Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Ümit SÖNMEZ

Aşk ve Mal

Ümit SÖNMEZ Yazar Ümit SÖNMEZ
26 Haziran 2012
Ümit SÖNMEZ
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

İnsanın sonsuzluğu istemesi bir sorundur. Bilmeyi bile istemesi bir sorundur kendisi için. Tek tanrılı bir inancın inanç eri bir bireyi, ödüllendirileceği günü, veya zamansızlık başlangıcını, beklerken bile sonsuz zevk araçlarının hayalleri karşısında korkuya kapılabilir. Tanrı belki de o yüzden tutunalım, başımız dönmesin diye dünya adlı fiziki topu yaratmıştır. Veya başka bir açıdan değerlendirecek olursak, kıyas için yaratmıştır. “Sonsuzluğu” sonlular olmadan düşünemeyiz, sen de düşünme zaten, demeye getiriyor yani tanrı.

Tasavvuf, iblisin en çok cirit attığı sahadır. Tasavvuf, düşünsel düzlemde yananıyla yakılanı ile bir saha ise eğer iblis diye adlandırdığımız kötücül şey en çok orada gezer; çünkü sonsuzluğu çağrıştıran kelimeler kolaylı tarafından en çok orada sarf edilir ve insanın da maddesel ve maddeyi algılamaları daha çok iken maddi olanla “manevi” olanı birbirine karıştırması çok olasıdır. İnsan çok nankördür ve kolaycı yönünden tanrısını kendi uşağı ilan etmesi de çoktur.

Tanrı, sevinir mi? Tanrı mutlu olur mu? ..Fakat tanrı bir sevimli kediciği yaratabildiğine göre sevgi doludur. Ya fakat bunun gerisinde nedir Tanrı? Fakat tanrı gazap eder. Aynı zamanda tanrı nimet verir. Öyleyse tanrının kulu da gazap etmeden durur mu? ve aynı zamanda tanrının yine o kulu nimeti nimet bilmeden durur mu? Çelişik midir tanrı?  Hem, çelişik olsa ne olur? Tanrı değil mi? İstediğini yapar! Vazgeçtim de diyebilir. Bundan size ne. İşte, insanoğlu çok nankördür; tanrısı vazgeçtiğinde cennetten veya nimetten, insan hemen der: böyle de haksızlık olur mu? Hakkı sana veren kimdir, nankör insan.

 Kıyas yaparken insan, ki başı dönüp deli denmesin kendine, ki “kendi dönene Mevlevi, gözü dönene sapık derler”, hep kendini ezeceği yer bulmalı. Ezilecek bir zerre bulduğunda kendinde  kıyasını zerreden yapsın. Hiçliğinden yapsın sonsuzluk hesaplarını.  Bu hesaplar kalem kağıt tutmaz; kalemi defteri biz elimizle tutarız ancak. Fakat iyisi mi bizi de hiçbir kalem defter tutmasın.

***

Kaç gündür sosyal ağ’lar ile ilgili bir ya da birkaç yazı yazayım, diyorum, fakat kendime denk gelemiyorum. İnsanın kendine denk gelmesi veya rasgelmesi şu günlerde biraz çaba sarf etmeyi gerektiriyor galiba.  Bunun en önemli sebeplerinden biri, artık, ortak zihinlerde yaşıyor olmamız; eskiye nazaran daha çok, daha çok başka zihinlerde geziyoruz, veya birtakım kovalent, kimi zamanda iyonik bağlar oluşturuyoruz. İşi radyoaktivite seviyesine götürürsek işimiz kötü; radyasyon yemiş bir zihin yapısı ve bunun tanımı insanı korkutuyor. Nerden bilirim ben; birisi de mesela şu anlarda aynı ve aynı tıpkı-basım bir dergi gibi benim gibi düşünmüyor olsun. Başka bir yerde tıpkı benim gibi düşünen, hatta paçalı donlu, hatta sizin baktığınız gibi bakan, klon varlığın şüphesi bile korkutuyor beni. Benim aynımın başka bir yerde olması demek ya cin olmam demek ya da aynı kişiden birinin  radyasyon yemiş olmasıyla açıklanabilir ancak; köklü ben’leşme-aynılaşma mümkündür fakat bir sorundur.

Sosyal … veya antropolojik radyasyon diye bir şey vardır. Yoktu ise  bile ben şimdi dediğim için oldu.

Kamuya -bir şekilde- mal olmuş kişilerin  değerlendirmesini yapıyordum kaç gündür. Bunu hepimiz yaparız. Bir yazar, bir “sanatçı”, bir şovmen, bir program yapımcısı ve sunucusu, vs, vb. İşin içinde bir de hızlı etkileşim fonksiyonu girince –sanal mekanlar,mecralar- bu mal olma durumları da biraz ilginçleşti. Fakat ben, önce, kamuya mal olmuş bezı belirgin kişilerin kendi kişisel hayatlarını, ne yiyip  ne içtikleri değil de, toplumda hangi kesimlere gölgelerini düşürdüklerini incelemeyi istedim. Bu incelemeler kişisel gözlemlere dayanıyor. Gereksizmiş gibi duran insanların aslında ne kadar da gerekli olduklarını bu açıdan da değerlendirmek lazım.

Örnek bir kamu malı Nihat Doğan’dır.  İşlevi önemlidir. En çok geyiği yapılan kişilerden birisidir. Şahsi fikrimi de sorarsanız, hemen her sözüne “Birtakım atayist, birtakım gomünist..” diye başlayan  bu kişi gereksiz bir adamdır. Fakat, işte, en önemli nokta da burası.

Nihat Doğan’ın yüz binlerce hayranı var. Neden hayranlar bu kişiye?.. Cevabı psikolojide saklı. Her insan, gerçekten insan olmaya çaba sarf etmez; etrafında, kendi kişiliğini-veya kişiliksizliğini- kendi zihninde veya zihin altında özdeşleştirebileceği bir “idol” arar. Bulduğu zaman, artık “haklı” da odur, “olgun” da odur. Nihat Doğan’ın hayran kitlesi, 15 ile 19 yaş arası kız ve erkeklerden oluşur. Küçük kasaba ile köy arası , veya şehir içinde kasaba havalı kasaba-köy havalı yerleşim yerlerinde yaşarlar. Bu yaş gurubuna ben “ezik” diyemiyorum çünkü onlar bizim gençlerimiz; geliştirmeye çaba sarf ettiklerini biliyorum kendilerini ancak “idol” alternatifleri ve geliştirici mekan sorunları yüzünden bula bula en kolay, varoş çocuğu  Nihat Doğan’ı  bulabiliyorlar ancak. Nihat, onların “dertlerini” söyledikçe şarkılarında, o çocuklar da kendi sıkıntılarını üzerlerinden atmış gibi hissediyorlar. Özdeşleşme de böyle oluyor.

Ek olarak; emperyalist piyonu olmaktan da kurtulamıyorlar. Suriye ile bir savaş ihtimali var. Emperyalistler Türkiye’nin savaşa girmesini çok istiyorlar. Bunun için kamuoyu desteği de lazım. Kamuoyu desteklerinden biri de kamuya mal olmuş kişilerin kendi kamularını, yani hayran kitlelerini, etkilemeleri ile olur. Yani, Nihat Doğan’ın kaç tane hayranı varsa onlar büyük bir çoğunluğu Nihat Doğan ne diyorsa “doğrudur” diyeceklerdir.

Gereksizmiş gibi duran insanların nasıl da “gerekli” olabileceğini umarım anlatabilmişimdir.

Başka isimler de var aklıma gelen. Bu isimler neden vardırlar ve neden toplumun önüne sürülürler veya kalırlar?

Örneğin Rasim Ozan adlı kişinin televizyonlara sürülmesinin sebebi, yine kendi ile özdeşleşebilecek yığınların varlığı. Rasim Ozan’ın hitap ettiği kitle… 20-30 yaş arası… hemen hemen hiçbir entelektüel çabası olmayan düşünsel olarak niteliksiz kitleleri AKP tabanına yakın tutmak. (Özdeşleştirme)  Eşi, Nagehan Alçı da benzer işleve sahip; onun kitlesi de ağırlıklı olarak aynı yaş aralığında ve ek olarak, çoğunluğu kadınlardan teşkil kitleler.

Seda Sayan (-ve türevleri ) ile Elif Şafak’ın, farkında olmadan, hitap ettikleri kitlelerde kesişim kümesi çok kalabalık. Kesişim kümesi: sabah Seda Sayan seyreden, akşam Elif Şafak okuyan aynı insanlar.

Elif Şafak iyi bir yazardır. Fakat anca o kadardır. Şimdiki sistem onu özellikle önemsiyor çünkü “Ilımlı-ılık İslam” modeli de onu kendine uygun görüyor; laik bir aile yapısından cemaat mahallerine geçişi Ilımlı-ılık İslam -geçiş- modeli ile örtüşüyor. Elif Şafak’ın bunu bir çıkar için yaptığını iddia etmiyorum fakat  farkında olsa da olmasa da“modele uyum” söz konusu.

Seda Sayan ve benzeri öğelerin “toplumun ortak aklı ve algıları”nı bozan bir unsurlar olduğunu düşünüyorum. Düşünün bir; bir kabadayı ağzı… aynı zamanda hanımefendi ağzı… algıları bozar böyle şeyler.

Elif Şafak’ın da Aşk adlı kitabı ve benzeri yazarların aşk-meşk kitaplarının, televizyon programlarının çokluğunun da algıları bozduğunu düşünüyorum. Kimlere hitap ediyor veya kimleri gerçeklerden uzaklaştırıyor bu tür unsurlar?… Bir önemli kitle var değil mi?

Yukarıdaki belirgin isimlerin kitlelerini bir araya getirip incelediğimizde karşımızda daha büyük bir kitle buluruz.

Yukarıdaki isimleri herkes bildiği için, "ürün"leri üzerinden değil de, kitleleri açısından  değerlendirme yapmayı, sorumlu bir yurttaş olarak görev bildim. Teşekkür ederim.

 Günün sözü: Radyasyon tehlikelidir. Nihat Doğan da hırçın ve dolayısıyla tehlikelidir; öyleyse Nihat Doğan radyasyondur.  Fakat bu, radyasyonun da hırçın olduğu anlamına gelemez. 

Paylaş
Etiketler: aşk meşksanatçızerre
Önceki Yazı

”Bonjour Trıstesse” Günyadın Hüzün…

Sonraki Yazı

Saygıdeğer Adolf Hitler(!)

Ümit SÖNMEZ

Ümit SÖNMEZ

1976 Tokat doğumluyum. Bilim-Teknik konularına ve edebiyata karşı yoğun ilgim var. Öyle ki, taa çocukken alfabeden "A"yı öğrenir öğrenmez bulduğum her şeyi okurum. Bu dünyadan alabileceğimiz bir şey yoktur. Öyleyse, yazarak bir şeyler bırakalım.

İlişkili Yazılar

Berlin Günlükleri (IV) – “Almanya Bitmiş!”
Gezi Yazısı

Berlin Günlükleri (IV) – “Almanya Bitmiş!”

14 Kasım 2025
5k
Berlin Günlükleri (III) – Berlin Gezi Rehberi
Anı / Günce

Berlin Günlükleri (III) – Berlin Gezi Rehberi

03 Ekim 2025
5.1k
Berlin, Leda
Anı / Günce

Berlin Günlükleri (II) – Leda: Berlin’in En Ünlü Ressamı

15 Eylül 2025
5.1k
Berlin
Gezi Yazısı

Berlin Günlükleri (I) -İncir Ağacı Kafe’de Bir Elf Kızı

27 Ağustos 2025
5.2k
Sonraki Yazı

Saygıdeğer Adolf Hitler(!)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap