Amerikan halkı bir seçim heyecanı yaşıyor mu bilmiyorum. Amerikan iktidarları halkı temsil etmezler. Egemen sermaye çevrelerini temsil ederler.
Seçimlerde yarışanlar, sermaye sınıfının temsilcileridir. İki parti seçime girer, kim kazanırsa kazansın, sermaye sınıfının temsilcileri iktidardadır.
Seçimlerde, bolca balonların havada uçuşmasına bakarak, işleyen sistemin meşru olduğunu sanmak, egemen çevrelerin neler yapabileceğini kavrayamamak demektir.
Clinton, daha çok askeri sınai komlekslerin sermayesine sahip olan kesimlerinin desteğini almaktadır. Çünkü onlara savaş vaadinde bulunmaktadır. Savaş demek; Amerikan devletinin silah imalatçılarından silah alması anlamını taşır. Çünkü silah imalatçıları en fazla satışı Amerikan devletine yaparlar.
Silahı çok olan Amerika’nın dolar satması daha kolay olur. Bunun anlamı Mevcut finans terörünün sürdürülmesidir.
Doların arkasına, Amerikan devletinin silahını koyarsanız, finans terörü işlemeye devam eder.
Bu anlamda Clinton’un kazanma şansı yüksektir.
Trump ne vaat ediyor? İçimize dönelim, bir hesap yapalım, kaybolan itibarımızı yenileyelim, yeniden güçlenip, güçlendikten sonra da, gerekirse atağa geçeriz.
Aslında dünyada itibarı yerlerde sürünen Amerika için, geçici de olsa, Trump ehveni şer görünüyor.
Trump’ın siyasetinin Amerikan halkına ne kadar bir faydası olur bilmem. Ancak savaş vaat etmeyen Trump, savaş vaat eden Clinton’a göre, dünya için, hiç değilse, belli bir süreliğine daha iyidir.
Amerika bir terör devletidir. İşlerini ve ekonomisini, şiddet yolu ile yürüten bir devlettir. Etnik terörü, mezhep terörünü, finans terörünü kullanarak hayat süren bir sistematiği vardır. Bir anlamda belli sermaye guruplarının olduğu mafya oluşumudur.
Mafya’nın mantığında seçim göstermeliktir. Bazı Amerikan filmlerinde, mafya lideri öldüğünde, yeni lider nasıl seçiliyorsa, Amerika’da da, Başkan seçimi aynı felsefe üzerinden oluşur.
Amerika’ya bu mantıkla bakarsanız, Amerika’nın yeryüzünde uyguladığı tüm siyasetleri(aslında şiddeti)anlamanız kolaylaşır. Yok, eğer Amerika’yı yöneten mafyaya, bir devletmiş gibi bakarsanız, anlamak zorlaşır.
Clinton, ulus devletleri ne ölçüde parçalayabilir ve şehir devletleri kurarsa, bu şehir devletlerinin kullanacağı dolarları kendi basacağından, şehir devletlerini tercih eder.
Ancak beş bin senelik Çin devletini, dünyanın en büyük topraklarına sahip Rusya ulus devletini parçalamadan, yol alması artık imkânsızdır.
Amerika’nın ulus devletleri parçalama iradesi var oldukça ve bu iradeye karşı duracak kuvvetler de var olduğu sürece, belirsizlik sürecektir.
Clinton da, Trump da kazansa, belirsizlik derinleşerek devam edecektir.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com
ulusalkanal.com.tr
