VECİHİ HÜRKUŞ’UN ADI YAŞATILMALIDIR
Türkiye’de ilk Sivil Kara ve Deniz Tayyare Fabrikası’nı “Vecihi Fiham Kara ve Deniz Tayyare Fabrikası” adıyla Hürkuş kurmuştur. Burada Vecihi XIV tipinde ikinci uçağını ve ilk Türk deniz uçağını yapmıştır.
Uçak motorlu sürat teknesinin projesini yaparak “Vecihi SK-X” ihtira beratı almış, sonra da inşasını yapmıştır. Vecihi Sivil Tayyare Mektebi (V.S.T.M.) adıyla Türkiye’deki ilk sivil pilotaj okulunu açmıştır. “Vecihi XVI” adıyla ilk Türk kapalı kabin yolcu/deniz uçağını inşa etmiştir. İlk Türk spor ve eğitim uçağı olan “Vecihi XV” uçağını imal etmiştir. İlk Türk kadın tayyare pilotu Bedriye Bacı’yı (Gökmen) ve 12 pilotu yetiştirmiştir. Türk Kuşu’nun kuruluşuyla ilgili katkılarda bulunurken Türkiye’de ilk planör inşasını (US-4 ve PS-2) gerçekleştirmiştir. 225 kilometrelik mesafedeki Ankara-Eskişehir arasında iki tayyareye bağlı olarak planör uçuşu yaptırmıştır. Uçuş, Vecihi Bey komutasında gerçekleşmiş, U-2 uçağını kendisi kullanmıştır. G-9 Planöründe ise Sabiha Gökçen vardı.
Türkiye’de planörle havada kalma rekoru, Türk Kuşu uzman eğitmeni Rus pilot Sergey Anokhin tarafından 14 Temmuz 1936’da 3 saat 10 dakika ile kırılmıştır. 15 Temmuz 1936’da, Eskişehir, İnönü’den havalanan Vecihi Hürkuş, 800 metre yükseklikte 5 saat 45 dakika kalarak yeni rekora imza atmıştır. Hürkuş, kamu desteği olmayan “Kanatlılar” havacılık dergisini 12 sayı süreli çıkarmıştır. Türkiye’nin toprak altı radyoaktif servetlerini (Toryum, uranyum, fosfat) tayyare ile tespit etmiştir. Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) tarafından, dünyada pilotluğu 50 yılı aşan ilk Türk pilot olarak ödüllendirilmiştir.
Havacılığı bir sevda olarak belleyen Vecihi Hürkuş, 1916-67 yılları arasında, toplam 102 ayrı model uçak kullanan ilk ve tek pilottur. Hayatının yaklaşık 30.000 saati havada geçen ilk ve tek Türk pilottur.(30.000 saat = 1.250 gün = 41 ay 20 gün = 3 yıl 5 ay)
Havacılık adına yaptığı emsalsiz işlerden de görüldüğü gibi Tayyareci Vecihi Hürkuş, zamanın bütün olumsuz şartlarına ve sürekli engellenmesine rağmen, hiç pes etmemiş, karşılaştığı her sıkıntıyı bir sıçrama tahtası olarak kullanmış, Türk havacılık tarihinde akla hayale sığmayacak büyük işler yapmış, tabir caizse adını tarihe altın harflerle yazdırmıştır.
Onca olumsuz şart altında büyük mücadeleler veren, engeller karşısında hiçbir zaman yılmayan Vecihi Hürkuş, hayatının sonlarında çok sıkıntılar çekmiş, uçamayacak duruma getirilen uçaklarının sigorta giderleri ve faizleri borcuna eklendiğinden, vatan hizmeti nedeniyle kendisine bağlanan az miktardaki maaşına haciz konmuştur. Ankara’da anılarını yazdığı sıralarda beyin kanamasından komaya giren Vecihi Hürkuş, 16 Temmuz 1969 tarihinde Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi’nde hayata gözlerini yummuştur.
Havacılığa adeta bütün hücreleriyle âşık olan Vecihi Hürkuş, hiçbir devrin ve hiç kimsenin adamı olmamış, her zaman yalnız kalsa da, daima elif gibi dik durmuştur.
Türk sivil havacılık tarihine bu kadar büyük katkılarda bulunan Vecihi Hürkuş’u ne yazık ki millet olarak yeterince tanımıyor ve sahiplenmiyoruz. Oysa tarih boyunca hep vefalı ve müşfik bir millet olmuşuz biz. Türkiye’de 55 havaalanımız var. Bu kadar havaalanımız varken böyle büyük bir sivil havacının, uçak mühendisinin, usta pilotun ve en mühimi de cesur girişimcinin adını bu havaalanlarının birinde yaşatamamışız. Yazık, çok yazık!





















