürmüşçesine sırtını dönüyor. Yeni ve eskisinden daha derin bir uykuya dalıyor.Hiçbir feryat, halkı uyandıramıyor. Tehlikeyi anlamasını temin edemiyor. Yaklaşan düşmanın, ara sıra yumruğunu yiyor; hassas bir yerinize iğne batırılmış gibi şöyle bir sıçrıyor; şaşkın şaşkın bakıyor ve sonra da başını yastığa gömüyor.Nasıl mı? Türkiye’de, Siyasetin Yargı’yı Kuşatmasından öte; Yargı’nın, Siyaset tarafından teslim alınması ve yapılandırılması gerçeğiyle karşı karşıyayız.Yargı dahil olmak üzere, devletin ve toplumun kurumları, köhnemiş çağdışı zihniyete sahip olanların birimi haline dönüştürülmüştür.Siyasete tabi olan Yargı kimliği sergileniyor. Belli zihniyete sahip kişilerce devlet bünyesinde oluşturulan Yargı’nın dramatik bir örneği ortaya konulmuştur. Yargı, siyaset iç içedir, birbirine şirin görünme yarışı içine girmişlerdir.Uygulamalarla; yasama, yürütme ve yargı arasındaki danışıklı ilişki, bağımsız ve tarafsız Yargı anlayışıyla bağdaşmayan unsurlar bütün gerçekliğiyle ortaya çıkmaktadır. Türkiye; kin, nefret ve öfke ile intikam diye sayıklayan, dini istismar eden, adaleti katleden bir kesimle karşı karşıyadır.Üstünlerin Hukukunu gerçekleştirmenin hazzıyla birbirlerini kutlayanlar artmaktadır. Devlet nüfuzunun kötüye kullanılması suretiyle oluşan böyle bir tablodan demokrasi, insan hakları, kamu hizmeti verimliliği ve toplumsal barışın çıkmayacağı açıktır.Türkiye, hukuku askıya alan bu ilişkiye mahkûm olmayacaktır. Kendisini kuşatan yapıyı kıracak ve Hukuk Devletini yeniden inşa edecektir.İnanıyor ve umut ediyorum ki;Ülke sathında kamu gücünün kötüye kullanılması suretiyle oluşturulmuş çıkar ilişkilerine girmeden ve tenezzül etmeden;Sivil Toplumun sesi olacaklardır.Mağdurların hak ve hukukuna sahip çıkacaklardır.Çevre katliamına karşı çıkacaklardır.Yaratılan korku ve baskı iklimine karşı haykıracaklardır.Hukuktan yana, adaletten yana, haktan yana olacaklardır.Üstünlerin hukukunun temsilcisi olmayacaklardır.Güçsüzlerin, mazlumların ve mağdurların sesi olacaklardır.Bu gerçekler ortamında Türk Milleti’nin avukatlarının avukatlar gününü kutlarım.ünce, korkulu bir rüya görürmüşçesine sırtını dönüyor. Yeni ve eskisinden daha derin bir uykuya dalıyor.

Hiçbir feryat, halkı uyandıramıyor. Tehlikeyi anlamasını temin edemiyor. Yaklaşan düşmanın, ara sıra yumruğunu yiyor; hassas bir yerinize iğne batırılmış gibi şöyle bir sıçrıyor; şaşkın şaşkın bakıyor ve sonra da başını yastığa gömüyor.
Nasıl mı? Türkiye’de, Siyasetin Yargı’yı Kuşatmasından öte; Yargı’nın, Siyaset tarafından teslim alınması ve yapılandırılması gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Yargı dahil olmak üzere, devletin ve toplumun kurumları, köhnemiş çağdışı zihniyete sahip olanların birimi haline dönüştürülmüştür.

Siyasete tabi olan Yargı kimliği sergileniyor. Belli zihniyete sahip kişilerce devlet bünyesinde oluşturulan Yargı’nın dramatik bir örneği ortaya konulmuştur. Yargı, siyaset iç içedir, birbirine şirin görünme yarışı içine girmişlerdir.

Uygulamalarla; yasama, yürütme ve yargı arasındaki danışıklı ilişki, bağımsız ve tarafsız Yargı anlayışıyla bağdaşmayan unsurlar bütün gerçekliğiyle ortaya çıkmaktadır.
Türkiye; kin, nefret ve öfke ile intikam diye sayıklayan, dini istismar eden, adaleti katleden bir kesimle karşı karşıyadır.

Üstünlerin Hukukunu gerçekleştirmenin hazzıyla birbirlerini kutlayanlar artmaktadır. Devlet nüfuzunun kötüye kullanılması suretiyle oluşan böyle bir tablodan demokrasi, insan hakları, kamu hizmeti verimliliği ve toplumsal barışın çıkmayacağı açıktır.
Türkiye, hukuku askıya alan bu ilişkiye mahkûm olmayacaktır. Kendisini kuşatan yapıyı kıracak ve Hukuk Devletini yeniden inşa edecektir.

İnanıyor ve umut ediyorum ki; Ülke sathında kamu gücünün kötüye kullanılması suretiyle oluşturulmuş çıkar ilişkilerine girmeden ve tenezzül etmeden;
Sivil Toplumun sesi olacaklardır. Mağdurların hak ve hukukuna sahip çıkacaklardır. Çevre katliamına karşı çıkacaklardır.

Yaratılan korku ve baskı iklimine karşı haykıracaklardır. Hukuktan yana, adaletten yana, haktan yana olacaklardır. Üstünlerin hukukunun temsilcisi olmayacaklardır. Güçsüzlerin, mazlumların ve mağdurların sesi olacaklardır.
Bu gerçekler ortamında Türk Milleti’nin avukatlarının avukatlar gününü kutlarım.

Paylaş
Etiketler: azınlıkDevlet kavramıDinciMillet kavramıradikal
Önceki Yazı

Halkın Hırsızlıkları Yok Saydığını Sanmak!

Sonraki Yazı

Cumhurbaşkanlığı Seçimi

Öğr.Gör. Nurullah AYDIN

Öğr.Gör. Nurullah AYDIN

İlişkili Yazılar

Nurullah AYDIN

İktidar Savaşı ve Propaganda

19 Kasım 2018
5.1k
Nurullah AYDIN

İktidar Savaşı ve Propaganda

19 Ekim 2018
5k
Nurullah AYDIN

Siyasal/Ekonomik Şekillendirme

10 Ekim 2018
5k
Nurullah AYDIN

ABD-NATO ve Türkiye

04 Ekim 2018
5k
Sonraki Yazı

Cumhurbaşkanlığı Seçimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap