Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Edebiyat & Sanat Anı / Günce

Atınbeşik, Ömer Duruk ve…l

Hüseyin ERKAN Yazar Hüseyin ERKAN
28 Eylül 2021
Anı / Günce, Hüseyin ERKAN
0
422
Paylaşma
5.3k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Yıllar yılı, ben O’na bakıp durdum uzaktan, O da bana… Gelemezdi;  gelemezdi de O bana, ben de gitmeye cesaret edemezdim yanına.

“Bir engel mi vardı?” diyeceksiniz. Evet, önemli bir engel vardı.

“Ne biçim engelmiş ki bu, yıllarca aşılamayan.”  demeniz normal.  Nerden bileceksiniz, engelin ne olduğunu. Söylemedim ki henüz. En iyisi, baştan anlatayım; bu öyküyü ben:

Toros sıradağlarının bir yamacına kurulmuş Akseki ilçesinin, yaya olarak dört saat batısındadır; doğup büyüdüğüm köy.

Sonradan Menteşbey dense de Gödene’dir tarihsel adı. Yüzyıllar, bin yıllar önce Kale dediğimiz bir dağın tepesine kurulmuşken, altı – yedi dağın çevrelediği bir çukura inmiş sonraları.

Köyümüz çocuğu, Aksu Köy Enstitüsü mezunu İhsan Özel öğretmen, her bahar köyün batısındaki “Hıdrellez” denen tepeye pikniğe götürürdü; tüm öğrencilerini.

Kale’nin arkasından bir ırmak geçtiğini duyar, bilirdim de, ilkokul birinci sınıftayken, İhsan Özel öğretmenimiz, Hıdrellez’e götürdüğü güne dek görmemiştim.

İki dik dağ arasında, derin bir vadiden yeşil bir ejderha gibi akıp gidiyordu; deli deli.  Ağzım açık, şaşkın ve hayranlıkla bakakalmışım.

Uzaktan da olsa, bir ırmak görüyordum; ilk kez. Dağlarda yankılanan sesi bize kadar geliyordu. “İşte o gördüğünüz akarsu, Manavgat Irmağı’dır.”  dedi; öğretmenimiz.

Irmağın öte yanındaki dağın tepeye yakın yamacında da bir köy vardı. Sonradan Ürünlü olarak değiştirilen o köyün adı, o yıllarda Unulla idi.

Gödene ve Unulla, birbirine çok yakın olmasına karşın, ırmak izin vermediği için, ne biz oraya giderdik, ne onlar bize gelirdi. Dolayısıyla, tanıyıp bildiğiniz hiç kimse yoktu; o köyden.

Merak ettiğim ırmakla tanışmıştım sonunda. Güzeldi bu, güzeldi de… “Altınbeşik” nerdeydi?

“Altınbeşik ne demek? Kim yapmış altından beşiği? Varsa bile öyle bir şey, oralarda ne gezer?”  değil mi ya! Bunu açıklamalıyım size:

Manavgat Irmağı’nın Unulla yakasında derin bir mağara varmış. Mağaranın ırmağa yakın ve ırmağa bakan ağzından kışın ve ilkbaharda beş-on insan beli kalınlığında su akarmış. Ve bu mağarada altın bir beşik varmış.

İyi de, kim girecek, ağzından böylesine güçlü su akan bu mağaraya? Kim alıp gelecek o altın beşiği? Nerde öyle yiğit; nerde öyle kahraman!

“İşte, Altınbeşik karşıda!” diye gösterdi; üst sınıflarda olan ağabey ve ablalar.

Dikkatle baktım; gösterdikleri yere. Unulla yakasının,  epeyce kuzeyinde kapkara görünen büyükçe bir delikten, ırmağa doğru güçlü bir su akıyordu; masmavi…

Evet… Altınbeşik orasıydı demek ki. Ve “altın beşik” o mağaranın içinde…

Sonraları birçok kez gittim Hıdrellez’e. Dahası, ırmağın kenarına kadar da indim. Karşı kıyıya geçeni görmedim de, duymadım da hiç. Ben de geçmek için bir çaba göstermedim. Dolayısıyla Altınbeşik hakkında uzun yıllar hiçbir bilgi edinemedim.

Yanarım, yanarım da, yaklaşık 35 yıl önce, eşim ve kızımla, bir Rus turist gemisini dolduran yüzlerce yuttaşımla birlikte İspanya’nın güneyinde bulunan Malorka (Mallorca) adasındaki Dragon Mağarası’na kadar gittim de burnumun dibindeki Altınbeşik Mağarası’na hâlâ gidemedim ben. Bunun acısını yaşadım hep.

1990’lı yılların başları… Aksekili dostum Tayfur Süner ‘e bu rahatsızlığımı anlattım bir gün.

Tayfur Bey’in eşi Edibe Hanım kardeşim de bizim köylüdür. Dolayısıyla Altınbeşik hakkında onların da bilgisi var.

Ve bu konunun uzmanlarınca, o yıllarda keşfedildi Altınbeşik. Meğer dünya çapında önemli bir mağara ve doğal güzelliklerle süslü bir yeraltı gölü değil miymiş; içinden su fışkıran o kara delik!

“Irmağa bir köprü yapılsa, kolayca ulaşılabilse Altınbeşik’e, Antalya’ya gelen turistlerin büyük çoğunluğu görmek ister burayı.” deyince, Tayfur Süner dostum da onayladı; bu düşüncemi.

“Ne yapabiliriz?” diye sorunca ben, “Bu düşünceni Ömer Duruk Bey’e söyledin mi?”  diye sordu.

Ömer Duruk, Tayfur Bey’in büyük ortağı idi. Birçok şirketi ve işyeri vardı. Ve Aksekili’ydi O da. İnandığı zaman, yardım yapmayı seven bir işadamıydı. Ancak,  Ömer Duruk’la tanışmıyordum ben.

“En kısa zamanda bir randevu ayarlayayım öyleyse.”  dedi dostum.  Birkaç gün sonra gerçekleşti görüşmemiz; Bakırköy sahildeki, sahibi olduğu Gelik Restoran’ın karşısındaki evinde…

Hoşbeşten sonra, anlattım ziyaretimin nedenini. Dikkatle dinledikten sonra:

“Erkan Bey! Anladığım kadarıyla, sizin köy Gödene’den ırmağa bir yol, sonra da Altınbeşik Mağarası’na uzanan bir köprü yapmak gerekiyor. Doğru mu anladım?”  diye sordu.

“Evet, kısaca mesele bu…”

“Bu yol ve köprü,  başta köyümüz Gödene, ilçemiz Akseki ve ülkemiz için çok yararlı olacak.” diyorsun; değil mi?”

“Evet, aynen bu görüşteyim.”

“Ben de öyle düşündüm; sizi dinlerken. Öyleyse hiç vakit geçirmeden yapalım bunu. Ben bu işten anlayan bir arkadaş görevlendireyim. Bir keşif yapıp bildirsin. Hemen başlayalım,  işe.”

Doğrusu ya, bu kadar kolay “evet” diyeceğini hiç sanmamıştım; Aksekili ünlü hemşerimin. Sözünde durup hiç gecikmeden, görev verdiği kişiden gelen raporu onaylayıp hemen işe koyuldu.

Yol yapımına başlandı önce. Köprüyü yapabilmek için yol gerekiyordu çünkü.

Ve ben de saf saf bu girişimi yazıp durarak sevincimi paylaşıyor, “Aldığım bilgilere göre yol şuraya ulaştı; köprü oraya yapılacak. Antalya’dan, Konya’dan gelen turist kafileleri kolayca Altınbeşik’e ulaşacak.”  diyerek havalarda uçuyordum.

Her olumlu işte olduğu gibi, bu girişim de bazılarını rahatsız etmiş meğer.  Ne gibi mi?

“Altınbeşik, İbradı sınırları içinde… Eğer bu yol ve bu köprü yapılırsa, Altınbeşik’in kaymağını Akseki yer; İbradı olarak biz de hava alırız. Öyleyse ne yapıp edip bu işi engelleyelim.”

İbradı(o yıllarda Aydınkent olarak değiştirilmişti adı) gerçekten de aydınları ve özellikle de devlet örgütünde yüksek bürokratları çok olan bir ilçemizdir.

Ne yazık ki, yukarıdaki peşin hüküm yanıltır onları. Sözbirliği yaparak var güçleriyle yüklenirler Ömer Duruk’a. Hiç ummazdım, İbradılı aydınlardan, böyle bir hata yapacaklarını.

Ömer Duruk, telefonda yana yakıla anlatıp durumu, “Maalesef bu işten vazgeçtim ben Erkan Bey.” deyiverdi. “Ama…” diyecek oldum.

“Ne olur, İbradılı hemşerilerimle beni karşı karşıya getirme Erkan Bey. Çok rica ediyorum.” deyip noktayı koydu.

Altınbeşik orada durur hâlâ. Ne gelen var, ne giden. Bana ne!

“Ayasofya ibadete açıldı” diye sevinmek dururken, “İbradılı bir Turizm Bakanı döneminde bile, Altınbeşik Mağarası ve Yeraltı Gölü turizme açılmadı” diye niçin üzülecekmişim ki?

Siz de üzülmeyin sakın, siz de üzülmeyin dostlarım!

Hüseyin Erkan

huseyinerkan@dilemyayinevi.com.tr

Paylaş
Etiketler: Aksu Köy Enstitüsübin yıllarKöyümüz çocuğuYüzyıllar
Önceki Yazı

Şairlerden Tanışma ve Kardeşlik Buluşması

Sonraki Yazı

Karadeniz Kıyılarında Deniz Turizmi İçin Yatçılığın Geliştirilmesi

Hüseyin ERKAN

Hüseyin ERKAN

İlişkili Yazılar

Biz Ne Güne Duruyoruz Burada
Eğitim

Sevdiğim Öğretmenelerimin Pek Çoğu Köy Enstitülü Hep

30 Kasım 2025
5k
Dikkatlerim
Anı / Günce

Mikroskop

30 Kasım 2025
5k
Biz Ne Güne Duruyoruz Burada
Eğitim & Kültür

Tam 107 Yıl Önce, Ne Diyor Ziya Gökalp?

23 Kasım 2025
5k
Onlar Avrupa’daki Türklerin Sesi
Ahmet SARGIN

Okul Yolunda Bir Canavar Gördüm?

12 Kasım 2025
5k
Sonraki Yazı
Karadeniz Kıyılarında Deniz Turizmi İçin Yatçılığın Geliştirilmesi

Karadeniz Kıyılarında Deniz Turizmi İçin Yatçılığın Geliştirilmesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap