Müzikçilerin davetini, zevkle kabul ettik. Hoşlanacağımız davetlilerden belliydi.
Türk sanat müziği, hatta yöresel parçalar da programda varmış.
Piyano konusunda ön bilgim bile yoktu. Arkadaşım bir iki parça çalarmış, bana da bazı bilgileri aktaracakmış.
Sanatçı piyanonun başına oturdu, yaptığı kısa konuşmayla, izleyicilerden tam not aldı. Gerçekten sanatçı kimliği taşıdığı belliydi.
İlk parçasına, hayran oldum. Arkadaşım da parça için, küçük bilgiler verdi. Müziğin ritmi içimi neşeyle doldurdu. Sanatçı kendinden geçmişti. Müzik sevgisini, piyanosuyla ispat ediyordu. Hiç kopmayacakmış gibi dalmıştı. Kendimi dere vadisinde suyun sesini izlermişim gibi hissettim. Rüzgârın fısıltısı ve piyanonun ritminde paralellik kurdum.
Ay ışığında kuşların sesi ve suyun çağıldayışı içime nasıl işliyorsa, piyano da içimde öyle bir his doğurdu. Akşamın karanlığında, ay parlak doğmuştu. Ne kadar zaman geçti bilemedim. Suyun, taşları yalayarak geçişini izledim.
Sanatçı çaldıkça içime hüzün doldu. Hüznü yaşamak istemedim. Derenin vadisinden piyanoya yaklaştım. Keyifli çalıyordu ama yorulduğunu sandım. Arkadaşıma döndüm ve güzel çalıyor ama yoruldu, dedim. Arkadaş esas parçalarına daha gelmedi, dedi. Demek ki esas parçaları varmış, dedim.
Esas parçalarında sahile iner ve dalgaları izlerim. Martılar kayalar arasında yiyecek ararlar. Piyano hareketlendi ve sahildeydim. Ayaklarımı suya soktum. Az da olsa serinledim. Dalgalar peş peşe geldi, içimde sevgi yumağı oluştu.
Yaprakların dansından gözümü ayırmadım. Yavru kuş annesine sinyal gönderiyor ve derman arıyordu. Öyle dalmıştım ki piyanoyu duymuyordum. Sonra dikkatimi toparlayıp salona geçiyorum. Yavruyu bıraktığıma üzülüyorum. Piyano beni öyle hayallere ulaştırdı.
Sanatçı ara verdiğinde, yavru kuşa gitmek istedim. Salondayım ağaçlara kadar nasıl giderim. Beni hayallerimin renkli dünyasına gönderen piyanoydu. Onun için piyanoya hayran kaldım. Hayallerime ulaştım. Öncelikle vadide, sonra dalgalarda ve ağaçlar arasında, kuş yavrularıyla eğlendim. Sevgiyle piyanonun eşliğinde hayallerimi yaşadım.
Arkadaş çok güzel çalıyor. İnan ki ruhum huzur buluyor. Sanatçı piyanoyla ruhumuza hitap ediyor ve adeta okşuyordu. Dertleri atıyor ve neşeyi getirip bir taraflara uçuruyordu. Dağlar tepeler ve ovalara varıyorduk.
Son parçasında ayağa kalktık. Alkışladık ve hayallerimde gezindiğimi hatırladım.
Piyano demek ki böyle bir şeydi.
Hasan TANRIVERDİ























