Allah’ın (c.c.) selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinizde olsun sevgili okuyucularım…
Sizleri çok özledim. Son iki seneden beri nâçiz görüşlerimi sizlerle paylaşmanın hasreti içerisindeyim.
Beni birçoğunuz her gördüğünde el ense
çekip öpen, şişman, güleryüzlü bir eski politikacı olarak tanırsınız. Bazılarınız da rahmetli Özal’ın taktığı adla hatırlar, ‘Tank Hasan’ veya ‘Tanksavar Hasan’ olarak bilirsiniz veya köşe yazılarımı okumuşsunuzdur. Bundan önce 2003 ve 2014 yılları arasında 12 yıl köşe yazarlığı yaptım; Radikal, Vatan, Sabah gazetelerinde 3000’den fazla köşe yazısına imzamı attım. Elhamdülillah bu makalelerimde yazdıklarım hep doğru çıktı. Eğer bugüne kadar bu tespitler hakkıyla değerlendirilebilseydi, bilhassa terörle mücadele, dış politika ve millî hedeflerimiz konularında hatâlardan halâs olunurdu. İnşallah önümüzdeki dönemde daha isabetli değerlendirmelerin yapılmasına da katkımız olur.
•
Sevgili okuyucularım, 15 Temmuz 2016 günü saat 21.30’daki darbe teşebbüsü Türk tarihinin en alçakça sahnelenen ihânet olayıdır. Kendisini ‘mehdî’ zanneden bir muhteris alçak, âdeta yıllardır efsunladığı ve kendisine göbeğinden bağladığı bir hâin ve lâin gûruhu ile ABD’nin Evangelist Neocon grubu, Pentagon’un Haçlı emperyalizmi, İngiliz Dışişleri’nin, DAEŞ mûcidi ekibi, Merkel’in Neo-Nazizmi ve AB’nin Türk düşmanı odaklarının kucağına oturarak siyonizmin köpekliğine soyunmuş; NATO’nun besleme generalleri, 27 Mayıs’tan beri hiç sıkılmadan kendisini Atatürkçü diye lanse eden, din ve millet düşmanı şerefsiz subaylarla darbe teşebbüsünde bulunmuştur.
Lâkin, bu defa hürriyet, millî irade ve demokrasiyi içine sindirmiş kahraman Türk Milleti, Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Alevisiyle darbecilerin tanklarının üzerine çıkarak, kendisini paletlerin altına atarak, göğüslerini FETÖ’cü köpeklerin mermilerine siper ederek, bugüne kadar dünyada görülmemiş bir hürriyet ve demokrasi şuuruyla tarihe bir defa daha altın harflerle adını yazdırmıştır.
Zavallı mehdî bozuntusunun vatan hainlerinin salyalarını akıtarak mübarek milletimize yaptığı saldırılar akâmete uğratılmış; ‘devlet başta kuzgun leşte kalmış’ ve halkın sevgilisi Cumhurbaşkanımızın temsil ettiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti, şerefli Türk Milleti, mücahid polisimiz, imamlarımız müezzinlerimiz, bu defa demokraside birleşmiş medyamız ve darbeye direnen kahraman ordumuz sâyesinde ilelebet pâhidar olma yolunda vatan hainlerinin leşlerinden atlayarak kutlu mücadelesine devam etmiştir.
•
Sevgili okuyucularım,
Ben bundan tam 20 yıl önce ‘Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı’ olarak, hurda bir seçim otobüsü ve lastikleri kabak bir binek arabasıyla mazot parasını borç alarak bütün Türkiye’yi ve Türklerin yaşadığı Avrupa ülkelerini dolaşmış ve tam 1276 konferans vererek sivil itaatsizliğe, millî iradeyi savunmaya ve darbeci tankların üzerine çıkmaya davet etmiştim. Bu mücadelemde sadece sevgili gardaşım şehit Muhsin Yazıcıoğlu destek vermiş, geri kalanlar ise kaçacak delik aramışlardı.
Ancak, eğer AKİT GAZETESİ büyük bir fedakârlık ve cesaretle bu şanlı mücadeleyi duyurmamış olsaydı, bu demokrasi mücadelem hedefine ulaşmazdı. Ayrıca, o günlerin Kanal 7 televizyonuna da teşekkür ediyorum. Bilhassa muhterem dostum, Mustafa Karahasanoğlu, Allah (c.c) ondan razı olsun ve AKİT ekibine müteşekkîrim. Bu şükranımı tarihe not düşerek belirtmek istiyorum. Kimse darılıp alınmasın ama AKİT GAZETESİ, darbelere direnen ve kelleyi koltuğa alıp mücahadede bulunan tek yayın organıdır
Ben demokrasiden, millet iradesinden, tankların üstüne çıkmaktan bahsederken, bazı zavallılar bu mücadelemi Nasreddin Hoca’nın Akşehir Gölü’ne maya çalmasına benzetip alay ederlerdi. Gidip bir bakınız lütfen! Artık Akşehir Gölü yoğurt oldu!… Kendisine lâyık liderini bulan Türk Milleti batılı emperyalistlerin ve FETÖ’nün vatan haini köpeklerinin kalleşçe saldırılarına göğüs gererek ve cesaretle millet yoluna baş koyarak ne kadar büyük olduğunu ispat etti.
Artık daha büyük bir sür’at ve iman ile dünya liderliği yoluna devam edeceğiz inşallah…
