Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Edebiyat & Sanat Öykü Tefrikaları

Aksu Öğretmen Okulu (XXIX)

Hüseyin ERKAN Yazar Hüseyin ERKAN
26 Aralık 2022
Öykü Tefrikaları
0
418
Paylaşma
5.2k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

ŞEKER GİRMEYEN EVDE KÜPLER DOLUSU ŞEKER

İster kaval olsun, ister keman; ister mızıka olsun, ister piyano… Bir müzik âleti var ve çalmasını da biliyorsa insan, evine gelen konuklarına ikram etmez mi bundan?

1956 yazında Aksu Öğretmen Okulu’ndan ilk kez elimde mandolinle dönünce köyüme, hoş geldin ziyaretine gelen herkese birkaç türkü çalıp söyledim; hiç üşenmeden. Hanımlara da, beylere de… Akranlarıma olduğu gibi, çocuklara ve büyüklerime de…

Herkes memnundu; bu küçük konserlerden. Nereden mi biliyorum?  Küçükler ve akranlar alkışlıyor, büyüklerim olan Ağabey abla, teyze ve amcalar da:

“Eline, diline sağlık yeğenim.”

“Maşallah, maşallah! Tüh, tüh nazar değmesin.“

“Ne güzel çaldın, ne güzel söyledin! Demek böyle şeylerde öğretiyorlar Karanlıksokak’ta?” (*)

“Sağ ol, var ol. Memnun ettin bizi. Yaradan da seni memnun etsin!” diyorlardı.

Böyle anlatıyorum diye, sanmayın ki sabahtan akşama dek mandolin çalıyordum. Olur mu hiç! Bir sürü yapılacak iş vardır köy yerinde. Çoluk çocuk, genç yaşlı herkesin yaşına ve yeteneğine göre bir ucundan tutması gereken işler…

“Dokuz ay boyunca çalıştın; dinlenmen gerek senin şimdi.” diyen annem, hiçbir işe koşmak istemiyordu beni ama ben asla rağzı değildim buna.

Benden küçük kardeşlerim bile annemle birlikte sabah erkenden kalkıp keçilerimiz, oğlaklarımız, ineğimiz ve eşeğimizle ilgilenecekler; bağa, bahçeye, tarlaya gidecekler, ben malak gibi öğleye kadar yatacağım; öyle mi?

Olacak şey mi? Haktan, hukuktan, adaletten söz eden hangi insanın vicdanına sığar bu? İlkokulda okurken, bomboş mu duruyordum ben yazları? Okumak için Aksu’ya gitmekle, sekiz-dokuz ay ailemden ayrı kalmakla apayrı bir insan olmamıştım ya.

Okulda sınıf ya da yatakhane nöbet sırası gelince bana, sınıfımızı ve yatakhanemizi silip süpürmüyor muydum? Gerektiğinde sınıfça mutfağa gidip patates soymuyor, pirinç ayıklamıyor muydum?

Özellikle tarım derslerinde elma, portakal ve mandalina bahçelerini bellemiyor muydum? Sınıfımızın, yatakhanemizin badana ve boyasını arkadaşlarımla birlikte yapmıyor muydum?

Yani ki, bir zamanlar “Köy Enstitüsü” olarak kurulan bu kurumun adı, birkaç yıl önce “Öğretmen Okulu” olarak değiştirilmişse de, “kalem efendisi” olarak yetiştirilmiyorduk ki biz.

Pantolonumuzu, gömleğimizi de kendimiz ütülüyorduk, ayakkabımızı da kendimiz boyuyorduk.

İster meydan, ister mutfak ve yemekhane, ister kümes ve tuvaletlerin temizliği olsun, hiçbir işi yaparken asla gocunmuyorduk.

Kendi evimde, kendi ailemde mi iş yapmak gocunduracaktı beni? Ne iş olursa olsun, çalışmak küçültmez ki hiçbir insanı, beni küçültsün!

Haziran ve temmuz başı, dut mevsimidir bizim oralarda. Ve babamın Turgutlu dolaylarında pamuk çapası yapıp ayakkabı tamir ederek kazandığı paralarla Hüsnü Belenli dayısından satın aldığı Kütür adlı bahçemizde altı tane dut ağacı vardı. Her birinin meyvesi değişik görünümde ve lezzette… Bir tane de evimizin önünde vardı; etti mi yedi?

Bizim gibi komşularımız da, yolu oradan gelip geçen de toplayıp yerdi ama yine de tükenmez- di meyveleri. Her ürünü değerlendiren annem, bu dutların telef olmasına göz yumar mıydı hiç!

Göz yummaz da ne mi yapardı?

İlkokulda iken, ne kadar yüksek olursa olsun, ağaçlara kedi gibi tırmanan bir çocuktum ben. Dedi ki bir gün annem:

“Yavrum, sen şu dut ağacına çıksan, ben de ablanla beraber, bulunduğun dalın altında çarşaf tutsak, ‘Tekmele dalı, silkele’ desek yapar mısın?”

“Bunun bir zorluğu yok ki, elbette yaparım anne.” dedim sevinçle.

Gerektiğinde eşeğimizi çeşmeye götürüp sulayan, gerektiğinde onu tımar eden; çoban tutuluncaya kadar oğlaklarımızı kırlara götürüp otlatan ben bunu mu yapamayacaktım?

“Ama dedi annem, üstünde durduğun dalı tekmelemeden önce, iki elinle başkaca güçlü bir dala sıkıca tutunacaksın. Tamam mı?”

“Elbette öyle yaparım anne, dedim; yoksa dutlarla birlikte ben de düşerim aşağıya.”

“Tanrı korusun! 

Biliyorum, sen yapmazsın öyle bir yanlış. Ama daha bir dikkat edeceksin bu işi yaparken. Tamam mı? Anlaştık mı?” diye bir güzel öğüt verip uyardı beni.

Ertesi gün ablam ve annemle birlikte gittik; Kütür adlı bahçemize. Karakaçan eşeğimiz de vardı yanımızda. Beni semerine bindirip yularını elime verdi annem.

Yaklaşık yarım saat sonra, güneş doğmak üzereyken vardık Kütür’e. Hiç vakit geçirmeden altı duttan altısını da silkeleyip doldurduk küfelere.

“Ne olacak bu dutlar şimdi anne?” diye sordum merakla.

“Kazanda kaynatıp pekmez yapacağız oğlum.”

“Aa, duttan pekmez mi olur?”

“Hem de öyle güzel olur ki!..”

Gerçekten de nasıl olduğunu gördüm ertesi günü.

Haziran ayı boyunca, her dört beş günde bir yaptık bu işi. Böylece sık sık pekmez kaynatıp önce bize yedirdi doyuncaya dek, kalanını küplere doldurdu annem. İyi ki babam ne gerekirse yapıp satın almış dayısından bu bahçeyi! İyi ki annem, nerden nerden öğrenmiş; duttan pekmez yapmayı! O günlere dek, evimize şeker girmediği için helva yapıp yiyememiştik hiç. O günlerden sonra pekmez de yedik bol bol, pekmez helvası da…

Ben beni bildim bileli şeker girmeyen evimize, bahçemiz ve annem sayesinde şekerden daha tatlı olan dut pekmezi girmiş oldu böylece.

Ne yani, Aksu Öğretmen Okulu’na gitmeden sekiz-on yaşlarında yapardım ben dut silkme işini de şimdi mi yapamayacaktım? Annemin:

“Sen aylardır bizden uzakta gece gündüz çalışıp yoruldun. Yat, uyu; dinlen biraz. Biz yaparız o işleri.” demesine aldırmadan sabahleyin erken kalkıp ben de gittim annemlerle, özlediğim bahçemize.

Yalnız ilkokuldayken değil, Aksu’da okurken de yaz tatillerinde evimizde, tarlamızda, bahçemizde yapılan her işte benim de emeğim vardır; karınca kaderince…

Hüseyin Erkan

huseyinerkan@dilemyayinevi.com.tr

(*) O yıllarda Aksu’ya “Karanlıksokak” derlerdi köyümüzde. !940’lı yılların başında Aksu Köy Enstitüsü’nün kurulduğu arazi çalılık, bataklık bir yermiş. O nedenle halk bu adı uygun görmüş oraya.

Paylaş
Etiketler: AksuHüseyin Erkanöğretmen okulu
Önceki Yazı

Müzedeki Giyotin

Sonraki Yazı

Neler Olmuş!

Hüseyin ERKAN

Hüseyin ERKAN

İlişkili Yazılar

Yaşlı Adam Yanıyor
Hasan TANRIVERDİ

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
5k
Boğazımızın Sisi
Hasan TANRIVERDİ

Boğazımızın Sisi

04 Aralık 2025
5k
Göz Gördü Gönül Katlanmadı
Hasan TANRIVERDİ

Yavrularım Yanmasın

03 Aralık 2025
5k
Çiftçinin Çocuğu
Doğa-Çevre

Çiftçinin Çocuğu

02 Aralık 2025
5k
Sonraki Yazı

Neler Olmuş!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap