Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Cahit KARAÇ

Alışkanlıklarımız

Cahit KARAÇ Yazar Cahit KARAÇ
12 Eylül 2012
Cahit KARAÇ
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Alışkanlık, aynı hal ve hareketin tekrarlanıp yenilenmesiyle iyi ya da kötü yönde kazanılıp elde edilen huy, karakter, kişiliktir.

Huyu kötü olanın kalbi kirli, yüzü çirkin, karakteri bozuktur. Çünkü alışkanlıklarımız kişiliğimizi oluşturur. O da bizi her yerde ele verir.

Alışkanlıklarımız uzuvsal hareketler olduğundan her canlı yaşayacağı doğal hayata yönelik uzuvsal alışkanlıklarının çoğunu ana rahminde kazanıp elde edip doğar. Çünkü doğal hayat bunu gerektirir. Nedeni de akıl bir yeti merkezidir. Bu merkez daha henAlışkanlıklarımızüz o yaşta (bebeklikte) insana yönverici yetkinliğe erişip ulaşmamış olmasından dolayı insanın hal ve hareketlerini yönlendirip kontrol etmekten uzaktır.

Onun için bütün canlılar gibi insanda bu aşamada ana rahminden kazanıp elde ettiği alışkanlıkları ile yaşar. Çünkü akıl öğrenme, kalp eğitilme merkezidir.

O nedenle akıl tüm benliğe ait yetkinlik merkezidir. Kalp ise bedene ait tüm uzuvların alışkanlık kazanma merkezidir.

Allah insana akıl vererek kendisine yakın olmasını istemiştir. Ancak ilahlaşmasını önlemek için Allah, insanı önce ana rahminde kalben oluşturup geliştirerek asgari ölçüde yaşayıp varlığını sürdürebilmesi için ona öncelikle alışkanlıklar edinmesini sağlamıştır.

Doğum sonrası yaşacağı hayatta da aklen gelişip erginleşip olgunlaşması için ona zaman içinde okuyup öğrenip geliştirerek kullanabileceği iradi akıl vermiştir.

Şimdi burada size bu işin en önemli püf noktasını açıklayacağım.

Akıl insanın yeti kazanıp yetkinlik elde etme merkezi olduğundan aynı zamanda bu merkez insanın öğrenip bilme merkezidir. Onun için aklın asıl görevi insanın ruhen gelişip olgunlaşmasını sağlamaktır. Ancak akıl bu asli görevini yerine getirirken elbette ki pek tabii olarak maneviyatının taşıyıp koruyucusu olan bedene de hizmet etmek zorundadır. Çünkü sağlıklı baş, sağlıklı bedende bulunur.

O nedenle de başın sahibi akılsa, bedenin sahibi de kalptir. Onun için her ikisinin birlikte çalışıp birlikte hareket etmesi gerekir. Bedenimizdeki tüm uzuvlarımızı canlandırıp hareketlendirecek olan kalptir.

Bedene ait tüm uzuvlara belirli alışkanlıkları kazandıracak olan da kalp içindeki özde saklı olan şuursal aklımızdır. İçgüdüsel ya da doğal akılda denilen bu şuursal akıl, tüm bedenimize ait oluşum ve alışkanlıklarımızı kazanıp elde etmemizi sağlayarak hem hayatımızın başlangıcını hem hayatımızın devamındaki akışını kolaylaştırıp sağlar.

Daha sonraları öğrenip bilerek tüm benliğe ait işlevlerini yerine getirecek olan iradi aklın zaman içinde gelişip kendi rengini bulmasıyla birlikte. Şuursal aklın ana rahminde kazanıp elde ettiği benlik ve bedene yönelik (nefes alıp verme, acıkıp, yiyip boşaltma gibi) terk edilmez alışkanlıklar dışında oluşmuş tüm yanlış alışkanlıklarını zamanla baskınlaşan yetkin akli iradenin (düşünen aklın görev ve sorumluluk bilincine ulaşmasıyla birlikte) ele geçirip hükmettiği benliği, değiştirip yönlendirmesiyle insan, insan olmaya başlar. Çünkü insan, akledip düşündükçe insan olur.

Ancak yüreksiz bir akıl, bir hiçtir. Hiç olmamak için akıl elde ettiği tüm bilgileri kalp ile paylaşıp değerlendirerek insanın özünde oluşup varlığını sonsuza kadar sürdürecek olan vicdanını oluşturmak zorundadır. Çünkü akıl öğrenme kalp eğitilme merkezidir. İnsan ne kadar çok şeyi bilip öğrenirse öğrensin. Vicdanen eğitilmedikçe istenilen ölçüde insan olamaz.

Günümüzde insan çok bilgi sahibi oluyor ama asla eğitilmiyor. Onun için toplumda vicdansızlık aldı yürüdü. Hiç kimse kendine laf söyletmiyor. Ama başkası için herkes her şeyi söylüyor.

Birçok yanlış ve kötü alışkanlıklar kural oldu. Toplumun bu yanlış ve kötü alışkanlıklardan kurtulup düzelmesi için önce insanın kendine söz geçirip kendini düzeltmesi gerekir.

Yoksa; Akıl öğrenir, dil söylemeye doymaz.

Ağız yeme alışkanlığı kazanır, yiyen mide doymak bilmez.

Akıl öğrenir, dil söyler. Dilin söylediğine inanmazsa vicdanlar, akıl boş öğrenir, dil boş söyler.

İnsanlar deli gibi, toplum ölü gibi yaşarsa. Huylu huyundan vaz geçmez. İnsan ve toplumda bir adım atıp öteye geçmez.

Teker misali dünya döner, herkes aynı izde gider, gelir.

Kötü ve yanlış alışkanlıklardan kurtulmak için elimize hüner, aklımıza marifet kazandırıp sevgi içinde çok çalışıp kazanıp paylaşmalıyız ki, yaşadığımız tüm kötü alışkanlıklarımızdan kurtulabilelim.

Alışkanlık, aynı hal ve hareketin tekrarlanıp yenilenmesiyle iyi ya da kötü yönde kazanılıp elde edilen huy, karakter, kişiliktir.

Huyu kötü olanın kalbi kirli, yüzü çirkin, karakteri bozuktur. Çünkü alışkanlıklarımız kişiliğimizi oluşturur. O da bizi her yerde ele verir.

Alışkanlıklarımız uzuvsal hareketler olduğundan her canlı yaşayacağı doğal hayata yönelik uzuvsal alışkanlıklarının çoğunu ana rahminde kazanıp elde edip doğar. Çünkü doğal hayat bunu gerektirir. Nedeni de akıl bir yeti merkezidir. Bu merkez daha henAlışkanlıklarımızüz o yaşta (bebeklikte) insana yönverici yetkinliğe erişip ulaşmamış olmasından dolayı insanın hal ve hareketlerini yönlendirip kontrol etmekten uzaktır.

Onun için bütün canlılar gibi insanda bu aşamada ana rahminden kazanıp elde ettiği alışkanlıkları ile yaşar. Çünkü akıl öğrenme, kalp eğitilme merkezidir.

O nedenle akıl tüm benliğe ait yetkinlik merkezidir. Kalp ise bedene ait tüm uzuvların alışkanlık kazanma merkezidir.

Allah insana akıl vererek kendisine yakın olmasını istemiştir. Ancak ilahlaşmasını önlemek için Allah, insanı önce ana rahminde kalben oluşturup geliştirerek asgari ölçüde yaşayıp varlığını sürdürebilmesi için ona öncelikle alışkanlıklar edinmesini sağlamıştır.

Doğum sonrası yaşacağı hayatta da aklen gelişip erginleşip olgunlaşması için ona zaman içinde okuyup öğrenip geliştirerek kullanabileceği iradi akıl vermiştir.

Şimdi burada size bu işin en önemli püf noktasını açıklayacağım.

Akıl insanın yeti kazanıp yetkinlik elde etme merkezi olduğundan aynı zamanda bu merkez insanın öğrenip bilme merkezidir. Onun için aklın asıl görevi insanın ruhen gelişip olgunlaşmasını sağlamaktır. Ancak akıl bu asli görevini yerine getirirken elbette ki pek tabii olarak maneviyatının taşıyıp koruyucusu olan bedene de hizmet etmek zorundadır. Çünkü sağlıklı baş, sağlıklı bedende bulunur.

O nedenle de başın sahibi akılsa, bedenin sahibi de kalptir. Onun için her ikisinin birlikte çalışıp birlikte hareket etmesi gerekir. Bedenimizdeki tüm uzuvlarımızı canlandırıp hareketlendirecek olan kalptir.

Bedene ait tüm uzuvlara belirli alışkanlıkları kazandıracak olan da kalp içindeki özde saklı olan şuursal aklımızdır. İçgüdüsel ya da doğal akılda denilen bu şuursal akıl, tüm bedenimize ait oluşum ve alışkanlıklarımızı kazanıp elde etmemizi sağlayarak hem hayatımızın başlangıcını hem hayatımızın devamındaki akışını kolaylaştırıp sağlar.

Daha sonraları öğrenip bilerek tüm benliğe ait işlevlerini yerine getirecek olan iradi aklın zaman içinde gelişip kendi rengini bulmasıyla birlikte. Şuursal aklın ana rahminde kazanıp elde ettiği benlik ve bedene yönelik (nefes alıp verme, acıkıp, yiyip boşaltma gibi) terk edilmez alışkanlıklar dışında oluşmuş tüm yanlış alışkanlıklarını zamanla baskınlaşan yetkin akli iradenin (düşünen aklın görev ve sorumluluk bilincine ulaşmasıyla birlikte) ele geçirip hükmettiği benliği, değiştirip yönlendirmesiyle insan, insan olmaya başlar. Çünkü insan, akledip düşündükçe insan olur.

Ancak yüreksiz bir akıl, bir hiçtir. Hiç olmamak için akıl elde ettiği tüm bilgileri kalp ile paylaşıp değerlendirerek insanın özünde oluşup varlığını sonsuza kadar sürdürecek olan vicdanını oluşturmak zorundadır. Çünkü akıl öğrenme kalp eğitilme merkezidir. İnsan ne kadar çok şeyi bilip öğrenirse öğrensin. Vicdanen eğitilmedikçe istenilen ölçüde insan olamaz.

Günümüzde insan çok bilgi sahibi oluyor ama asla eğitilmiyor. Onun için toplumda vicdansızlık aldı yürüdü. Hiç kimse kendine laf söyletmiyor. Ama başkası için herkes her şeyi söylüyor.

Birçok yanlış ve kötü alışkanlıklar kural oldu. Toplumun bu yanlış ve kötü alışkanlıklardan kurtulup düzelmesi için önce insanın kendine söz geçirip kendini düzeltmesi gerekir.

Yoksa; Akıl öğrenir, dil söylemeye doymaz.

Ağız yeme alışkanlığı kazanır, yiyen mide doymak bilmez.

Akıl öğrenir, dil söyler. Dilin söylediğine inanmazsa vicdanlar, akıl boş öğrenir, dil boş söyler.

İnsanlar deli gibi, toplum ölü gibi yaşarsa. Huylu huyundan vaz geçmez. İnsan ve toplumda bir adım atıp öteye geçmez.

Teker misali dünya döner, herkes aynı izde gider, gelir.

Kötü ve yanlış alışkanlıklardan kurtulmak için elimize hüner, aklımıza marifet kazandırıp sevgi içinde çok çalışıp kazanıp paylaşmalıyız ki, yaşadığımız tüm kötü alışkanlıklarımızdan kurtulabilelim.

Alışkanlık, aynı hal ve hareketin tekrarlanıp yenilenmesiyle iyi ya da kötü yönde kazanılıp elde edilen huy, karakter, kişiliktir.

Huyu kötü olanın kalbi kirli, yüzü çirkin, karakteri bozuktur. Çünkü alışkanlıklarımız kişiliğimizi oluşturur. O da bizi her yerde ele verir.

Alışkanlıklarımız uzuvsal hareketler olduğundan her canlı yaşayacağı doğal hayata yönelik uzuvsal alışkanlıklarının çoğunu ana rahminde kazanıp elde edip doğar. Çünkü doğal hayat bunu gerektirir. Nedeni de akıl bir yeti merkezidir. Bu merkez daha henAlışkanlıklarımızüz o yaşta (bebeklikte) insana yönverici yetkinliğe erişip ulaşmamış olmasından dolayı insanın hal ve hareketlerini yönlendirip kontrol etmekten uzaktır.

Onun için bütün canlılar gibi insanda bu aşamada ana rahminden kazanıp elde ettiği alışkanlıkları ile yaşar. Çünkü akıl öğrenme, kalp eğitilme merkezidir.

O nedenle akıl tüm benliğe ait yetkinlik merkezidir. Kalp ise bedene ait tüm uzuvların alışkanlık kazanma merkezidir.

Allah insana akıl vererek kendisine yakın olmasını istemiştir. Ancak ilahlaşmasını önlemek için Allah, insanı önce ana rahminde kalben oluşturup geliştirerek asgari ölçüde yaşayıp varlığını sürdürebilmesi için ona öncelikle alışkanlıklar edinmesini sağlamıştır.

Doğum sonrası yaşacağı hayatta da aklen gelişip erginleşip olgunlaşması için ona zaman içinde okuyup öğrenip geliştirerek kullanabileceği iradi akıl vermiştir.

Şimdi burada size bu işin en önemli püf noktasını açıklayacağım.

Akıl insanın yeti kazanıp yetkinlik elde etme merkezi olduğundan aynı zamanda bu merkez insanın öğrenip bilme merkezidir. Onun için aklın asıl görevi insanın ruhen gelişip olgunlaşmasını sağlamaktır. Ancak akıl bu asli görevini yerine getirirken elbette ki pek tabii olarak maneviyatının taşıyıp koruyucusu olan bedene de hizmet etmek zorundadır. Çünkü sağlıklı baş, sağlıklı bedende bulunur.

O nedenle de başın sahibi akılsa, bedenin sahibi de kalptir. Onun için her ikisinin birlikte çalışıp birlikte hareket etmesi gerekir. Bedenimizdeki tüm uzuvlarımızı canlandırıp hareketlendirecek olan kalptir.

Bedene ait tüm uzuvlara belirli alışkanlıkları kazandıracak olan da kalp içindeki özde saklı olan şuursal aklımızdır. İçgüdüsel ya da doğal akılda denilen bu şuursal akıl, tüm bedenimize ait oluşum ve alışkanlıklarımızı kazanıp elde etmemizi sağlayarak hem hayatımızın başlangıcını hem hayatımızın devamındaki akışını kolaylaştırıp sağlar.

Daha sonraları öğrenip bilerek tüm benliğe ait işlevlerini yerine getirecek olan iradi aklın zaman içinde gelişip kendi rengini bulmasıyla birlikte. Şuursal aklın ana rahminde kazanıp elde ettiği benlik ve bedene yönelik (nefes alıp verme, acıkıp, yiyip boşaltma gibi) terk edilmez alışkanlıklar dışında oluşmuş tüm yanlış alışkanlıklarını zamanla baskınlaşan yetkin akli iradenin (düşünen aklın görev ve sorumluluk bilincine ulaşmasıyla birlikte) ele geçirip hükmettiği benliği, değiştirip yönlendirmesiyle insan, insan olmaya başlar. Çünkü insan, akledip düşündükçe insan olur.

Ancak yüreksiz bir akıl, bir hiçtir. Hiç olmamak için akıl elde ettiği tüm bilgileri kalp ile paylaşıp değerlendirerek insanın özünde oluşup varlığını sonsuza kadar sürdürecek olan vicdanını oluşturmak zorundadır. Çünkü akıl öğrenme kalp eğitilme merkezidir. İnsan ne kadar çok şeyi bilip öğrenirse öğrensin. Vicdanen eğitilmedikçe istenilen ölçüde insan olamaz.

Günümüzde insan çok bilgi sahibi oluyor ama asla eğitilmiyor. Onun için toplumda vicdansızlık aldı yürüdü. Hiç kimse kendine laf söyletmiyor. Ama başkası için herkes her şeyi söylüyor.

Birçok yanlış ve kötü alışkanlıklar kural oldu. Toplumun bu yanlış ve kötü alışkanlıklardan kurtulup düzelmesi için önce insanın kendine söz geçirip kendini düzeltmesi gerekir.

Yoksa; Akıl öğrenir, dil söylemeye doymaz.

Ağız yeme alışkanlığı kazanır, yiyen mide doymak bilmez.

Akıl öğrenir, dil söyler. Dilin söylediğine inanmazsa vicdanlar, akıl boş öğrenir, dil boş söyler.

İnsanlar deli gibi, toplum ölü gibi yaşarsa. Huylu huyundan vaz geçmez. İnsan ve toplumda bir adım atıp öteye geçmez.

Teker misali dünya döner, herkes aynı izde gider, gelir.

Kötü ve yanlış alışkanlıklardan kurtulmak için elimize hüner, aklımıza marifet kazandırıp sevgi içinde çok çalışıp kazanıp paylaşmalıyız ki, yaşadığımız tüm kötü alışkanlıklarımızdan kurtulabilelim.

Alışkanlık, aynı hal ve hareketin tekrarlanıp yenilenmesiyle iyi ya da kötü yönde kazanılıp elde edilen huy, karakter, kişiliktir.

Huyu kötü olanın kalbi kirli, yüzü çirkin, karakteri bozuktur. Çünkü alışkanlıklarımız kişiliğimizi oluşturur. O da bizi her yerde ele verir.

Alışkanlıklarımız uzuvsal hareketler olduğundan her canlı yaşayacağı doğal hayata yönelik uzuvsal alışkanlıklarının çoğunu ana rahminde kazanıp elde edip doğar. Çünkü doğal hayat bunu gerektirir. Nedeni de akıl bir yeti merkezidir. Bu merkez daha henAlışkanlıklarımızüz o yaşta (bebeklikte) insana yönverici yetkinliğe erişip ulaşmamış olmasından dolayı insanın hal ve hareketlerini yönlendirip kontrol etmekten uzaktır.

Onun için bütün canlılar gibi insanda bu aşamada ana rahminden kazanıp elde ettiği alışkanlıkları ile yaşar. Çünkü akıl öğrenme, kalp eğitilme merkezidir.

O nedenle akıl tüm benliğe ait yetkinlik merkezidir. Kalp ise bedene ait tüm uzuvların alışkanlık kazanma merkezidir.

Allah insana akıl vererek kendisine yakın olmasını istemiştir. Ancak ilahlaşmasını önlemek için Allah, insanı önce ana rahminde kalben oluşturup geliştirerek asgari ölçüde yaşayıp varlığını sürdürebilmesi için ona öncelikle alışkanlıklar edinmesini sağlamıştır.

Doğum sonrası yaşacağı hayatta da aklen gelişip erginleşip olgunlaşması için ona zaman içinde okuyup öğrenip geliştirerek kullanabileceği iradi akıl vermiştir.

Şimdi burada size bu işin en önemli püf noktasını açıklayacağım.

Akıl insanın yeti kazanıp yetkinlik elde etme merkezi olduğundan aynı zamanda bu merkez insanın öğrenip bilme merkezidir. Onun için aklın asıl görevi insanın ruhen gelişip olgunlaşmasını sağlamaktır. Ancak akıl bu asli görevini yerine getirirken elbette ki pek tabii olarak maneviyatının taşıyıp koruyucusu olan bedene de hizmet etmek zorundadır. Çünkü sağlıklı baş, sağlıklı bedende bulunur.

O nedenle de başın sahibi akılsa, bedenin sahibi de kalptir. Onun için her ikisinin birlikte çalışıp birlikte hareket etmesi gerekir. Bedenimizdeki tüm uzuvlarımızı canlandırıp hareketlendirecek olan kalptir.

Bedene ait tüm uzuvlara belirli alışkanlıkları kazandıracak olan da kalp içindeki özde saklı olan şuursal aklımızdır. İçgüdüsel ya da doğal akılda denilen bu şuursal akıl, tüm bedenimize ait oluşum ve alışkanlıklarımızı kazanıp elde etmemizi sağlayarak hem hayatımızın başlangıcını hem hayatımızın devamındaki akışını kolaylaştırıp sağlar.

Daha sonraları öğrenip bilerek tüm benliğe ait işlevlerini yerine getirecek olan iradi aklın zaman içinde gelişip kendi rengini bulmasıyla birlikte. Şuursal aklın ana rahminde kazanıp elde ettiği benlik ve bedene yönelik (nefes alıp verme, acıkıp, yiyip boşaltma gibi) terk edilmez alışkanlıklar dışında oluşmuş tüm yanlış alışkanlıklarını zamanla baskınlaşan yetkin akli iradenin (düşünen aklın görev ve sorumluluk bilincine ulaşmasıyla birlikte) ele geçirip hükmettiği benliği, değiştirip yönlendirmesiyle insan, insan olmaya başlar. Çünkü insan, akledip düşündükçe insan olur.

Ancak yüreksiz bir akıl, bir hiçtir. Hiç olmamak için akıl elde ettiği tüm bilgileri kalp ile paylaşıp değerlendirerek insanın özünde oluşup varlığını sonsuza kadar sürdürecek olan vicdanını oluşturmak zorundadır. Çünkü akıl öğrenme kalp eğitilme merkezidir. İnsan ne kadar çok şeyi bilip öğrenirse öğrensin. Vicdanen eğitilmedikçe istenilen ölçüde insan olamaz.

Günümüzde insan çok bilgi sahibi oluyor ama asla eğitilmiyor. Onun için toplumda vicdansızlık aldı yürüdü. Hiç kimse kendine laf söyletmiyor. Ama başkası için herkes her şeyi söylüyor.

Birçok yanlış ve kötü alışkanlıklar kural oldu. Toplumun bu yanlış ve kötü alışkanlıklardan kurtulup düzelmesi için önce insanın kendine söz geçirip kendini düzeltmesi gerekir.

Yoksa; Akıl öğrenir, dil söylemeye doymaz.

Ağız yeme alışkanlığı kazanır, yiyen mide doymak bilmez.

Akıl öğrenir, dil söyler. Dilin söylediğine inanmazsa vicdanlar, akıl boş öğrenir, dil boş söyler.

İnsanlar deli gibi, toplum ölü gibi yaşarsa. Huylu huyundan vaz geçmez. İnsan ve toplumda bir adım atıp öteye geçmez.

Teker misali dünya döner, herkes aynı izde gider, gelir.

Kötü ve yanlış alışkanlıklardan kurtulmak için elimize hüner, aklımıza marifet kazandırıp sevgi içinde çok çalışıp kazanıp paylaşmalıyız ki, yaşadığımız tüm kötü alışkanlıklarımızdan kurtulabilelim.

Paylaş
Etiketler: yaşam
Önceki Yazı

Otorite Boşluğu;Adalet ve Hukuk Yokluğu

Sonraki Yazı

Aptallık!..

Cahit KARAÇ

Cahit KARAÇ

İlişkili Yazılar

Cahit KARAÇ

Barış

19 Nisan 2019
5k
Cahit KARAÇ

İnsan ve Ağaç

16 Nisan 2019
5k
Cahit KARAÇ

Cahit’ten Özlü Sözler

26 Şubat 2019
5k
Cahit KARAÇ

İnsan ve Ağaç

23 Şubat 2018
5k
Sonraki Yazı

Aptallık!..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap