Balıkesir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şerif Saylan, önceki gün düzenlediği basın toplantısında Balıkesir basınına sitemde bulunmuş.
Geçtiğimiz haftalarda türban nedeniyle Ankara’da toplanan Üniversitelerarası Kurul kararında, türbana karşı çıkılmasına karşın, bu toplantıya gidiyorum diye Balıkesir’den ayrılan, ancak toplantıya katılmayan Rektör Saylan, bu kusurunu örtmek için alel acele yaptığı Senato açıklamasıyla, durumu kurtarmaya çalışmıştı.
Ancak daha sonra yerel basının senato üyeleri arasında yaptığı bir araştırmada, sadece birkaç üyeye “Böyle bir açıklamada bulunacağız, bilginiz olsun” şeklinde bir bilgi vermenin ötesinde, herhangi bir senato toplantısının yapılmaması, bir bilim yuvasında yaşanılan böylesine siyasi atraksiyonu bol bir cambazlığın basına da geniş şekilde yansıması, Rektör Saylan’ı bozmuş anlaşılan!..
O da intikamını basına sitemde bulunarak çıkartmaya çalışmış!..
Aslında, Prof. Şerif Saylan’ın seçilmesinde son derece etkin rol oynayan sivil toplum örgütlerinin şu sıralar böylesine büyük bir hataya neden olmalarından dolayı büyük bir pişmanlık içerisinde oldukları da biliniyor.
Kendisini o günlerde cumhuriyetin temel değerlerine sahip çıkacak Atatürkçü bir rektör adayı gibi gördüklerini belirten bu STK temsilcileri, şimdilerde tenekenin üzerine sürülen altının kabarıp dökülmesi örneğindeki gibi Saylan’ın gerçek yüzünü görmekten dolayı da büyük bir hayal kırıklığı içerisinde olduklarını gizlemiyorlar.
Özellikle seçim öncesi Baçev’de yaptığı bir konuşmada kesinlikle bir dönem rektörlük yapacağının sözünü veren Saylan’ın, şu sıralar daha önünde çok uzun bir süre olmasına karşın şimdiden ikinci bir döneme hazırlanma çabası sergilediği de, yine üniversite çevrelerinde konuşuluyor.
Türban konusunda yaptığı açıklamayı, gazetemizin iç sayfalarında okuyabilirsiniz. Okuyun da ne demek istediğini anlayın lütfen!.. Ya da ne diyemediğini!.. Her zamanki gibi yuvarlak ve klasik sözler. Net bir tavır, net bir duruş kesinlikle yok.
Hani giden ağam, gelen paşam örneğindeki gibi, Abdullah Gül’ün daha 7 yıl Cumhurbaşkanlığı makamında oturacağı düşüncesiyle, makamda kalmaya yönelik göz kırpmaların şimdiden yapılmaya başlandığını çağrıştıran bir değerlendirme.
Hiç bir bilim adamına yakışmayacak bir tutum içerisinde, ne dediği anlaşılamayan, “türbana yasak mı koyalım yoksa serbest mi bırakalım” yorumunu vatandaşın kafasına göre bırakan bir duruş!..
En azından dürüst olmayan bir davranış bence. Onaylıyorsan “evet” onaylamıyorsan “hayır” diyememenin sıkıntısının kelimelere yansıması…
Gelişen duruma, gelecekte alınacak tavra göre, son derece elastiki bir açıklama.
Hani, cepçilerin eskiden tel cambazlarının bulunduğu mahallere gidip, “aaa cambaza bak cambaza!” diyerek, dikkatleri havaya çekip, cepleri boşalttıkları bir durum vardır ya, her nedense ben de buna benzettim.
Bir bilim adamına da cambazlık hiç yakışmıyor doğrusu… Hiç!..
