Poyraz, ağanın çobanlığını yapıyordu. Yılın son kuzusunu sahiplenmişti. Yavuz ağa iki yıldır, kuzularını çoğaltamıyordu. Kuzuda şansım kalmadı, diye dert yanıyordu.
Poyraz, kuzuları damda bakarsan, büyür. Aksi halde sürüye katarsan zayıf düşer ve yaşama şansını yitirir. Onun için son kuzuyla diğer kuzuları damda bakıyordu. Zor olsa da güçlenene kadar damdan çıkartmam, diyordu.
Poyraz, ağaya, dediğini yaptırıyordu. Ağa da kuzuların güçlendiğinin farkındaydı.
Sürüyü tepelere çıkarıp geri dönmesi, koyunların yorulmasına neden oluyordu. Onun için otlu yerlere gidiyor ve koyunları dolaştırmıyordu. Akşam olduğunda kesinlikle dama geliyorlardı. Damda yedirip içiriyor ve koyunlar kendine geliyordu.
Çoban tepeye doğru, otun güzelliği tam hayvanlarına göreydi ama bulutlar dalgalanıyordu. Dalgalanma iyi niyetli değildi. Kararmış bulutlar, fırtına potasına girmişti. Koyunlarını geri çevirdi ve dama yağmurla girdiler.
Koyunlarına ot verdi ve karınlarını doyurdu. Bu gidişle sabahı bulursunuz. Yalnız eksik olduklarını fark etti. Üç tanesi yağmurun başlamasıyla kayanın arkasına sinmişti. Köpeğiyle onları buldu ve dama getirdi.
Sabah erkenden hayvanlarını damın kenarına saldı. Kuzuları analarıyla buluşturdu. Bir saat sonra kuzuları damın yanındaki bölmeye yerleştirdi. Kuzular sağlıklıydı. Koyunlarla yamaçlara tırmandılar.
Akşam uluyan kurt içine kuşku düşürmüştü. Yanına silahını da aldı. Köpeğini önden saldı ve koyunlarıyla yamacın başına vardı. Tepeler iyice soğutmuştu. Bahar sonu hava hala ısınmadı, dedi. Koyunlar tepeye yakın, otluyorlardı. Akşamüzeri dama inecekti. Yamacın ilerisinde Şaban ağanın sürüsü vardı. Onlar iki çoban ve dört köpekle hayvanlarını bekliyorlardı. Fakat sürü kalabalıktı.
Poyraz kuzuları dolaştırmıyor ve yormuyordu. Karınları da iyi doyduğu için gelişimleri çok güzeldi. Bu yıl onları da yaylaya çıkaracağını söylüyordu. Yalnız bahçeyi tel örgüyle kapayacaktı.
Yaylada önceki yıl da ki gibi kayıp vermek istemiyoruz, diyordu. Kuzulara bir boş ev ayarlayacağım, demişti.
Sabah bahçe, akşam evin içi, kuzular için korunaklıydı.
Hasan TANRIVERDİ























