Terzi arkadaş, dükkânı yeni devir almış ve kendine isim arıyordu. “Altın ütü, altın iğne ve ipek kumaş,” isimlerini gündeminde tutuyordu.
Terziye, “Altın makas” adını kullansan çok daha iyi olur, dedim.
Haklısın düşüneceğim, dedi.
İçeriye takım elbiseli, kravatlı ve şık ayakkabısıyla genç bir kişi girdi. Akşama elbiselerimi ütüleyebilir misin? Dedi.
Terzi getirirseniz hallederiz, dedi.
Takım elbiseli adam, takım elbise dikiyor musunuz? Diye sordu. Yalnız kumaş sizden ise fiyat istiyorum, dedi. Beklemedi ve çıkıp gitti.
Terziye, yeni tayindir. Yoksa takım elbiseli bir kişi, yenisini niçin diktirsin, dedim.
İki gün sonra, pantolonumu almaya gittiğimde, terzinin tabelası, “Altın makas,” olmuştu. İçini yeniden döşemişler. Koltuklar, ayna yenilenmiş ve yeni askılıklar alınmıştı. Terziye yeni bir ruh ve gülen bir yüz gelmişti.
O ay en az on öğretmen, takım elbise diktirdik. Elbiselerimiz altın gibi oldu. Tabii ki gençlik vardı. Ne giyersen yakışıyordu. Çünkü takımı İstanbul da mı diktirdin diye soruyorlardı. O zamanlar böyle hazır elbiseler yoktu. Kumaşlar güzeldi. Ağır dökümlü olsun, diyorduk.
Şehirde, altın makas, doğal olarak, buluşma yerimiz olmuştu. Öğretmenler ile orada oturuyorduk. Şehrin merkezine de yakındı. Hoş sohbet zaman geçiriyorduk. Bölge halkı her yerde olduğu gibi eğitim açısından geri kalmıştı. Bu duruma bırakılmıştı, diyorum.
Konuşmalarımız kimseyi yermek veya kötülemek için değildi. Onun için hiçbirimiz olaya ideolojik olarak yaklaşmıyorduk. Şakalarımızdan kimse alınmıyordu.
Dersten sonra mutlaka terziye uğruyor ve hatta randevu bile veriyorduk. Son dersten çıktım. Okulda bir gariplik vardı. Arkadaşlar duyulmadan gitmişler. Böyle bir habersiz gitme olamazdı.
Müdüre sordum, o da garip baktı. Duymadın mı? şehirde tüp patladı. Sonuçta yangın çıktı, çevresindeki dükkanlar da yanmış, dedi.
Müdür bey, “altın makas” dedim.
Evet altın makas da yanmış, dedi.
Altın terzi kaçarken yaralanmış, dediler bilemiyorum. Patlamalar tehlikeli kimseyi koymuyorlar, dedi.
Üzüntünün derecesini bilmem tahmin edebiliyor musunuz?
Takım elbisesiyle yaklaşan arkadaş, bir takım için ölçü aldıracağım, dedi.
Patlamaya doğru gittik. İki takım elbiseli Altın makasa doğru sessizce yürüdük. Gözlerimiz yaşlıydı. Birbirimize dahi tek kelime etmeden önümüzün kesildiği yere kadar gittik.
İnsanlar değişime en iyi örnektir. Farklılık adına her şey. Bırakınız susmasın kimse varsın konuşsun, içini döksün, derdini açıklasın, birlik olalım. Dertlerimi ve sıkıntılarımızı gidermenin yollarını arayalım. Dünya yaşamaya değer. Bırakın çocukluk ve gençlik çağının dramlarını döksünler ortaya fena mı olur. Varsın dediklerini dinleyin, kim bilir ne sıkıntıları vardır.
Gönlünü açsın karşısındakine, örnek olsun geleceğin gençliğine.
Altın terzi, yanmış kül olmuş, insan inanamıyor.
Altın terzi hastanede tedavi için boşuna beklemiş iki saat.
Yıl geçti o caddeden geçmedik. Çünkü altın makas rahmetli olmuştu.
Hasan TANRIVERDİ























