Her delikten yükselen kara sesler yine sardı afakı.
Cehaletin sesi ufku sardıkça,
Yürekler üşüdü, titredi Atam!..
*
Hani gösterdiğin hedef, muasır medeniyetti,
Hani en gerçek rehber ilimdi, fendi!.
Hani aydınlanmada ilk görev öğretmenindi.
Yeni nesil onlara senin emanetindi.
Boran oldu talan oldu, esti sam yeli.
Emanetinden eser kalmadı Atam…
*
Bilim yuvaları medrese oldu;
Cehaletin feraseti merhem oldu yaraya
Bilim okulları terk etti Atam.
*
Dilim varıp diyemiyorum hepsini
Ulus bitti, ülkü bitti, bayramlar bile bitti.
Fermanlar yasaların yerlerini alınca,
Sadık kullar fermanlara uyunca,
T.C. bile bizi terk etti Atam.
*
Yok sayıldı, 1919, Mayıs’ın 19’u. Unutuldu kurtuluş.
Kaleler fethedildi, limanlara girildi.
Servet keynakları yurdun… Bir bir teslim edildi!…
Başımıza gelenler;
Milli iradenin gereği dendi!.
*
BOP kuruldu, genişledi GOP oldu,
İhanetin davulu Eşbaşkan’ın kucağına kuruldu.
Tokmağı da, Sevr artığı düşmandan, çıkarcıdan soruldu,
Bitti hukuk, gizli tanık adaletin gözdesi oldu.
Laikliğin yerinde yeller esiyor Atam!…
*
Olmasan da olurduk diye ilan verenler,
Cumhuriyet dönemine “reklam faslı” diyenler
Utanmadan her köşeden ahkam kesiyor Atam!…
*
Bunca ihanete sessiz kalan savcılar,
Bilmem niçin…
Bilmem kimden, emir gelsin diye bekliyor,
Bu aymazlık ihanete cesaret veriyor Atam!.
*
Muhalefetsiz demokrasi olmazdı hani?
En yetkili ağızdan, farklı düşünenler bile…
Düşman ilan edildi.
Meydanlarda kendi yandaşlarına,
“Güldürmeyelim düşmanı” dendi.
Sen “Yurtta barış”ı böyle mi öğrettin Atam!..
*
Düşman kim?.. Demokrat kim?… ,
Hain nerde?.. Çağdaşlık ne? Bilinmez oldu!.
Cumhuriyet yaralı… Siyaset kirli… İşbaşında Eşbaşkan!.
Banka, maden… Orman, liman… Ve dahi fabrikalar tastamam;
Hiçbiri bizim değil, halimizi nasıl anlatam?
Meydanlarda, alkışlarla aymazlığa cesaretler verildi,
Diller uzadı, ihanetler yine hortladı Atam!…
*
Mektup geldi, mektup gitti… Meydanlarda okundu.
Düğün bayram… Dağdan indi eşkiye …
Seyyar çadırlarda mahkemeler kuruldu.
Yetmedi bu kadarı… Savcı oldu, hakim oldu Eşbaşkan,
Kürsülerde ortaklaşa okunurken türküler,
İçerde hain arttı, dışarıda dost kalmadı,
Sevgi bitti, saygı bitti… Dirlik bozuldu.
Paramparça olmanın adı açılım kondu.
*
Taşlar bağlandı bir bir… İrticaya gün doğdu.
Ortaçağ geri geldi, cehennem ceza, cennet tek ödül oldu.
Allah ile aldatmak siyasette mübah olunca,
Kanser için bile tedavüle çıktı dualar,
Tv’lerde her kanala… Onca şarlatan doldu!.
Liyakat bitip de, yükselmede biat esas olunca,
Medreseler çoğaldı…
Cüppe, sarık ve şalvar resmi kıyafet oldu Atam!…
*
İzan küskün… Akıl suskun.. Vicdan tartamaz oldu!.
Kara cüpbe alim olmuş ahkam kesiyor,
Bıraktığın eğitimin yerinde yeller esiyor Atam!..
Hakimiyet kayıtsız şartsız, halkın demiştin hani!…
Bu ne iştir akıl fikir ermiyor Atam,
Yasalar öncelikle ulemadan geçiyor.
Bugün türban… Yarın çarşaf yer alacak Meclis’te!…
Hayasızca irtica, kire batmış siyaset, bilcümle fesat,
Kayıtlara özgürlükler diye geçiyor!..
*.
Siyaset, hizmette yarıştı hani;
Atı çalan Üsküdar’ı geçiyor,
Bitti çoktan bu haslet, gelen gitmiyor Atam!…
*
Bizler de masum değiliz Ey Yüce Atam!…
Yıllarca ekildi bu uğursuz ayrık otları
Seyrettik ne yazık ki bunca aymazlıkları…
Hasat devri geldi, ekilen biçiliyor.
Cumhuriyet ilelebet yaşayacak demiştin.
İlk görevi güvendiğin gençliğine vermiştin.
Bilemedik, çözemedik sözlerin kerametini,
“Sahipsiz vatanın batması haktır;
Sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır!”
Hesapta yanıldık affeyle Atam.
*
Ne Lozan’ı bildik, ne de Sevr’i anladık..
Çözemedik Damat Ferit’lerin ihanetini.
Su uyurdu uyumadı “İhanet”
Ciddiye almalıydık irticanın ayak sesini!..
Hikmetyar’la dizdize dostluk sürerken,
Almalıydık geleceğe dair işaretini.
Atam!…
Ne büyük gaflet!…
Affet!…
*
Bölüm II
Atam!…
Yine affet diyerek başladım sözlerime!.
Bir apansız serzenişti kalemimden dökülen!.
B i l i y o r u m ! . . .
Af dilemekle geçiştirilemez böylesi gafet’…
Bir vicdani çığlıkla uyandım.
Kulaklarımda çınladı öfkeli sesin,
Sanki ensemdeydi; nefesin.
“Uyuyandadır suçun büyüğü!… Uyuyup kalandadır!…
Bir su; bir de hain uyumaz!… Bunu nasıl b i l m e z s i n !
Mazereti olmaz ki aymazlığın!”
Bu gürleyen öfkeli sesle u y a n d ı m!.
Kendim, kendimden u t a n d ı m.
Senin gençliğin af dilemez ki senden…
Gereğini yapar öyle çıkar karşına;
Daha iyi anladım!.
*
Hep umutlu oldun sen; yürekli gençliğinden!…
Yarınlardı hedefin; “Türk, Övün, Çalış, Güven!” derken.
*
Bugün sana Ey Atam, dünden daha muhtacız,
Başımız sıkışınca sana başvuracağız
And içerek işte söz;
İrticaya, aymaza, her türden yobazlığa,
Bilimle fenle, bedenimizle,
Hep karşı duracağız.
Çağdaş medeniyete elbet kavuşacağız!…
**
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci.
mehmethalilarik@gmail.com
0535 202 11 61