Sakız dedik koştuk ve ağaçlarının gövdelerine süründük. Belirli aralıklarla ormanı sakız için taradık. Ağaçtan ağaca engelleri aştık. Daldan dala konduk. Ayaklarımız parçalandı, elbisemiz yıprandı aldırmadık.
Çocukluk işte, aldırma neşen yerinde. Çam sakızı çoban armağanı, sakız keseni doldur. Sakızı bir defa çiğnemek için ağacın yarı beline kadar çık ve oradan sakıza ulaşmayı başar.
Sakız, belleğimizi esir almıştı. Sakıza esir olmaktan da o kadar memnunduk ki, görmeyen ve duymayan bir duyguya saplanırdık. Ağaçlara tırmandığımızdaki kol ve bacaklarımızın ağrısı, yıpranması, dinlenir ve o da geçerdi.
Ormanın acısı, parçalanan ayaklar, su yanında sızlayan kollarımız. Kendi düşen ağlamaz. Ağlayacak hâlimize, üzülmüyorduk ama sızlamayan yerimiz yok gibiydi.
Yaşadıklarımız bugünlere ışıkmış da geç de olsa fark ettik. Çünkü, ormana gidemeyecek olan arkadaşlara ve ninelere sakız veriyorduk. Sevgi ve saygı anlayışımız ve büyük mutluluktu.
Su yanına vardığımızda elimizi, yüzümüzü ve ayaklarımızı yıkadık. Kan akan yerlerimizi sildik. Derdimizle uğraşırken, daha büyük bir dertle karşılaşmaz mıyız? Heyecanlandık, şaşırdık ve acaba bu ne hâldir dedik.
Heyecanlanmamıza neden olan ağaca yaslı tüfekti. Tüfek! Çocuk olmakla tehlikeli bir alet, ondan da tehlikeli olan nasıl davranacağız. Bize ne deyip gitsek olmaz. Çünkü sesimizi herkes duymuştur. Tüfeğe bir şey olsa bizden bilecekler. Oturduk, dinlenme bahanesiyle tüfeği beklemeye başladık.
Sakız aramanın kattığı mutluluk ve sevincimiz alt üst oldu. Sahibi gelmezse ne yapacaktık. Obaya haber verecek ve büyüklerin kontrolünde onu obada korumaya alacaktık.
Konuşmalarımız belki de obadan duyuluyordu. Fıkra, türkü derken bir saatten fazla oldu. Saatte ilerlemedi. Suyun sızılarımıza iyi geldiğini orada anladım. Obaya kardeşimi göndermek üzereyken, Soluksuz kalmış biri yanımıza düştü.
Tüfek, çocuklar sağ olasınız diyebildi. Bizde ne oluyoruz diye şaşırdık. Amca tüfeğinizi bekliyoruz, korkma dedik. Adam kalktı, yüzünü yıkadı. Arkadaşlarıyla su içmişler. Orman memuruymuşlar ve arkadaşlarına tüfeğimi alın sakız almak istiyorum demiş. Orman memuru da sakız peşinde diye güldük.
Tüfeğini aldı çok teşekkür etti ve geldiği gibi koşarak kayboldu.





















