Akvaryumu görmek gerek, anlatmakla olmaz, diyorlardı. O kadar büyük ki içine giriliyor, yollar sokaklar yanından köpek balığı geçiyor. Anlatmakla bitiremiyorlardı. Ali arkadaş her defasında başka bir görüntü anlatıyor ve bizi hayran bırakıyordu.
Hafta sonu, onu görmek için gün sayıyorduk. Sonuçta heyecanımızın bizi koşturduğu akvaryuma geldik. Görevliler nasıl davranmamız gerektiğini açıkladı. Hayal edemediğimiz balıkları bir arada gördük. Gözlerimizi iyice açtık fakat korkudan da ne yapacağımızı şaşırdık. Yanı başımızdan köpek balığı geçiyor. Sanki sesimiz kesildi konuşamıyoruz.
Hayatın acımasızlığını büyük balıklar ortaya koyuyordu. Başka bir balık kazara yanına yaklaşsın hemen kıvırıp mideye atıyordu. Yalnız kendileri var, başka kimseye hak tanımıyorlardı. Yaklaşmayın yoksa çarparım, diyorlardı. Arada es geçeyim yazıktır diye hiçbir toleransları yoktu. Kayaların dibindeki yosunlar arasındaki balıklar da yazlıklarını ziyaret etmek için geziniyorlardı.
Akvaryum değil de denizden bir yerin çevrili hali dense, daha doğru olurdu. Baktım da bir tane kayık yoktu. Kayığın köpek balıklarıyla oynaşmasını izlemek çok zevkli olurdu herhalde.
Keyif almıştık. Fakat korkunç balıkların hareketliliği ürkütücüydü. İnsanın ızdırap çekmesi doğaldı. Şunu söyleyebilirim ki neşemiz kaçmıştı. Küçük balıklar büyük balıkları gördüğü yere bir daha gelmiyordu. Onların kendi alanlarının dışına çıkması doğru değildi.
Burada iyilik üzerine hayat geçirmeyi kimse sağlayamazdı. Buna güç yetmezdi. Çocukça sevinçlerimiz ve yüreğimizin sevmesine bağlı olarak yavaşça yürüyorduk.
Okuldaki havuzun balıklarına taş atmak, onları korkutmak gibi hareketler, burada geçerli değildi. Yalnız denizin dalgasını göremiyorduk. Yoksa dalgaların balıkları savuruyor olması, dalgalarla boğuşma hareketiydi.
Akvaryumun en ucundan döndük. Dışarı çıkmak istedim. Her balığın kaçak ve saldırgan hareketlerini izledik. Küçük balıklara olan saldırının, onlara hayat hakkı tanınmadığı açıktı.
İnsanın vicdanı sızlıyor. Buna karşılık, yırtıcı balıkların diğerlerini parçalamaması gerekir. Dışarıya çıktığımda rahat bir soluk aldım. Bu kadar çeşit balığı ve de irili ufaklı bir arada tutmanın ne yararı vardır. Çünkü küçükler kesin olarak büyüğün görüş alanına giriyordu.
Beyaz köpek balığı bir çarptığında avın yarısı gidiyor. Bir şey yapmamış gibi gözükse de nasıl bir çabuklukla vuruyor ki insan fark bile edemiyor. Görevliler elinizi sallamayın, diyorlar.
Akvaryum gerçekten görülmeye değer o kadar balık bir arada öyle yaşamaya bakıyorlar. Bu durumu bilmek önemliydi. Balıkların özelliğini bilmek, nasıl davranacaklarını tahmin etmek gerekirdi.
Büyük balıkların acımasızlığı, akvaryumun hayat akışını zorluyordu.
Hasan TANRIVERDİ























