Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Ümit SÖNMEZ

Şeytanın Gör Dediği, Bizim İse Baktığımız

Ümit SÖNMEZ Yazar Ümit SÖNMEZ
18 Temmuz 2012
Ümit SÖNMEZ
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Orta halli apartmanların bir ruhu olduğunu düşünüyorum. Alt, üst, yan komşularla çoğu zaman aynı şeyleri yapıyoruz çünkü. İki gözün, görmesi için aynı yöne bakmaları. Apartmanın gözleriyiz biz. Sindirim organları veya. Aynı zamanlarda tuvalete gittiğimiz çok oluyor. Apartmanın bağırsaklarıylayaşıyoruz, sindirime yardımcı oluyoruz. Yoksa biz borulara yapışan gerekli parazitler miyiz? Apartmanın kulakları. Çanak antenler. Yoksa bizi yedi mi bu apartman? Kulakları iyi duymuyor bazen. Uydu yayınları bölük pörçük. Sinyaller zayıf.
 
***

İnsan, kendi tabiatının dışında mı bir şeyler arıyor, yoksa kendi tabiatını mı arıyor? Her iki durumda da bir maceradır bu. Her macera da bir yere varır sonuçta.

***

Hacı, bu ettir cehennem. Kim sardı beni bu ateşe. Tez çıksın ortaya.

***

Ahlak kavramının alkol ve kadın üzerinden yürümesi ne kadar acı bir durum. Hatta, “durum” kelimesi cılız kalıyor bu cümlenin içinde. Tablo kelimesi daha uygun. Ben diyorum ki ilk etapta kim fiziksel şeylerden yola çıkıyorsa, kendine has ahlak kavramını güya tanımlamaya çalışıyorken, kendi ahlakında-ahlak tanımlama niyetinde bir sorun vardır. Neyse. Mesela ahlak kavramının içine hırsızlık da girer. Ben burada, girişin girişi denemesini ahlak kavramına, onların anlayabileceği telden yapıyorum. Hırsızlık. Kim ne çalıyor? Bunun tartışılmaması ahlak yitimine örnektir. Veya, marketlerde, taklit ürünler var. Telif yasalarıyla filan bunları incelemezden evvel, ki telif yasaları da aşılabilir sonuçta, ortak akılda bir edip bu işin oluşlarını… işte bu ahlak’a giriştir. Akıllar ve emekler-emek tanımları ortaya konunca, işte o zaman doğru tanımlamaya doğru yol alırız. Böylece, herhangi bir inanç sistemine üye olmanın da ucuzcu yoldan arkasına saklanamamış oluruz.

İkinci bir konu:

Sonuçlardan yola çıkarak sebepler yaratmak da hiç etik değildir. Bir erkek, kendi eşini aldatıyorsa, mademki aldatıyor öyleyse -bir sebep-ilkesi yaratıp- bu aldatmanın adını çok eşlilik yapalım demek ahlaksız bir aklın-yapının hoş görünümlüsüdür. Bu şöyle de anlaşılabilir: Ahmet, Mehmet’in parasını çaldı, sırf keyiften. Ve öyle çok benzer olaylar var ki, biz bununla baş edemiyoruz, öyleyse bir yasa çıkaralım, çalmak serbest diye. Adına da çalmak değil, maddenin yer değişimi diyelim.

“Alabilirsin” kelimesi iğrençti. "Beğeniyorsan o kızı alabilirsin." Bazı kelimeler anahtardır. Dervişin zikrini açar. Daha zikir yapmadan. Bunu yapan bir kadın olunca yaptığı şeye “zikiriye” denir. Bir erkek bir kadını almaz; bir erkek ile bir kadın hayat arkadaşı olurlar.

Uzar bu konular.

***

MHP’li belediyelerin şelale takıntısı vardı. Boş buldukları her yere şelale dikiyorlardı. AKP’li belediyelerin de alıveriş merkezi takıntısı var. “Şehirlerin kuleleri olur” diye de bir şey mi duydular ne. Turhal’a da kule dikiyorlar. Halk arasında, o şu an yapılan kuleyle ilgili ilginç bir söylence dolaşıyor. Belediye başkanı ne yapacak o kuleyi? diye.

Ben derim ki insanda bir az insanlık varsa insana yatırım yapar. İnsanı kul etmez insana, yöneten diye gelen. Yönetenler bizim uşağımızdır. Bunu öğrenecekler.

***

Taban eritme savı doğrudur; MHP'den çıkar için AKP'ye geçen önemli bir kitle zaten vardı. Ülkücü katillerin dışarı çıkması da MHP'den yine AKP'ye taban kayması yaratır. Fakat Numan KURTULMUŞ olayı tam böyle değil. Numan, Recep'in yerine geçecek. Talimat geldi çünkü. Niye geldi talimat? Çünkü Erdoğan artık kontrol edemiyor bir şeyleri. Veya, bir sürü şey kontrolden çıktı. Cumhurbaşı Recep, başbakan Numan, Arınç emekli, Ajdar Milli eğitim bakanı, Babacan aynen kalır… (..) Ek senaryo: Ülkücü katiller ve meleler, imam hatipli katiller, terörize ederler her şeyi, bir iç savaş için lazım olurlar. Amerika zaten ülkücü katilleri kullanmadı mı zamanında? Şimdi hem ülkücü katilleri, hem imam katilleri kullanacak.

***

Polisin ve hatta ordunun da kontrol edemeyeceği baskılayamayacağı şeyleri, Ulusal gönüllülerini, aşağıda varlıkları zikrettiğim katiller ordusu, 2020'ye doğru yavaş yavaş sindirmeye başlayacak. (…) Şimdilik söyleyeceğim şey şu: gençlere sahip çıkın; onları bilinçlendirin. Katiller ordusuna katılmalarını engelleyin.

***

AKP, tabanını, New Ottoman yutturmacasıyla da genişletiyor. MHP'den oy yürütmek. Şu anda üç tane harita var: Büyük İsrail, Büyük Kürdistan, ve New Ottoman. İsrail'i Kürdistan'ı bilmem de, New Ottoman tamamen hayal ürünüdür; ağzı sürekli değişen Hükümetin oyunlarından biridir. MHP ve benzeri ülkücülerden oy devşirme operasyonu.

***

Herkesin, yaşadığı şehirlerle ilgili algıları ne kadar değişik. Örneğin: ben Tokat'ta gezerken Ceyhun Atuf Kansu'yu, Cahit Külebi'yi, Cem Karaca'yı, yüzyıllarca buralara gelip giden kervanları… görüyorum. Aynı oksijeni yine Tokat'ta soluyan başka biri de "hayda breh! Tokatlıyıh!" diyor. Tokat'lı güreşçi değildir. Puşkin Ödülü'nü alan bir yazarımız bile var. Bunlar aslında övünülecek şeyler değil; duygu, düşünce, bilinç izleri takip edilecek şeyler.

“Hayda Breh!” Allah'ım; yaratıyorsun, bari takip et.

***

 

Ümit yazıyor …

Orta halli apartmanların bir ruhu olduğunu düşünüyorum. Alt, üst, yan komşularla çoğu zaman aynı şeyleri yapıyoruz çünkü. İki gözün, görmesi için aynı yöne bakmaları. Apartmanın gözleriyiz biz. Sindirim organları veya. Aynı zamanlarda tuvalete gittiğimiz çok oluyor. Apartmanın bağırsaklarıylayaşıyoruz, sindirime yardımcı oluyoruz. Yoksa biz borulara yapışan gerekli parazitler miyiz? Apartmanın kulakları. Çanak antenler. Yoksa bizi yedi mi bu apartman? Kulakları iyi duymuyor bazen. Uydu yayınları bölük pörçük. Sinyaller zayıf.
 
***

İnsan, kendi tabiatının dışında mı bir şeyler arıyor, yoksa kendi tabiatını mı arıyor? Her iki durumda da bir maceradır bu. Her macera da bir yere varır sonuçta.

***

Hacı, bu ettir cehennem. Kim sardı beni bu ateşe. Tez çıksın ortaya.

***

Ahlak kavramının alkol ve kadın üzerinden yürümesi ne kadar acı bir durum. Hatta, “durum” kelimesi cılız kalıyor bu cümlenin içinde. Tablo kelimesi daha uygun. Ben diyorum ki ilk etapta kim fiziksel şeylerden yola çıkıyorsa, kendine has ahlak kavramını güya tanımlamaya çalışıyorken, kendi ahlakında-ahlak tanımlama niyetinde bir sorun vardır. Neyse. Mesela ahlak kavramının içine hırsızlık da girer. Ben burada, girişin girişi denemesini ahlak kavramına, onların anlayabileceği telden yapıyorum. Hırsızlık. Kim ne çalıyor? Bunun tartışılmaması ahlak yitimine örnektir. Veya, marketlerde, taklit ürünler var. Telif yasalarıyla filan bunları incelemezden evvel, ki telif yasaları da aşılabilir sonuçta, ortak akılda bir edip bu işin oluşlarını… işte bu ahlak’a giriştir. Akıllar ve emekler-emek tanımları ortaya konunca, işte o zaman doğru tanımlamaya doğru yol alırız. Böylece, herhangi bir inanç sistemine üye olmanın da ucuzcu yoldan arkasına saklanamamış oluruz.

İkinci bir konu:

Sonuçlardan yola çıkarak sebepler yaratmak da hiç etik değildir. Bir erkek, kendi eşini aldatıyorsa, mademki aldatıyor öyleyse -bir sebep-ilkesi yaratıp- bu aldatmanın adını çok eşlilik yapalım demek ahlaksız bir aklın-yapının hoş görünümlüsüdür. Bu şöyle de anlaşılabilir: Ahmet, Mehmet’in parasını çaldı, sırf keyiften. Ve öyle çok benzer olaylar var ki, biz bununla baş edemiyoruz, öyleyse bir yasa çıkaralım, çalmak serbest diye. Adına da çalmak değil, maddenin yer değişimi diyelim.

“Alabilirsin” kelimesi iğrençti. "Beğeniyorsan o kızı alabilirsin." Bazı kelimeler anahtardır. Dervişin zikrini açar. Daha zikir yapmadan. Bunu yapan bir kadın olunca yaptığı şeye “zikiriye” denir. Bir erkek bir kadını almaz; bir erkek ile bir kadın hayat arkadaşı olurlar.

Uzar bu konular.

***

MHP’li belediyelerin şelale takıntısı vardı. Boş buldukları her yere şelale dikiyorlardı. AKP’li belediyelerin de alıveriş merkezi takıntısı var. “Şehirlerin kuleleri olur” diye de bir şey mi duydular ne. Turhal’a da kule dikiyorlar. Halk arasında, o şu an yapılan kuleyle ilgili ilginç bir söylence dolaşıyor. Belediye başkanı ne yapacak o kuleyi? diye.

Ben derim ki insanda bir az insanlık varsa insana yatırım yapar. İnsanı kul etmez insana, yöneten diye gelen. Yönetenler bizim uşağımızdır. Bunu öğrenecekler.

***

Taban eritme savı doğrudur; MHP'den çıkar için AKP'ye geçen önemli bir kitle zaten vardı. Ülkücü katillerin dışarı çıkması da MHP'den yine AKP'ye taban kayması yaratır. Fakat Numan KURTULMUŞ olayı tam böyle değil. Numan, Recep'in yerine geçecek. Talimat geldi çünkü. Niye geldi talimat? Çünkü Erdoğan artık kontrol edemiyor bir şeyleri. Veya, bir sürü şey kontrolden çıktı. Cumhurbaşı Recep, başbakan Numan, Arınç emekli, Ajdar Milli eğitim bakanı, Babacan aynen kalır… (..) Ek senaryo: Ülkücü katiller ve meleler, imam hatipli katiller, terörize ederler her şeyi, bir iç savaş için lazım olurlar. Amerika zaten ülkücü katilleri kullanmadı mı zamanında? Şimdi hem ülkücü katilleri, hem imam katilleri kullanacak.

***

Polisin ve hatta ordunun da kontrol edemeyeceği baskılayamayacağı şeyleri, Ulusal gönüllülerini, aşağıda varlıkları zikrettiğim katiller ordusu, 2020'ye doğru yavaş yavaş sindirmeye başlayacak. (…) Şimdilik söyleyeceğim şey şu: gençlere sahip çıkın; onları bilinçlendirin. Katiller ordusuna katılmalarını engelleyin.

***

AKP, tabanını, New Ottoman yutturmacasıyla da genişletiyor. MHP'den oy yürütmek. Şu anda üç tane harita var: Büyük İsrail, Büyük Kürdistan, ve New Ottoman. İsrail'i Kürdistan'ı bilmem de, New Ottoman tamamen hayal ürünüdür; ağzı sürekli değişen Hükümetin oyunlarından biridir. MHP ve benzeri ülkücülerden oy devşirme operasyonu.

***

Herkesin, yaşadığı şehirlerle ilgili algıları ne kadar değişik. Örneğin: ben Tokat'ta gezerken Ceyhun Atuf Kansu'yu, Cahit Külebi'yi, Cem Karaca'yı, yüzyıllarca buralara gelip giden kervanları… görüyorum. Aynı oksijeni yine Tokat'ta soluyan başka biri de "hayda breh! Tokatlıyıh!" diyor. Tokat'lı güreşçi değildir. Puşkin Ödülü'nü alan bir yazarımız bile var. Bunlar aslında övünülecek şeyler değil; duygu, düşünce, bilinç izleri takip edilecek şeyler.

“Hayda Breh!” Allah'ım; yaratıyorsun, bari takip et.

***

 

Ümit yazıyor …

Orta halli apartmanların bir ruhu olduğunu düşünüyorum. Alt, üst, yan komşularla çoğu zaman aynı şeyleri yapıyoruz çünkü. İki gözün, görmesi için aynı yöne bakmaları. Apartmanın gözleriyiz biz. Sindirim organları veya. Aynı zamanlarda tuvalete gittiğimiz çok oluyor. Apartmanın bağırsaklarıylayaşıyoruz, sindirime yardımcı oluyoruz. Yoksa biz borulara yapışan gerekli parazitler miyiz? Apartmanın kulakları. Çanak antenler. Yoksa bizi yedi mi bu apartman? Kulakları iyi duymuyor bazen. Uydu yayınları bölük pörçük. Sinyaller zayıf.
 
***

İnsan, kendi tabiatının dışında mı bir şeyler arıyor, yoksa kendi tabiatını mı arıyor? Her iki durumda da bir maceradır bu. Her macera da bir yere varır sonuçta.

***

Hacı, bu ettir cehennem. Kim sardı beni bu ateşe. Tez çıksın ortaya.

***

Ahlak kavramının alkol ve kadın üzerinden yürümesi ne kadar acı bir durum. Hatta, “durum” kelimesi cılız kalıyor bu cümlenin içinde. Tablo kelimesi daha uygun. Ben diyorum ki ilk etapta kim fiziksel şeylerden yola çıkıyorsa, kendine has ahlak kavramını güya tanımlamaya çalışıyorken, kendi ahlakında-ahlak tanımlama niyetinde bir sorun vardır. Neyse. Mesela ahlak kavramının içine hırsızlık da girer. Ben burada, girişin girişi denemesini ahlak kavramına, onların anlayabileceği telden yapıyorum. Hırsızlık. Kim ne çalıyor? Bunun tartışılmaması ahlak yitimine örnektir. Veya, marketlerde, taklit ürünler var. Telif yasalarıyla filan bunları incelemezden evvel, ki telif yasaları da aşılabilir sonuçta, ortak akılda bir edip bu işin oluşlarını… işte bu ahlak’a giriştir. Akıllar ve emekler-emek tanımları ortaya konunca, işte o zaman doğru tanımlamaya doğru yol alırız. Böylece, herhangi bir inanç sistemine üye olmanın da ucuzcu yoldan arkasına saklanamamış oluruz.

İkinci bir konu:

Sonuçlardan yola çıkarak sebepler yaratmak da hiç etik değildir. Bir erkek, kendi eşini aldatıyorsa, mademki aldatıyor öyleyse -bir sebep-ilkesi yaratıp- bu aldatmanın adını çok eşlilik yapalım demek ahlaksız bir aklın-yapının hoş görünümlüsüdür. Bu şöyle de anlaşılabilir: Ahmet, Mehmet’in parasını çaldı, sırf keyiften. Ve öyle çok benzer olaylar var ki, biz bununla baş edemiyoruz, öyleyse bir yasa çıkaralım, çalmak serbest diye. Adına da çalmak değil, maddenin yer değişimi diyelim.

“Alabilirsin” kelimesi iğrençti. "Beğeniyorsan o kızı alabilirsin." Bazı kelimeler anahtardır. Dervişin zikrini açar. Daha zikir yapmadan. Bunu yapan bir kadın olunca yaptığı şeye “zikiriye” denir. Bir erkek bir kadını almaz; bir erkek ile bir kadın hayat arkadaşı olurlar.

Uzar bu konular.

***

MHP’li belediyelerin şelale takıntısı vardı. Boş buldukları her yere şelale dikiyorlardı. AKP’li belediyelerin de alıveriş merkezi takıntısı var. “Şehirlerin kuleleri olur” diye de bir şey mi duydular ne. Turhal’a da kule dikiyorlar. Halk arasında, o şu an yapılan kuleyle ilgili ilginç bir söylence dolaşıyor. Belediye başkanı ne yapacak o kuleyi? diye.

Ben derim ki insanda bir az insanlık varsa insana yatırım yapar. İnsanı kul etmez insana, yöneten diye gelen. Yönetenler bizim uşağımızdır. Bunu öğrenecekler.

***

Taban eritme savı doğrudur; MHP'den çıkar için AKP'ye geçen önemli bir kitle zaten vardı. Ülkücü katillerin dışarı çıkması da MHP'den yine AKP'ye taban kayması yaratır. Fakat Numan KURTULMUŞ olayı tam böyle değil. Numan, Recep'in yerine geçecek. Talimat geldi çünkü. Niye geldi talimat? Çünkü Erdoğan artık kontrol edemiyor bir şeyleri. Veya, bir sürü şey kontrolden çıktı. Cumhurbaşı Recep, başbakan Numan, Arınç emekli, Ajdar Milli eğitim bakanı, Babacan aynen kalır… (..) Ek senaryo: Ülkücü katiller ve meleler, imam hatipli katiller, terörize ederler her şeyi, bir iç savaş için lazım olurlar. Amerika zaten ülkücü katilleri kullanmadı mı zamanında? Şimdi hem ülkücü katilleri, hem imam katilleri kullanacak.

***

Polisin ve hatta ordunun da kontrol edemeyeceği baskılayamayacağı şeyleri, Ulusal gönüllülerini, aşağıda varlıkları zikrettiğim katiller ordusu, 2020'ye doğru yavaş yavaş sindirmeye başlayacak. (…) Şimdilik söyleyeceğim şey şu: gençlere sahip çıkın; onları bilinçlendirin. Katiller ordusuna katılmalarını engelleyin.

***

AKP, tabanını, New Ottoman yutturmacasıyla da genişletiyor. MHP'den oy yürütmek. Şu anda üç tane harita var: Büyük İsrail, Büyük Kürdistan, ve New Ottoman. İsrail'i Kürdistan'ı bilmem de, New Ottoman tamamen hayal ürünüdür; ağzı sürekli değişen Hükümetin oyunlarından biridir. MHP ve benzeri ülkücülerden oy devşirme operasyonu.

***

Herkesin, yaşadığı şehirlerle ilgili algıları ne kadar değişik. Örneğin: ben Tokat'ta gezerken Ceyhun Atuf Kansu'yu, Cahit Külebi'yi, Cem Karaca'yı, yüzyıllarca buralara gelip giden kervanları… görüyorum. Aynı oksijeni yine Tokat'ta soluyan başka biri de "hayda breh! Tokatlıyıh!" diyor. Tokat'lı güreşçi değildir. Puşkin Ödülü'nü alan bir yazarımız bile var. Bunlar aslında övünülecek şeyler değil; duygu, düşünce, bilinç izleri takip edilecek şeyler.

“Hayda Breh!” Allah'ım; yaratıyorsun, bari takip et.

***

 

Ümit yazıyor …

Orta halli apartmanların bir ruhu olduğunu düşünüyorum. Alt, üst, yan komşularla çoğu zaman aynı şeyleri yapıyoruz çünkü. İki gözün, görmesi için aynı yöne bakmaları. Apartmanın gözleriyiz biz. Sindirim organları veya. Aynı zamanlarda tuvalete gittiğimiz çok oluyor. Apartmanın bağırsaklarıylayaşıyoruz, sindirime yardımcı oluyoruz. Yoksa biz borulara yapışan gerekli parazitler miyiz? Apartmanın kulakları. Çanak antenler. Yoksa bizi yedi mi bu apartman? Kulakları iyi duymuyor bazen. Uydu yayınları bölük pörçük. Sinyaller zayıf.
 
***

İnsan, kendi tabiatının dışında mı bir şeyler arıyor, yoksa kendi tabiatını mı arıyor? Her iki durumda da bir maceradır bu. Her macera da bir yere varır sonuçta.

***

Hacı, bu ettir cehennem. Kim sardı beni bu ateşe. Tez çıksın ortaya.

***

Ahlak kavramının alkol ve kadın üzerinden yürümesi ne kadar acı bir durum. Hatta, “durum” kelimesi cılız kalıyor bu cümlenin içinde. Tablo kelimesi daha uygun. Ben diyorum ki ilk etapta kim fiziksel şeylerden yola çıkıyorsa, kendine has ahlak kavramını güya tanımlamaya çalışıyorken, kendi ahlakında-ahlak tanımlama niyetinde bir sorun vardır. Neyse. Mesela ahlak kavramının içine hırsızlık da girer. Ben burada, girişin girişi denemesini ahlak kavramına, onların anlayabileceği telden yapıyorum. Hırsızlık. Kim ne çalıyor? Bunun tartışılmaması ahlak yitimine örnektir. Veya, marketlerde, taklit ürünler var. Telif yasalarıyla filan bunları incelemezden evvel, ki telif yasaları da aşılabilir sonuçta, ortak akılda bir edip bu işin oluşlarını… işte bu ahlak’a giriştir. Akıllar ve emekler-emek tanımları ortaya konunca, işte o zaman doğru tanımlamaya doğru yol alırız. Böylece, herhangi bir inanç sistemine üye olmanın da ucuzcu yoldan arkasına saklanamamış oluruz.

İkinci bir konu:

Sonuçlardan yola çıkarak sebepler yaratmak da hiç etik değildir. Bir erkek, kendi eşini aldatıyorsa, mademki aldatıyor öyleyse -bir sebep-ilkesi yaratıp- bu aldatmanın adını çok eşlilik yapalım demek ahlaksız bir aklın-yapının hoş görünümlüsüdür. Bu şöyle de anlaşılabilir: Ahmet, Mehmet’in parasını çaldı, sırf keyiften. Ve öyle çok benzer olaylar var ki, biz bununla baş edemiyoruz, öyleyse bir yasa çıkaralım, çalmak serbest diye. Adına da çalmak değil, maddenin yer değişimi diyelim.

“Alabilirsin” kelimesi iğrençti. "Beğeniyorsan o kızı alabilirsin." Bazı kelimeler anahtardır. Dervişin zikrini açar. Daha zikir yapmadan. Bunu yapan bir kadın olunca yaptığı şeye “zikiriye” denir. Bir erkek bir kadını almaz; bir erkek ile bir kadın hayat arkadaşı olurlar.

Uzar bu konular.

***

MHP’li belediyelerin şelale takıntısı vardı. Boş buldukları her yere şelale dikiyorlardı. AKP’li belediyelerin de alıveriş merkezi takıntısı var. “Şehirlerin kuleleri olur” diye de bir şey mi duydular ne. Turhal’a da kule dikiyorlar. Halk arasında, o şu an yapılan kuleyle ilgili ilginç bir söylence dolaşıyor. Belediye başkanı ne yapacak o kuleyi? diye.

Ben derim ki insanda bir az insanlık varsa insana yatırım yapar. İnsanı kul etmez insana, yöneten diye gelen. Yönetenler bizim uşağımızdır. Bunu öğrenecekler.

***

Taban eritme savı doğrudur; MHP'den çıkar için AKP'ye geçen önemli bir kitle zaten vardı. Ülkücü katillerin dışarı çıkması da MHP'den yine AKP'ye taban kayması yaratır. Fakat Numan KURTULMUŞ olayı tam böyle değil. Numan, Recep'in yerine geçecek. Talimat geldi çünkü. Niye geldi talimat? Çünkü Erdoğan artık kontrol edemiyor bir şeyleri. Veya, bir sürü şey kontrolden çıktı. Cumhurbaşı Recep, başbakan Numan, Arınç emekli, Ajdar Milli eğitim bakanı, Babacan aynen kalır… (..) Ek senaryo: Ülkücü katiller ve meleler, imam hatipli katiller, terörize ederler her şeyi, bir iç savaş için lazım olurlar. Amerika zaten ülkücü katilleri kullanmadı mı zamanında? Şimdi hem ülkücü katilleri, hem imam katilleri kullanacak.

***

Polisin ve hatta ordunun da kontrol edemeyeceği baskılayamayacağı şeyleri, Ulusal gönüllülerini, aşağıda varlıkları zikrettiğim katiller ordusu, 2020'ye doğru yavaş yavaş sindirmeye başlayacak. (…) Şimdilik söyleyeceğim şey şu: gençlere sahip çıkın; onları bilinçlendirin. Katiller ordusuna katılmalarını engelleyin.

***

AKP, tabanını, New Ottoman yutturmacasıyla da genişletiyor. MHP'den oy yürütmek. Şu anda üç tane harita var: Büyük İsrail, Büyük Kürdistan, ve New Ottoman. İsrail'i Kürdistan'ı bilmem de, New Ottoman tamamen hayal ürünüdür; ağzı sürekli değişen Hükümetin oyunlarından biridir. MHP ve benzeri ülkücülerden oy devşirme operasyonu.

***

Herkesin, yaşadığı şehirlerle ilgili algıları ne kadar değişik. Örneğin: ben Tokat'ta gezerken Ceyhun Atuf Kansu'yu, Cahit Külebi'yi, Cem Karaca'yı, yüzyıllarca buralara gelip giden kervanları… görüyorum. Aynı oksijeni yine Tokat'ta soluyan başka biri de "hayda breh! Tokatlıyıh!" diyor. Tokat'lı güreşçi değildir. Puşkin Ödülü'nü alan bir yazarımız bile var. Bunlar aslında övünülecek şeyler değil; duygu, düşünce, bilinç izleri takip edilecek şeyler.

“Hayda Breh!” Allah'ım; yaratıyorsun, bari takip et.

***

 

Ümit yazıyor …
Paylaş
Etiketler: günlük hayatNotlarSiyasetTurhal
Önceki Yazı

İpnoz Ustaları Sahnede

Sonraki Yazı

Çocuk Sigortalıların Yüzde 90’ı İptal Edildi!

Ümit SÖNMEZ

Ümit SÖNMEZ

1976 Tokat doğumluyum. Bilim-Teknik konularına ve edebiyata karşı yoğun ilgim var. Öyle ki, taa çocukken alfabeden "A"yı öğrenir öğrenmez bulduğum her şeyi okurum. Bu dünyadan alabileceğimiz bir şey yoktur. Öyleyse, yazarak bir şeyler bırakalım.

İlişkili Yazılar

Berlin Günlükleri (IV) – “Almanya Bitmiş!”
Gezi Yazısı

Berlin Günlükleri (IV) – “Almanya Bitmiş!”

14 Kasım 2025
5k
Berlin Günlükleri (III) – Berlin Gezi Rehberi
Anı / Günce

Berlin Günlükleri (III) – Berlin Gezi Rehberi

03 Ekim 2025
5.1k
Berlin, Leda
Anı / Günce

Berlin Günlükleri (II) – Leda: Berlin’in En Ünlü Ressamı

15 Eylül 2025
5.1k
Berlin
Gezi Yazısı

Berlin Günlükleri (I) -İncir Ağacı Kafe’de Bir Elf Kızı

27 Ağustos 2025
5.2k
Sonraki Yazı

Çocuk Sigortalıların Yüzde 90'ı İptal Edildi!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap