Sahilde iki asra damgasını vurmuştu. Kara taştan yapılmış, görkemli bir duruşu vardı. Her katta ikişer; kiler, tuvalet ve banyo hariç üç büyük salon ve on adet odası mevcuttu. Aşağı konağın, taban ve tavan döşemesi ahşaptı.
Salonların tavanındaki ahşap oymacılık, türünün son örneklerindendi. Kapı ve pencereler de ahşaptı. Kapılar oymacılığın en iyi örneklerini taşıyordu. Saçaklar da özenle yapılmıştı. Pencere demirleri, çok özeldi.
Konakta dördüncü nesil oturuyordu. Dördüncü neslin temsilcisi; Büyük nineydi. Büyük nineyi tanıyanlar, hâlâ yaşıyor mu? Diyorlardı. Büyük ninenin bir kızı olmuştu. Nine, adını Ayşe Sultan koyduğunda “Allah uzun ömür versin.” Dileğinde bulunmuştu.
Nine, Ali amcayı konağa, iç güveyisi olarak almıştı.
Ali amca, kırlaşmış saçları, güneş yanığı çehresinde gözlerinin içi parlıyordu. Hoş sohbetti. Nüktedan ve güçlü bir belleğe sahipti. Ninenin sağlıklı yaşamasına; “Burası uzun yaşatan konaktır.” derdi.
Yüzyıllık konağın ziyaretçisi çoktu. Görünüşü, yapısı ve eşyaları antikaydı. Onun için, izin alıp ziyarete gelenleri hiç eksik olmuyordu. Nineye uzun yaşamanın sırını soranlara; Annemin ve babamın öleceği aklıma gelmezdi. Gözlerimden yaşlar boşansa, ölüm aklıma gelse de belirsiz bir yıla öteliyordum. Mezarlıklara göz ucuyla bakıp geçiyordum. Az yaşa çok yaşa ecel seni gelip buluyor. Aklıma getirmediğim anamı ve babamı da ecel bulmuştu.
Nine; bugüne kadar hayatla barışık olarak geldik. Yaşanacak zaman, geçmişi silse de tarih insanın yolunu çiziyor. Böylece yaşantına güvenli bir liman buluyorsun. Zaman içerisinde, her an yanında olmayı istediğimiz güzel ve parlak çiçekler, soluyor ayakta duracak hâli kalmıyor.
Ali amcanın yüzündeki kemikler, daha da belirginleşmiş, ona sert bir görünüm kazandırmıştı. Her zamanki gibi neşeli ve alaycıydı. Çalışmalarını teknik aletlerle karşılaştırır ve aletler benim yaptığımı yapamaz derdi. Çocuklarının başarılı olması için çok çalıştım. Onlara hiçbir iş yaptırmadım. Okusunlar istedim. Onlarda sağ olsunlar okullarını başarıyla bitirdiler. Devletin önemli mevkilerinde görev yapıyorlar.
Konağın bahçesi çeşitli çiçeklerle adeta donatılmıştı. Meyve bahçesinde her çeşit meyve ağaçları vardı. Meyvelerin olgunlaşması ise hazirandan kasıma kadar sürüyordu.
Konağın önemli salonlarından biri de kütüphanesiydi. Kitap çeşitliliği, dededen geliyordu. Kitaplar alınır ve okumak için dahi dışarı verilmezdi. Konağa gelip okuyanlar oluyordu. Büyük balkonda, akşamları kitap okunur ve çeşitli felsefi konular tartışılırdı.
Köyün sorunları konağın büyük balkonunda çözüm için masaya yatırılırdı. Ali amca her türlü tartışmaya açıktı. Ortamında kesinlikle çözüm yolu bulunurdu.
Yöresel ürünlerin pazarlamasını yapan Ali amca, ayda iki üç defa, büyük şehirlerin yolunu tutardı.
Ali amca, ”Enerjini boşa harcama, dış görünüşe aldanma ve gönül güzelliği esastır.” Sözünü çok kullanırdı.






















