İhap Hulusi ismini -hele ki günümüz gençlerinden- kaç kişi hatırlar?
Türkiye’de grafik sanatının mihenk taşlarından biri olan sanatçı, lafın gelişi değil, gerçekten de bir döneme imzasını atmıştı… Henüz ajansların olmadığı bir dönemdi ve İhap Hulusi tek başına hem art direktör, hem grafiker, hem metin yazarı, hem müşteri temsilcisi, bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de ajans başkanıydı… 
Günümüzde ajanslar, markaların en büyük yardımcıları konumunda ve neyse ki kadroları onlarca kişiden oluşuyor.
Yayın ve iletişim sektöründeki bitmek bilmeyen yenilik ve gelişmeler, ajansların da kendilerini sürekli güncel tutmalarını zorunlu kılıyor. Üstelik, her geçen gün yeni bir hizmet ya da servisin yayına başlaması, iletişim alanındaki trendlerin hızla değişmesi, tüm bu mecraların dinamiklerini ve püf noktalarını bir an önce, özellikle de rakiplerinden önce çözme zorunluluğu, ajansları her gün öğrenen, büyüyen ve gelişen “canlılar” haline getirdi.
Günümüzde temsil ettiği markaya iyi bir hizmet vaat eden bir ajans, klasik reklamcılık çözümlerinden daha çok, sosyal medya iletişimini ve sosyal medya pazarlamasını sunabilmeli…
Peki ajanslardaki bu zorunlu değişim ve gelişim, markaları nasıl etkiliyor?
Bundan çok değil, 5-10 yıl öncesine kadar başarılı bir ajansla çalışmak demek, akılda kalan, dillere pelesenk olan televizyon reklamlarına sahip olmak ve çok okunan gazetelerde, dergilerde arz-ı endam etmek demekti… Hele ki büyük şehirlerde, göz önündeki reklam panolarında da yer alabildiyseniz, oldu bu iş!
Günümüzde ise bu çıta; Twitter ve Facebook’ta hatırı sayılır bir takipçi kitlesine ulaşmak, buralardaki gönderilerin, takipçi sayısıyla orantılı olarak paylaşılması ve yayılması, kısacası verimli bir etki alanına sahip olmak, geri dönüşler alabilmek, krizleri yönetebilmek, viral kampanyalar ile on binlerce insana ulaşmak ve ses getirmek gibi gerekliliklere yükseldi…
Eski usul reklam kampanyalarının yerini, sosyal medyadaki tanıtım kampanyaları alırken; babadan kalma pazarlama numaraları ise sosyal medya pazarlamasına evrildi…
Bu süreç aynı zamanda markaların “dijitalleşmesini” de sağladı. Call Center’ların yerini Twitter’daki mentionlar aldı.
Markalar yeni ürünler geliştirmeden önce ya da mevcut ürünlerinde iyileştirmeler yapmak için, kullanıcıların şikayet ve beklentilerini sosyal medyadan ölçerken, sloganlar hatta ürün isimleri dahi sosyal medyanın kurallarına göre belirlendi.
Başarılı bir ajansla çalışan markalar, elbette ki karşılığını da fazlasıyla aldılar : Müşteri memnuniyetindeki artış, müşteri sadakati oluşturabilmek, daha çok müşteriye ulaşmak ve dolayısıyla satış-ciro artışı, konvansiyonel medya harcamalarına oranla daha düşük pazarlama ve tanıtım maliyetleri…
Siz siz olun, markanızın başarısı için ajansınızı iyi seçin.
0yorum
BİLGİ PAYLAŞTIKÇA ÇOĞALIR
İhap Hulusi ismini -hele ki günümüz gençlerinden- kaç kişi hatırlar?
Türkiye’de grafik sanatının mihenk taşlarından biri olan sanatçı, lafın gelişi değil, gerçekten de bir döneme imzasını atmıştı… Henüz ajansların olmadığı bir dönemdi ve İhap Hulusi tek başına hem art direktör, hem grafiker, hem metin yazarı, hem müşteri temsilcisi, bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de ajans başkanıydı…
Günümüzde ajanslar, markaların en büyük yardımcıları konumunda ve neyse ki kadroları onlarca kişiden oluşuyor.
Yayın ve iletişim sektöründeki bitmek bilmeyen yenilik ve gelişmeler, ajansların da kendilerini sürekli güncel tutmalarını zorunlu kılıyor. Üstelik, her geçen gün yeni bir hizmet ya da servisin yayına başlaması, iletişim alanındaki trendlerin hızla değişmesi, tüm bu mecraların dinamiklerini ve püf noktalarını bir an önce, özellikle de rakiplerinden önce çözme zorunluluğu, ajansları her gün öğrenen, büyüyen ve gelişen “canlılar” haline getirdi.
Günümüzde temsil ettiği markaya iyi bir hizmet vaat eden bir ajans, klasik reklamcılık çözümlerinden daha çok, sosyal medya iletişimini ve sosyal medya pazarlamasını sunabilmeli…
Peki ajanslardaki bu zorunlu değişim ve gelişim, markaları nasıl etkiliyor?
Bundan çok değil, 5-10 yıl öncesine kadar başarılı bir ajansla çalışmak demek, akılda kalan, dillere pelesenk olan televizyon reklamlarına sahip olmak ve çok okunan gazetelerde, dergilerde arz-ı endam etmek demekti… Hele ki büyük şehirlerde, göz önündeki reklam panolarında da yer alabildiyseniz, oldu bu iş!
Günümüzde ise bu çıta; Twitter ve Facebook’ta hatırı sayılır bir takipçi kitlesine ulaşmak, buralardaki gönderilerin, takipçi sayısıyla orantılı olarak paylaşılması ve yayılması, kısacası verimli bir etki alanına sahip olmak, geri dönüşler alabilmek, krizleri yönetebilmek, viral kampanyalar ile on binlerce insana ulaşmak ve ses getirmek gibi gerekliliklere yükseldi…
Eski usul reklam kampanyalarının yerini, sosyal medyadaki tanıtım kampanyaları alırken; babadan kalma pazarlama numaraları ise sosyal medya pazarlamasına evrildi…
Bu süreç aynı zamanda markaların “dijitalleşmesini” de sağladı. Call Center’ların yerini Twitter’daki mentionlar aldı.
Markalar yeni ürünler geliştirmeden önce ya da mevcut ürünlerinde iyileştirmeler yapmak için, kullanıcıların şikayet ve beklentilerini sosyal medyadan ölçerken, sloganlar hatta ürün isimleri dahi sosyal medyanın kurallarına göre belirlendi.
Başarılı bir ajansla çalışan markalar, elbette ki karşılığını da fazlasıyla aldılar : Müşteri memnuniyetindeki artış, müşteri sadakati oluşturabilmek, daha çok müşteriye ulaşmak ve dolayısıyla satış-ciro artışı, konvansiyonel medya harcamalarına oranla daha düşük pazarlama ve tanıtım maliyetleri…
Siz siz olun, markanızın başarısı için ajansınızı iyi seçin.
0yorum
BİLGİ PAYLAŞTIKÇA ÇOĞALIR
İhap Hulusi ismini -hele ki günümüz gençlerinden- kaç kişi hatırlar?
Türkiye’de grafik sanatının mihenk taşlarından biri olan sanatçı, lafın gelişi değil, gerçekten de bir döneme imzasını atmıştı… Henüz ajansların olmadığı bir dönemdi ve İhap Hulusi tek başına hem art direktör, hem grafiker, hem metin yazarı, hem müşteri temsilcisi, bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de ajans başkanıydı…
Günümüzde ajanslar, markaların en büyük yardımcıları konumunda ve neyse ki kadroları onlarca kişiden oluşuyor.
Yayın ve iletişim sektöründeki bitmek bilmeyen yenilik ve gelişmeler, ajansların da kendilerini sürekli güncel tutmalarını zorunlu kılıyor. Üstelik, her geçen gün yeni bir hizmet ya da servisin yayına başlaması, iletişim alanındaki trendlerin hızla değişmesi, tüm bu mecraların dinamiklerini ve püf noktalarını bir an önce, özellikle de rakiplerinden önce çözme zorunluluğu, ajansları her gün öğrenen, büyüyen ve gelişen “canlılar” haline getirdi.
Günümüzde temsil ettiği markaya iyi bir hizmet vaat eden bir ajans, klasik reklamcılık çözümlerinden daha çok, sosyal medya iletişimini ve sosyal medya pazarlamasını sunabilmeli…
Peki ajanslardaki bu zorunlu değişim ve gelişim, markaları nasıl etkiliyor?
Bundan çok değil, 5-10 yıl öncesine kadar başarılı bir ajansla çalışmak demek, akılda kalan, dillere pelesenk olan televizyon reklamlarına sahip olmak ve çok okunan gazetelerde, dergilerde arz-ı endam etmek demekti… Hele ki büyük şehirlerde, göz önündeki reklam panolarında da yer alabildiyseniz, oldu bu iş!
Günümüzde ise bu çıta; Twitter ve Facebook’ta hatırı sayılır bir takipçi kitlesine ulaşmak, buralardaki gönderilerin, takipçi sayısıyla orantılı olarak paylaşılması ve yayılması, kısacası verimli bir etki alanına sahip olmak, geri dönüşler alabilmek, krizleri yönetebilmek, viral kampanyalar ile on binlerce insana ulaşmak ve ses getirmek gibi gerekliliklere yükseldi…
Eski usul reklam kampanyalarının yerini, sosyal medyadaki tanıtım kampanyaları alırken; babadan kalma pazarlama numaraları ise sosyal medya pazarlamasına evrildi…
Bu süreç aynı zamanda markaların “dijitalleşmesini” de sağladı. Call Center’ların yerini Twitter’daki mentionlar aldı.
Markalar yeni ürünler geliştirmeden önce ya da mevcut ürünlerinde iyileştirmeler yapmak için, kullanıcıların şikayet ve beklentilerini sosyal medyadan ölçerken, sloganlar hatta ürün isimleri dahi sosyal medyanın kurallarına göre belirlendi.
Başarılı bir ajansla çalışan markalar, elbette ki karşılığını da fazlasıyla aldılar : Müşteri memnuniyetindeki artış, müşteri sadakati oluşturabilmek, daha çok müşteriye ulaşmak ve dolayısıyla satış-ciro artışı, konvansiyonel medya harcamalarına oranla daha düşük pazarlama ve tanıtım maliyetleri…
Siz siz olun, markanızın başarısı için ajansınızı iyi seçin.
0yorum
BİLGİ PAYLAŞTIKÇA ÇOĞALIR
İhap Hulusi ismini -hele ki günümüz gençlerinden- kaç kişi hatırlar?
Türkiye’de grafik sanatının mihenk taşlarından biri olan sanatçı, lafın gelişi değil, gerçekten de bir döneme imzasını atmıştı… Henüz ajansların olmadığı bir dönemdi ve İhap Hulusi tek başına hem art direktör, hem grafiker, hem metin yazarı, hem müşteri temsilcisi, bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de ajans başkanıydı…
Günümüzde ajanslar, markaların en büyük yardımcıları konumunda ve neyse ki kadroları onlarca kişiden oluşuyor.
Yayın ve iletişim sektöründeki bitmek bilmeyen yenilik ve gelişmeler, ajansların da kendilerini sürekli güncel tutmalarını zorunlu kılıyor. Üstelik, her geçen gün yeni bir hizmet ya da servisin yayına başlaması, iletişim alanındaki trendlerin hızla değişmesi, tüm bu mecraların dinamiklerini ve püf noktalarını bir an önce, özellikle de rakiplerinden önce çözme zorunluluğu, ajansları her gün öğrenen, büyüyen ve gelişen “canlılar” haline getirdi.
Günümüzde temsil ettiği markaya iyi bir hizmet vaat eden bir ajans, klasik reklamcılık çözümlerinden daha çok, sosyal medya iletişimini ve sosyal medya pazarlamasını sunabilmeli…
Peki ajanslardaki bu zorunlu değişim ve gelişim, markaları nasıl etkiliyor?
Bundan çok değil, 5-10 yıl öncesine kadar başarılı bir ajansla çalışmak demek, akılda kalan, dillere pelesenk olan televizyon reklamlarına sahip olmak ve çok okunan gazetelerde, dergilerde arz-ı endam etmek demekti… Hele ki büyük şehirlerde, göz önündeki reklam panolarında da yer alabildiyseniz, oldu bu iş!
Günümüzde ise bu çıta; Twitter ve Facebook’ta hatırı sayılır bir takipçi kitlesine ulaşmak, buralardaki gönderilerin, takipçi sayısıyla orantılı olarak paylaşılması ve yayılması, kısacası verimli bir etki alanına sahip olmak, geri dönüşler alabilmek, krizleri yönetebilmek, viral kampanyalar ile on binlerce insana ulaşmak ve ses getirmek gibi gerekliliklere yükseldi…
Eski usul reklam kampanyalarının yerini, sosyal medyadaki tanıtım kampanyaları alırken; babadan kalma pazarlama numaraları ise sosyal medya pazarlamasına evrildi…
Bu süreç aynı zamanda markaların “dijitalleşmesini” de sağladı. Call Center’ların yerini Twitter’daki mentionlar aldı.
Markalar yeni ürünler geliştirmeden önce ya da mevcut ürünlerinde iyileştirmeler yapmak için, kullanıcıların şikayet ve beklentilerini sosyal medyadan ölçerken, sloganlar hatta ürün isimleri dahi sosyal medyanın kurallarına göre belirlendi.
Başarılı bir ajansla çalışan markalar, elbette ki karşılığını da fazlasıyla aldılar : Müşteri memnuniyetindeki artış, müşteri sadakati oluşturabilmek, daha çok müşteriye ulaşmak ve dolayısıyla satış-ciro artışı, konvansiyonel medya harcamalarına oranla daha düşük pazarlama ve tanıtım maliyetleri…
Siz siz olun, markanızın başarısı için ajansınızı iyi seçin.
0yorum
BİLGİ PAYLAŞTIKÇA ÇOĞALIR
