Halkımızın büyük bir bölümü devrim otomobilinin hikayesini bilir. Buna karşılık büyük bir mühendislik çalışması ve gerçek bir başarı öyküsü olan, Türkiye’nin ilk yüzde 100 yerli su türbini-jeneratörün öyküsü ise çok az kişi tarafından bilinmektedir. 80’li yılların başında HES’lerden üretebildiğimiz elektrik enerjisinin miktarı yılda takriben 14 milyar kWh civarındadır. Su kaynaklarımızın ancak yüzde 10 kadarı değerlendirilmiş su kaynaklarımızın yüzde 90 kadarını değerlendirmeden boşa akıtmaktadır. Ülkenin elektrik üretimi tüketimini karşılamadığından ihtiyaç duyulan elektrik enerjisinin bir kısmını döviz ödeyerek Bulgaristan, Sovyetler Birliği gibi komşu ülkelerden satın alınmaktadır. Bir kısmı ise döviz ödeyerek yurt dışından satın alınan fueloil ve motorini yakarak üretmeye çalışmaktadır.
Ülkemizin su kaynaklarının değerlendirilmesi ile ilgili yapılan çalışmalar sonunda HES’lerin makine teçhizatı, (yedeklerinin yüzde 100’ü, elektrik teçhizatı yedeklerinin yüzde 80’i) yurt içindeki kamu ve özel sektör fabrikalarının imkanları ile imal edilebileceği; yurt içinde imal edilecek yerli su türbini-jeneratörün yurt dışından ithal edilecek su türbini-jeneratörlere göre yüzde 50 daha ucuz olacağı hesap edilir.
Gelecek 25 yılda inşa edilmesi planlanan 320 adet HES için tesis edilmesi gerekecek 1100 adet türbin-jeneratör ünitesi ile yardımcı teçhizatının yurt dışındaki yabancı imalatçı firmalardan döviz ödeyerek temin edilmesi yoluna gidilmesi halinde: Ülkenin sınırlı olan döviz gelirlerinin çok büyük bir bölümü yalnız bu HES’lerin tesisi için harcansa da, bu santrallardan büyük bir kısmının gerçekleştirilmesinin mümkün olamayacağı tespiti ile yüzde 100 yerli su türbini-jeneratörün üretimi için çalışma başlatılır.
1- Hirfanlı HES 32 MW gücünde bir türbin – jeneratör ünitesi ile yardımcı teçhizatının yüzde 100 yerli üretimi çalışmasında kamudan ve özel sektörden 27 kuruluş yer alır. Katılımcılar arasında ODTÜ, İTÜ, ÇENAM(Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi), TÜBİTAK, Marmara Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Merkezi, MSB ARGE Laboratuvarları, MTA Enstitüsü Laboratuvarları gibi üniversitelerimiz ve kamuya ait araştırma merkezleri.
2- Türkiye Elektrik Kurumu Genel Müdürlüğü, T.Ş. Fabr. A.Ş. Ankara Makine Fabrikası Müdürlüğü, Karabük Demir Çelik Fabrikaları, MKEK, Kırıkkale Çelik Fabrikası Müdürlüğü, Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Gölcük Tersanesi, DSİ Genel Müdürlüğü gibi kamu kurumları; ESAŞ Transformatör San. A.Ş, KAVEL Kablo San. A.Ş, RABAK Elektrolit Bakır San. A.Ş, SARKUYSAN Elektrolit Bakır San. A.Ş, Emek Elektrik San. A.Ş, Boğaziçi Döküm San. A.Ş, Marshall Boya A.Ş, BUKA Lastik-Conta San. A.Ş, Çanakkale Seramik Fabrikaları A.Ş. gibi özel sektör firmaları vardır.
a) 1980 yılında başlanan projelendirme ve imalat çalışmaları 1983 yılında tamamlanır. Ülkemizin projelendirme-imalat-montaj-devreye alma işlerinin tümü yüzde 100 yerli olarak gerçekleştirilen 32 MV gücündeki ilk hidroelektrik türbin-jeneratörü olan Hirfanlı HES IV. Ünitesi Temmuz 1983’ten bu yana 38 senedir sorunsuz olarak çalışmakta, elektrik üretmektedir. Ünite, Türkiye’de 10 MW’tan büyük hidroelektrik üniteler içinde yüzde 100 yerli tek elektromekanik teçhizat olma özelliğini halen korumaktadır. Yurt dışından ithal edilmesi durumunda 1,5 milyar TL’ye mal olacak Hirfanlı HES IV. Ünitesi, yurt içi imkanlarla 640 milyon TL’ye üretilir.
Kamudan ve özel sektörden 27 kuruluşun, 40 farklı atölyede ürettiği makine ve ekipman, projenin yapım sorumlusu olan Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. Ankara Makine Fabrikasının atölyelerinde bir bütün haline getirilir. Ankara Makine Fabrikası türbin ve jeneratörlerin imalatında en büyük pay sahibi olan kurumdur. Öte yandan Ankara Makine Fabrikası yakın zamanlara kadar ülkemizin en önemli sanayi kuruluşlarından biriydi.
b) Gerek Şeker Fabrikalarına ait, gerekse hızla gelişen yurt içi sanayinin ihtiyacı bulunan büyük boyutlu makine ve tesisin ithalatını önlemek amacı ile Ankara Makine Fabrikasının karar verilmiş ve temeli 22 Eylül 1966 tarihinde atılmıştır. Türkiye’nin ilk entegre makine fabrikası olarak 1 Temmuz 1968’de bir hol şeklinde işletmeye alınmıştır. Yapılan ek yatırımlarla dördüncü ve beşinci hollerin ve zaruri olan tezgah ve teçhizatın ilavesi ile 1982 yılında yatırımlar tamamlanmıştır. Bugün fabrika 5 holden oluşan imalat atölyeleri, gerek tezgah kapasitesi gerekse kapalı alan boyutları ile çelik konstrüksiyon ve talaşlı imalat yönünden Türkiye’nin en büyük tesislerinden biridir.
c) Ankara Makine Fabrikasında, Şeker Fabrikalarının yüzde 95’i, Çimento Fabrikalarının yüzde 85’i imal edilebilmektedir. Aradan geçen 52 yılda biri yurt dışında olmak üzere 13 komple şeker fabrikasını (Afyon, Ilgın, Muş, Ağrı, Bor, Elbistan, Konya, Ereğli, Erciş, Çarşamba, Yozgat, Kırşehir, Çorum) yapan Ankara Makine Fabrikası, şeker fabrikalarının yanı sıra ürettiği makine ve teçhizatla 9 çimento fabrikasının (Balıkesir, Pınarhisar, Adıyaman, Ladik, Siirt, Ergani, Şanlıurfa, Edirne, Denizli) kurulmasına da öncülük etmiştir.
d) Şeker ve çimento fabrikaları dışında termik ve hidroelektrik santrallerine ait üniteleri, petrol rafineleri ve diğer sanayi kolları için basınçlı kaplar, sac işleme tezgahları, buhar kazanları, büyük pompalar, vantilatörler, dişli kutuları, kırıcılar, değirmenler, petrol pompaları ve büyük dişli çarkları üretiyor.
3- Günümüzle ilgisizlik ve üretimle ilgili tutarlı politikaların olmaması nedeniyle Ankara Makine Fabrikası kendi fabrikalarının bile ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelmiştir. Milli Gazete’de yer alan haberine göre, kamunun elinde olan şeker fabrikaları arasında en verimli ve karlı şeker fabrikalarının başında gelen, Ilgın Şeker Fabrikası’nda üretim yatırımsızlıktan dolayı zorunlu olarak durduruluyor. Fabrikanın en önemli unsuru olan ve eski teknoloji ile çalışan kireç ocakları artık çalışamayacak hale geldiği için, Ilgın Şeker Fabrikası’nda üretim tamamen durduruluyor. TÜRKŞEKER yönetimi alelacele aldığı bir kararla fabrika sahasında bulunan ve işlenemediğinden çürümeye başlayan 150 bin ton pancar yaklaşık 15 milyon lira nakliye parası ödenerek Eskişehir ve Ankara Şeker Fabrikalarına taşınıyor.
a) Bir kamu kurumu olan TÜRKŞEKER A.Ş.’ye ait 5 adet makine fabrikası var. (Ankara, Eskişehir, Turhal, Afyon, Erzincan) 5 makine fabrikasına sahip olan TÜRKŞEKER A.Ş. Ilgın Şeker Fabrikasının kireç ocaklarını yenileyemiyor. Fabrikada üretimin durması nedeniyle oluşan zarar kireç ocaklarının yenilenmesi için gerekli paradan fazladır.
b) Ankara Etimesgut’ta 206 bin metrekare açık, 32 bin metrekare kapalı alan yüz milyonlarca TL üretimin yapıldığı Ankara Makine Fabrikasında günümüzde 60 işçi 10’u mühendis toplamda 70 kişi çalışıyor ve 2019 yılında yapılan üretimin değeri sadece 47 milyon TL. Turhal Makine Fabrikasında çalışan işçi sayısı 29, Afyon Makine Fabrikasında çalışan işçi sayısı 23, Erzincan Makine Fabrikasında çalışan işçi sayısı 26. (Ankara’da işlek bir noktadaki lokantada çalışan garson sayısı söz konusu fabrikalarda çalışan işçi sayısından fazladır.) Geçmişte yüz milyonlarca TL harcanarak kurulan günümüzde sahip olduğu mevcut imkanları ile ülke ekonomisi için ciddi ölçüde üretim yapma ve binlerce insanımıza iş ve aş verecek potansiyele sahip fabrikalar iktidarın ilgisizliği ve iş bilmezliği nedeniyle atıl durumdadır. Diğer tarafta milyonlarca insanımız işsizliğin pençesinde çile çekmektedir.
Bu konuda tek örnek TÜRKŞEKER A.Ş.’ye ait makine fabrikaları değil kamuya ait olan ve günümüzde üretim yapıyor gözüken çok sayıda fabrikanın da Ankara Makine Fabrikasından çok büyük bir farkı yoktur. Lütfen bu değerlere bu potansiyele sahip çıkılsın ve aktif hale getirilsin.