Yılların eskitemediği gönül/yazın arkadaşım ile yine yıllar sonra Akçay ‘da tesadüf etmiştim. Daha sonra ortak yönlerimiz olan edebiyata, hobi olarak başlamış olduğumuz Pirografi sanatımız da eklenmişti.
Arkadaşım Mozan Aras’ın bugün sosyal medyada yürek özlerini okur okumaz dağıldım. Hem de ne dağılma. Yazdığı dizeler ve paylaştığı fotoğraf ile…
İşte o öz metini izninizle sizlerle de paylaşmak istiyorum…
“…Yaşarken de Severdim
Ölünce ah vah edenlere hep kızmışımdır.
Hatta sonraki zamanlarda anma yapanlara da…
Bu başka…
İlhan İrem bambaşka bi şey. Şarkılarını severdim mırıldanırdım. Hatta bi şarkı sözünü ah ah ben yazmalıydım bunu deyip kıskanmıştım bile.
“Sen hiç sensiz kalmadın ki”
İnsanca duruşunu hep takdir ettim. Açıklamalarına denk geldim, okudum.
Sanatçı duruşu böyle olmalı diye daha çok sevdim.
Sanırım beş altı yok yıl önceydi, İstanbul’da İstinye’de bi marketin kasa sırasında yan yana denk geldik…
Ne hoş bakan gözleri vardı, ince ve anlamlı sakalı, kasa sırasını bekleyen sevimli bi insan…
-Ki bi dünya ünlü tanıyan ben, hemen sevindirik olmuş halimle, aaa İlhan İrem deyiverdim.
-Sevimli bi bakış…
– Yanılmadım değil mi diye sordum…
Hani karşınızdaki insan üzülmesin istersiniz ya, aynen öyle oldu. Omuzuma dokunurken ben İlhan dedi…
Nasıl mutlu oldum bilemezsiniz, dedim. Gözlerine bakarak, bi de elinizi sıksam mıyı da ekledim :Kısacık hoş beş, memleket hali vs sohbeti…
Asıl bu fotoğrafı yazacaktım konu nereye gitti.
Vücut dili denilen bi dil varsa bilenler eklediğim fotoğrafı bi yorumlasalar sevinirim.
Bana göre muhteşem bir fotoğraf…
Bari sonra yazayım fotoğrafa dair düşüncelerimi, şimdi sevdiceğime sarılıp kaşık gibi uyuyacağım.
Mozan-Muharrem Araz
Zeytinli 31.07.2022
Fotoğraf alıntı çekeni kutlarım.”
…
Sevgili Arkadaşım Mozan Aras,
Özmetininle beni içseline yolculuk ettirdiğini bilmeni isterim. Öyle manidar dokundun ki gönül tellerime…Hangi sözcük kifayet eder bilemiyorum ama hissettiklerimi, bildiklerimi, öylesine kısa bir yorumla geçiştiremezdim.
Çünkü yazının finalinde fotoğrafa dair yorum istemiştin. Şimdi sözü izninle ben alıyorum:
İlhan İrem, yaşadığı müddetçe karakter ve sahne duruşunu koruyan, müziği ile duygu dünyamızdaki dalgalanmalara romantizm katarak eşlik eden toplum tarafından çok sevilen onurlu sanatçılarımızdan biriydi. Cidden çok severdik İlhan İrem’i.
Şimdi uyuduğu yeri sevsin, ışık içinde uyusun.
Fotoğrafı nereden alıntıladın bilemiyorum ama seçkin felaket anlamlı. Beni derinden etkiledi.
Fotoğraftaki kadın, İlhan İrem’in 31 yıllık sevgili eşi Hansu Hanımdır.
Anladığım kadarıyla birbirlerine sarılmış çiftin beden dilleri ele veriyor duygularını.
Acının rengi var yüzlerinde.
İrem de ise hayata direngen ama yıkıldığını belli edemeyen bir duruş var.
İlhan İrem eşi Hansu ile sanki acı bir haber almışlar gibi o anı hüzünle paylaşıyorlar.
Sanki acıyı birlikte sağıyorlar.
Birbirlerine “güç verir ” gibi tinsel bir duruş bu…
Hansu İrem ile tanışmasını basından okuduğum kadarıyla biliyorum.
Çok anlamlı ve romantik.
…Hansu yurtdışında yaşıyormuş. İlhan İrem’i rüyasında görmüş. Sadece bakışmışlar bir sokakta. Kız uzaklaşırken İhan ona aynen şöyle seslenmiş:
” Ben seni bulamam ama sen beni bulabilirsin.”
Ve İlhan İrem’in kimselere sevgisi, hayata, insana dair hiç güveni kalmadığı dair bir gün, sene 1991’de saçları beline kadar uzun sarışın bir genç kız sahneye çıkıyor. Elindeki kitabı sanatçıya uzatıp kalabalığın içinde kayboluyor.
Sadece bir cümle yazılıydı: “Sözcüklerin büyütülmesinin bazen sessizlik olduğunu ve neşenin büyütülmesinin bazen gözyaşları…”
Ve o günden sonra her sahneye çıkışında İlhan İrem şöyle diyor:
” Neredesin? ”
Magazin merak içinde tabi. Soruyorlar sanatçımıza iki sözcükle yanıtlıyor:
” Evleneceğim kız!”
Aradan tam üç yıl geçiyor. Yine bir Ankara konserinde onu görüyor, ön sıralarda. Hemen asistanına o genç kızı kulise davet etmesini söylüyor.
Genç kız davete geliyor. Konuşuyorlar. Genç kız biraz ilgisiz. Ama İrem’in basındaki ” evleneceğim kız” haberini okuyor ve ciddi duruşu değişiyor.
Onlar bir süre çıkıyorlar. Artık iki sevgilinin yüreği bir atıyor. Hansu işte o sıralarda gördüğü rüyayı açıklamış sanatçımıza.
Basın nasıl tanıştıklarını dair soru yönelttiğinde İrem sadece şu yanıtı veriyor:
” Bizimkisi göksel bir buluşmaydı.”
Ve aile arasında sade bir törenle evleniyorlar.
Hem de aşklarını mühürledikleri mekan ise efsanelerin, aşkların yaşandığı Tanrılar dağı, binbir ırmağın süzülüp aktığı İda’yı seçiyorlar.”
Kıymetli arkadaşım,
Şu seçmiş olduğun fotoğraf ise belki bir hastane kapısında umuda/umutsuzca kurşun sıktıkları bir andı. Belki de bir magazin habercisinin objektifine yakalanmış bir duygu anıydı…
Senin şair yüreğini etkileyen gözlerinden kaçmamış.
Tebrikler arkadaşım.
Ve vefalı yüreğine sağlık diliyor, en kalbi teşekkürlerimi sunuyorum can arkadaşım.
Sanatçımız ışık içinde uyusun, ailesine ve sevenlerine baş sağlığı, sabırlar diliyorum.
Emine Pişiren/Akçay






















