Giden mi haklı, geride kalan mı?
Aslında hiçbir yolun haklısı yoktur; sadece yarası vardır. Bazen gitmek, kalmaktan daha ağır bir sadakattir. Çünkü insan bilir ki kalmanın anlamı tükenmişse, orada durmak kendi ruhuna ihanettir.
Çünkü bazen anlatamazsın: Sana verdiği hasarın farkında olmayan birine neyi, niçini nasıl anlatabilirsin ki?
Hele ki, seni senden eden birine, seni kaybetme kaygısını bile hissetmeyen birine, ne söylesen sözcüklerin, havada asılı kalacaktır.
…
Bir gün herkes gider, ama vefa geride kalır.
Geçen zamanın üstüne basıp onunla yürüyemez insan.
Örneğin;
Gece yarısı çalan bir telefon, yıllar sonra açılan bir kapıyı bile aralar. Hem de ilk günkü sıcaklığı ile…
Vefa ve sadakat çok benzerler. Onlar suskunlukta bile hissedilen bir nefes gibidirler.
Çünkü her ikisi de zamana meydan okuyan görünmez bir dostluktur.
Ben, kalmanın gereksiz olduğunu anladığım an, gitme vaktimin çoktan geldiğini bilirim. Çünkü sadakat, kör bir zincir değildir; ruhu taşımayan yükü sırtlanmak değildir. Sadakat, kendine de dürüst olabilmektir.
…
Bazen karşındakine her şeyi söyleyemezsin; Çünkü; o dakikada anlarsın ki;
Karşındaki senin yaranı görmüyor ve farkında değildir.
Senin yokluğunu bile fark etmeyen birine,
Senin emeklerini “hiç saymış” birine, hangi söz yeter ki?
.
Ben canımı verecek kadar sadık biriyim, evet. Ama aynı zamanda arkamı dönüp gidebilecek kadar da kararlıyım. Çünkü bazen gitmek, ihanet değil; gerçeğe en dürüst cevaptır.
Özellikle kişi veya kişiler; size değersizlik duygusunu hissettirmişse.
En sağlıklı, en onurlu eylemdir:
“Haydi Abbas vakit geldi” düşüncesiyle sessizce geri çekilmek…
…
Emine Pişiren/ Akçay
#eminepişireninyazıları
#eminepisiren10
#eminepişiren
#emineninşiirleri
#göğsümdeuyananfırtına
#emineninyüreközleri
#emineningönülközleri
#şiirler
#edebiyatgalerisi
#herkes
#gitmek
#vefa
#sadakat
























