Askerler İstifa Etmiş de Ne Olmuş?

Nasıl da akıllarımızı    iğdiş ettiler. Nasıl da birbirimizin acısına karşı duyarsız hale dönüştürüldük.
Nasıl da sınırların kalkacağı, küresel bir dünyanın egemen olacağı yeni yüzyılda sınırlar üzerinden bedeller ödüyoruz.

Nasıl da sözde kardeşimiz diye gördüklerimizin kökünü temizlesek, kimilerimizin vicdanları bile kanamayacak duruma geldik.

Nasıl da soykırımlara, sürgünlere karşı biz yapmadık, yalan söylüyorlar diye fırtınalar koparırken, dünkü yaşanan soykırımları sürgünleri örnek vererek, aynılarını yapabileceğimizi utanmadan konuşabiliyoruz.
*****
Nasıl da korkularımızı besleyerek, asıl derinliği görmemiz engellenerek olaylara sadece bakmamız isteniliyor.

Nasıl da korkularımızı besleyerek, istifalardan dolayı şehit verdiğimiz yayılmaya çalışılıyor.
Nasıl da korkularımızdan beslenerek, ordunun komutanlarının tutuklanmasından dolayı PKK’nın azdığı yalanları ile besleniyoruz.

Nasıl da korkularımızdan beslenerek, çocuklarımızı öldürmeye göndermek için çırpınıyoruz ve ölüsevici bir topluma dönüş(türül)üyoruz.

Nasıl da korkularımızdan beslenerek, bir halkın haklarının yok sayılmasının normal olduğuna inandırılmaya çalış(tırıl)ıyoruz.

Nasıl da korkularımızdan beslenerek, bir halkın kendini yönetme istediğine karşı çık(artıl)ıyoruz.
Nasıl da korkularımızdan beslenerek, “etle tırnak gibiyiz, bin yıldır kardeşiz” martavalları attıklarımızın ölülerinden vicdanlarımız sızlamıyor ve derin bir haz al(dırıl)ıyoruz.

Nasıl da korkularımızdan beslenerek, ordudan istifalar karşısında PKK’nın azdığı yalanlarına kanıyoruz.
Nasıl da korkularımızdan beslenerek, ordunun üst kademesinin aslında savaş cephesinde bulunmadıklarını sorgulamak aklımıza bile gelmiyor.
*****
Bu ülkenin acılar çekmiş çocukları ve onların çocukları, hiç düşünmeden nasıl da ordu şakşakçılığına savruldular.
Bu ülkenin bedel ödemiş çocukları ve onların çocukları, orduyu demokrasinin bekçisi ilan eder duruma geldiler.

Bu ülkenin bedel ödemiş ve ödeyen çocukları, şehitler karşısında nasıl da orduyu savunur duruma geldiler.
Ne zaman bu ülkenin ordusu, kendi çocuklarını bilerek ölüme göndermeyecek ve kendi yurttaşlarına karşı kirli operasyonlar yapmayacak, darbeler yapmayacak, darbeler için kirli senaryolar yazmayacak, ne zaman demokrasinin kuralları içersinde kalan bir ordu olacak, işte o zaman gerçek bir ordu ve gene-raller olacak…
Ve bir emniyet müdürünün istifası ya da görevden alınması nasıl sıradan bir haber ise, bir generalin istifası ya da görevden alınması da o kadar sıradan bir haber olacak, ülkemiz işte o zaman gerçek bir demokrasi ile tanışmış olacak.
*****
Korkularımızla yüzleşerek neden sorgulamıyoruz?
Bir ordu düşünün, hükümetin emrinde olacak ve bağlı olduğu hükümetine karşı operasyonlar çekecek?
Bir ordu düşünün, topraklarını ve yurttaşlarını dış düşmanlarına karşı koruması gerekirken, kendi yurttaşlarının büyük çoğunluğunu; inançlarından, dillerinden, kültürlerinden, siyasi düşüncelerinden dolayı düşman ilan edecek ve onlara karşı operasyonlar yapacak.
Bir ordu düşünün, bağlı olduğu hükümetine karşı kara propaganda yapmak için internet siteleri kurarak manipülasyonlar yapacak.

Bir ordu düşünün, sınırları korumaktan vazgeçip işi gücü siyaset yapmak, iktidarını kaybetmemek için oturup günlerce akıl oyunları oynayarak nasıl darbe yapacaklarını, darbe yaptıktan sonra hangi gözaltıları, tutuklamaları yapacaklarını konuşacak.

Bir ordu düşünün, aynı karakolları bir değil, iki değil, üç değil defalarca basılacak ve koruma diye bir önlem almayıp gencecik çocuklarımızı ölüme    gönderecek
Bir ordu düşünün, savaşın her türlü kirli operasyonlarını yapıp, bir halkın topunu düşman ilan ederek, kırmaya yönelik, birbirini kırdırmaya yönelik operasyonlar yapacak.
Bir ordu düşünün, kendi içersinde farklı düşünen komutanlarına yönelik operasyonlar yapacak ve kimilerini yok edecek.

Bir ordu düşünün, Kuzey Irak’ta komutanlarının başına çuval geçirildiğinde seyredecek ve gereğini yapmayacak.
Bir ordu düşünün, insansız uçaklara sahip olacak, PKK’nın üst komutanlarını ve diğerlerini dinleyebilecek alet edevata sahip olacak ama, baskınları bilerek ya da bilme-yerek engellemeyecek.
*****
İstifalardan dolayı hiç üzülmüyorum.
Muktedir bir iktidar olsa, kendi halkına karşı darbe planlayanların tümünü emekli edeceği yerde böylesine kaos yarattığı için kızıyorum.
İnternet andıcını, 27 Nisan e-muhtırasını gerçekleştirenlerle gizli anlaşmalar yaptığı gerekçesiyle AK Parti iktidarına muhalefet yapılması ve eleştirilmesi gerekirken, akıllarımızın iğdiş edilmesinden dolayı bu toplumun bir kısmı açık ya da gizli Ergenekoncu destekçisi oluyor, farkında mıyız?
*****
Tüm bunlara rağmen iktidarın eksiklerini, yanlışlarını, yandaş medyanın fütursuzluğunu, destur-suzluğunu görmediğimi düşünmeyin. İktidarı eleştiriyorum, eksiklerini yanlışlarını yazıyorum ve konuşuyorum. Ancak bu ülkenin karanlık tarihinin efendilerinin tasfiye edilmesinden dolayı da asla üzülmüyorum.
Kürt halkının taleplerine karşı ‘ulusal birlik, toprak bütünlüğü, böldürmeyiz’ diyenlere ise söylenecek söz şudur:

Böldürmek istemiyorsak, kardeşimiz olanlara haklarını    vereceğiz.
Çocuklarımızın ölmesini istemiyorsak, geçmişi unutarak (unutturarak değil) büyük bir af çıkararak masada oturup korkularımızdan arınarak, 21. yüzyıla yakışır bir çözümü bulacağız.
Yoksa, martaval atarak daha çok bedel ödeyeceğiz.
Son söz: Kürt sorununa akılcı bir çözüm bulunamazsa; bilin ki, daha çok çocuğumuzu kaybedeceğiz ve büyük bedeller ödeyeceğiz.