Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Ümit SÖNMEZ

Aşure Balığı

Ümit SÖNMEZ Yazar Ümit SÖNMEZ
25 Mayıs 2012
Ümit SÖNMEZ
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Benim saham edebi saha değil(-di). Teknik bir sahadaydım hep. Edebiyat benim arka bahçem(-di). Böyle demekle edebiyatı küçümser mi görünüyorum, dışardan bakamadığım için, bilemiyorum. Fakat bir şey de var ki o da şu: edebiyat bir iç bakış değil midir? Kendi bahçenizden bakarsınız ve edebiyat hüküm verici değildir; bu sebeple kendi öznelliği içinde bir bahçeden bakışın evrensele gitmesi de kolaylaşır. Bencillik kelimesiyle hiç özdeşleştiremeyiz çünkü yazdıklarınız sadece yazdıklarınızdır fakat bir başka dünyadır da bir diğerinin gözünde.

Ara not olarak geçeyim: edepli edebiyat edepsiz edebiyat diye de bir ayrım gözetmiyorum. Sol edebiyat veya sağ edebiyat diye de bir ayrım gözetmiyorum; yukarda bahsettiğim, “kendi dünyanıza bencilce olmayan bir çekiş gücü ve sonrasında o dünya ve sizin dünyanızla hoş çarpışımlarla başka dünyaların oluşumu olarak görüyorum. Bu, histerik olmayan “güç” kibirlice bir güç de değildir fakat nihayetinde bir güçtür. Güç; kendi devinimini, oluş sebebini bir yerden alır almasına da asıl önemli bir konuya da gelelim : dürüstlükle ilgilidir edebiyat ve sonrasında onun gücü ve onu “yapanın gücü”. “Yazmak, yaşamaktır,” bir çıta seviyesidir. Bu, benim belirlediğim bir seviyedir. (…) Kısacası, şuursuzca durumların, edepli-edepsiz ve sol-sağ edebiyat eksenlerinde tartışıladurduğu  şu günlerde, yine de tarafgir gibi durmamaya çalışarak elbette, sorunun bir “yaratıyı/ yaratamamayı/ his edişi” yaşayamamadan kaynaklandığını düşünmekteyim. Edebiyat bencilliği hiç kaldırmaz. Bencilce saldırıları da elbette kaldırmaz.

Ara bir not daha geçeyim: Senaî ve Attar. Çok eski tarihli bir dergide bu İranlı iki büyük isimle karşılaştım. Sanırım eskiden de biraz bakmıştım. Fakat dediğim gibi: ben teknik bir sahada olduğum için, edebi olan pek çok şey okumuş olmama rağmen, bir “edebiyatçı” gibi veya bir edebiyat eleştirmeni gibi, okumuş olduğum bu şeyleri organize bir şekilde bir edebiyatçının “literal” beynine kaydettiği gibi, veya bir kütüphane memuru gibi kaydedemiyorum hafızama. Her ne ise. Senaî ve Attar. Belki onlarca dev isimden ikisi. Hatta onlar hakkında okuduğum metinlere bakılırsa, Mevlana’yı dünkü çocuk olarak bile kabul edebiliriz. Mümkündür bu. Sorun şuradan kaynaklanıyor: (eğer ki buyurur da bir sorun olarak kabul ederseniz…) Kaynaklanıyor…

Halk edebiyatının daha nehirsel bir akışı vardır; hani, Mevlana türevlerini- onun türev sözlerini sürekli esen zayıftan esişlerden kuvvetli kasırgalara kadar, olarak kabul edecek olursak. Zaman denen mevhum karşısında “güç-kudret” beynimizde ilkin çağrışım yaptığı üzere kaslı olmak gibi bir şey değildir. Derin bir vadi düşünelim. Vadinin dibinde ırmak da akıyor;  haliyle rüzgarlar da esiyor. Halk edebiyatı, zaman zaman kuraklık da olsa izi-akağı belli bir nehirdir. Mevlana ve modifiyeli veya en azından kaportası ikinci boyalı sonraki gelişler zaman zaman o vadiden çıkıp diyar diyar gezen rüzgar-hava akıntılarıdır. İkisi de varolduğu veya topyekun varlığa bir görücü lazım geldiği andan şu zamana geldiklerine göre, güç-kudret tanımlarını daha dikkatli yapmalıyız. Veya neden birbirlerine karşı kasım kasım kasılsınlar ki. Bu ekmek hepimize yeter de diyebilirler.

Onlar kendi alemlerinde aka ve gidedursunlar, bilmem kaç yüzyıl geçti, örneğin Mevlana’nın üstüne söz söyleyebilen neden olmadı? Bu soru, bir yanılgıdan da çıkmış olabilir, birazdan irdeleriz. Yani, en büyük Mevlana değildir demeye getireceğim. Bir edebiyatçı olmadığım için beni ciddiye almayabilirsiniz. Mevlana dünkü çocuktur! Kaç yüz yıl geçti. Bizler, şimdiki zamanda yaşayan insanlar aslında onlar gibi insanlardan daha şanslıyız. Mevlana ve diğerleri geldi geçti. 600-700 yıl geçti; zaman, zaman üstüne bir 600-700 koydu; bir manav bize domatesi verdi, parayı bekliyor, biz de bakıyoruz, gibi gelmiyor mu size.

Kitapçı raflarında, kısım kısım, eskinin tekmili birdeninin kısım kısım hali, pratik edebiyat, pratik felsefe, adı benzer olmasa da seçme sözler Mevlana’dan. Pratiği yapılabilir şeyler haline getirdik. Fakat yine de bir nebze ilerlediğimizi söyleyebilirim. Şeyler haline getirdik, dedim. “Şey” kelimesi 40 ummanı içine alabilir bir  kelimedir. Tasavvufi bir yön de var yani bu pratik Mevlana kitapçıklarında. Şeydir artık onlar. Fakat ilerleyebildiğimizi söyleyemem. Fakat ilerlemiş de olabiliriz; önümüzdeki boşluk uzamınca ilerleyebiliriz ya; e, aynı şekilde kafamızdaki boşluklar çapınca da ilerleyebiliriz. Veya sadace biz varızdır.

Orhan Gencebay, sanatını-kendini ‘Türk Pop’ sınıfına soksa da o da arabesktir, diğer arabeskçiler gibi. Arabeski kötülemeyeceğim. Sevmediğim bir sahadır o müzik sahası da fakat yine de şöyle bir durum var: eskiden bu adamların kendilerine ait bir ciddi vitrinleri vardı. Tamam, biz sevmiyorduk filan ama adamların ciddi acılar çektiklerini bilirdik ve ciddiydiler yani. Bilişsel ve ruhsal düzlemde, o eserlerin bir tür tecavüzcü olduğunu düşünsem de onların ciddi bir duruşları vardı. Peki şimdi ne oldu? Şafak Sezer bir GSM operator reklamında Orhan Baba’nın taklidini yapıyor. Ciddiyet yerlerde. Müslüm Baba’da öyle. Geçenlerde seyrettim. Yine bir reklam. İmitasyon Müslüm ve Gerçek Müslüm Baba çay reklamında. Müslüm (Müsil Baba, Ruhu Cıvık .ıçtıran adam) ciddi bir adamdı, ne dersek diyelim. Ciddiydi. Şimdi önüne gelen dalga geçiyor, kimse de bundan rahatsız değil. Müsil Baba bile memnun.

Teoriler kafamda uçuşuyor. Bir söz söylemek istiyorum. Herkes benim sözüme gelsin de isterim tabii ki. Sokağın birinde, bir dükkanın vitrini önünde 8-10 adamı karmakarışık şekillerde durmuşlar halde görürsek bir düzen tertip olmadığını anlıyoruz. Her şeyi insan bozuyormuş gibime geliyor. Fakat bir ağaca baktığımızda, örneğin bir kiraz ağacına, yapraklarının, ham meyvelerinin, dallarının, dallara konan kuşlarının o kadar rastlantısal durmalarına rağmen bizim bakışlarımızda tuhaf bir düzeni, kaotik düzeni, oluşturduklarını görüyoruz. Yani ağacın hiçbir şeyi bize dağınıkmış gibi gelmiyor.  Aylarca düşündüm bunu; neden bana karışık görünmüyor bu diye. Halbuki 3-4 insanı bir arada görsem nasıl dururlarsa dursunlar hep karışık-karmaşa. Şu insanın duruşunda bile hayır yok. İlginç doğrusu.

Hepimiz edebiyatçı; hepimiz öykücü, romancı, denemeciyiz aslında. Siz, elmayı ilk defa  gören bir  vahşi yerli olsanız, o elma resmini beyninize olduğu gibi kaydetmezsiniz. Modern bir insan olsanız da aynı şey geçerli. Beyin, hafıza, hikaye eder, kayıt yaparken. Bana birisi elma dese benim aklıma “akşamüstleri” gelir. Elma kurusu kokar burnuma. İki katlı evimizdeymişiz. İkinci katındayım ben. Gelen geçen arabaları izliyorum. “Sıhhatli bir elmanın etini ısırmak”la yarin yanağını ısırmayı hatırlarım. Evvelsi gün okumuştum. İyi şair.25 yıl oldu. Beynim sanki pipolu bir yazar. Sizinki de smokinli belki. Siz bilirsiniz bunu.

3 yıl önce kırık Türkçeli ve beni sevmeyen biri yazdıklarıma “arap çorbası” demişti. “Yazar görmesek inanacağız askalsın, da demişti.”  Fakat buna çok sevinmiştim. İyi atıyordu. Onda gerçekten yazar potansiyeli görmüştüm. Çünkü şöyle bir şey var: Beyin-kafa her kelimeyi hikaye ederek kayıt eder demiştik ya. O ve beyni arasında bir savaş vardı. Gerçek edebiyat oradan çıkar. Beyniyle, beyni sanki bir insanmış gibi kavga edenle. “Arap saçı” na itiraz etmişti ve “Arap çorbası” demişti. Edebiyat belki de bir aşuredir.

***

Paylaş
Etiketler: attaredebiyatmevlanasenaiyazmak
Önceki Yazı

Sesin Fazla Çıkıyor Başkan

Sonraki Yazı

Yarı(m) Başkanlık İyidir -2-

Ümit SÖNMEZ

Ümit SÖNMEZ

1976 Tokat doğumluyum. Bilim-Teknik konularına ve edebiyata karşı yoğun ilgim var. Öyle ki, taa çocukken alfabeden "A"yı öğrenir öğrenmez bulduğum her şeyi okurum. Bu dünyadan alabileceğimiz bir şey yoktur. Öyleyse, yazarak bir şeyler bırakalım.

İlişkili Yazılar

Berlin Günlükleri (IV) – “Almanya Bitmiş!”
Gezi Yazısı

Berlin Günlükleri (IV) – “Almanya Bitmiş!”

14 Kasım 2025
5k
Berlin Günlükleri (III) – Berlin Gezi Rehberi
Anı / Günce

Berlin Günlükleri (III) – Berlin Gezi Rehberi

03 Ekim 2025
5.1k
Berlin, Leda
Anı / Günce

Berlin Günlükleri (II) – Leda: Berlin’in En Ünlü Ressamı

15 Eylül 2025
5.1k
Berlin
Gezi Yazısı

Berlin Günlükleri (I) -İncir Ağacı Kafe’de Bir Elf Kızı

27 Ağustos 2025
5.2k
Sonraki Yazı

Yarı(m) Başkanlık İyidir -2-

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap