Didim-Kültür bahçesinde oturuyordum. Genelde oturmayı tercih ettiğim girişteki salıncaklı çardağa oturmak istedim fakat doluydu. Biraz ilerleyip bahçeye şöyle bir göz attım. Tam orta yerdeki, bir ağaç dibindeki masaya oturdum. Gazete okudum biraz. Ağacın gövdesinde bir şey dikkatimi çekti. Bir kısım kavlamış ağaç kabuğu… fakat kavlayan yerden izoleli, ki şu izoleli çamaşır iplerine benzeyen, bir tel parçası gördüm. Boyu 3-4 santim vardı.
Birkaç kere daha dikkatli baktım…evet, bu saydam izoleli bir bakır teldi. Kabuğun altında yüksek olasılıkla bir dinleme cihazı vardı.
O masaya genelde bizim şu defineci kılıklı adamlar oturuyor. Ya onlar dinliyor birilerini ya da başka birileri onları dinliyor. Belki de üçüncül birileri dinliyor da olabilir. Ben de şöyle bir geyik düşündüm. Eski kursiyerlerimden Ahmet beyle arada bir oturduğumuz zaman, bu definecileri gördüğümüz zaman define geyikleri açıyoruz. Yüksek selse konuşuyoruz. Bir dahaki oturmalarımızda bu dinleme cihazına yalan yanlış istihbaratlar verip onları turlatmayı düşünüyoruz. Yavrum Murat, istihbarat vereyim de tur at. Ehü.
-18:24–22:08:2018
_._
İki gün önce gece yarısına doğru Cumhuriyet Caddesi üzerinden evime doğru yol almaktaydım. Merkez camiinin tam karşısındaki minibüs durağına yaklaşırken durağın hemen berisindeki adam dikkatimi çekti. Robot gibi kasılmıştı. Nasıl kasılmıştı? Sağ elinin işaret parmağını ağacın gövdesine şiddetle bastırır şekilde duruyordu. Sol elinin işaret parmağını da aynı şiddette göğsünün iman tahtası üzerine bastırıyordu. Daha da ilginci, gözlerini belertmişti. Dişlerini de, elektriğe kapılmışçasına sıkıyordu. Sıfır kafa tıraşlı bir adamdı. 40’larında vardı. Hemen kaçtım oradan. Aşırı nemden kısa devre yapmış bir reptilian da olabilirdi.
Kişisel Web Sitem:




















