Bir göz evinde, yakabileceği ocağı yoktu. Yaşlı nine, yavrularım dediği, “köpek ve kediydi.” Nine onlar için, “canım yavrularım,” diyordu.
Yavrularıyla aralarında geçen hikâyeyi dinlemek için, akşamları komşuları gelirdi. İlginç dostlukları, pekiştirecek olaylara bizzat tanık oluyorlardı. Kendi hayatından kesitler asla anlatmıyordu. Nine can dostlarıyla kurduğu yaşantıyı anlatmakta güçlük çekiyordu. Çünkü onların davranışını, “yeniden doğuş” olarak algılıyorum, diyordu.
Nine tavırları, ruhumun derinliklerine işliyor, diyordu. Doğaları gereği, vücut dilime sadıktırlar. Beni bir dakika yalnız bırakmazlar. Yani şöyle bir dolaşıp geleyim yapmazlar. İşaretlerimle ne demek istediğimi anlarlar. Birlikte yer ve suyumuzu içeriz. Asla kavga etmezler. Yemedikleri veya yenmesi gerekmeyen yiyecekler de bu odaya girmezdi.
Denemek için dostlarımın yemediği veya yememesi gereken besini getirin, göreceksiniz ki bana dahi yedirmezler. Ayağıma sarılırlar yalarlar yememelisin, davranışında bulunurlar. Yapılmaması gerekeni kesinlikle yapmazlar. “Bir defadan bir şey olmaz,” demezler.
Bahçeye oyun için girerler, fakat gözleri bendedir. Kesin olan bir şey var ki aksama olmaz. Pazara hep beraber gideriz. Sağ yanımda köpek, solumda kedi yer alır. Aldıklarımı köpeğim arabasıyla çeker ve bana asla taşıtmaz. Can dostumun yanında güvendeyim. Biri kötü niyetli bana dokunsa Allah korusun parçalar. Yalnız biriniz bana şaka yapsanız, ayağa bile kalkmaz. Ne hikmet ise onu anlıyor.
Kötü niyetli, kimseyi bir yere dokundurmaz. Geçende arabadan yere mont düşmüş. Dostum alıp bahçeye bırakmış. Bir gün sonra arabayı durdurup ve montu vermiş. Arabayı nasıl tanıyorlar, kokusundan diye biliyorum.
Çocuğunuzun oyuncak arabasını dostuma verin. Okuldan gelen bir gurup öğrencinin arasından çocuğunuza arabayı verir. Size şöyle diyeyim, kimseye zarar vermezler. Benim olsun demezler. İnsani değerleri sanki biliyorlar. Karşı apartmandaki herkesi tanırlar.
Buraya bırakılan köpek veya kedi yavrularını, koklar ve iyi ise alırlar kötüyse başka tarafa gitmesini ararlar. Verdiğiniz minderlerden yatak yaparım ve yerinde rahatça yatarlar. Üşürsem gelip ayağımın üzerinde yatar ve ısıtırlar.
Yalan konuşanı, rahatsız eder ve gitmesini sağlar. İyi niyetli de olsa birisinin verdiğini yemezler. Beni bekler evet dersem yerler. İsterseniz denemesini yapalım.
Hava bulutlansa hemen odaya geçerler ıslanmak istemezler. Yağmuru saatlerce önceden fark ederler. Radyodaki her müziği sevmezler.
Nine, odununu alanları, affetti. Onları kurtarmış oldu.
Hasan TANRIVERDİ























