Domates garip bir sebze. İhtişam ve sefalet, göz yaşı ve sevinçleri bir arada yaşıyor ve bağımsızlığı özlüyor.
Domatese yolda rastladım, yaşananlara pişman olmamak için yolunun ulaşacağı mutluluk alanı ve satılıp tüketildiği meydana taşınırken. Meydanda isteyen istediği kadar domatese sahip olabilirdi. Meydanda sıra beklerken, istenmeyen bozulmalara da uğrayabilirdi.
Domates almak isteyenler, sıraya giriyor ve ona kavuşuyordu. Toptancılarda satılan domatesler, kamyonete yüklenip götürülüyor. Her kasa vardığı yerde değerleniyordu. Değerlendirilmeyenler ise öylece bırakılıyordu.
Kendi halindeki domates, gösteriye katılmak üzere yola çıkıyordu. Ana caddeden geçerken, büyük bir kısmı kendini asfalta atıyordu. Asfaltta değişik bir renk güzelliği sağlıyordu. Domates için çaresizlik asfaltta sonlanıyordu. Demekten başka bir şey yapamıyoruz.
Çiftçinin bir yıllık emeği, alın teri asfaltı boyuyordu. Kamyonlar, asfaltta kamyonete takılıyordu. Asfalt çiftçinin emeğini sıfırlıyordu. İnsanlar istedikleri kadar poşetlerine dolduruyordu. Böylece domates, değerini kaybetmiyordu.
Domates kimseye hayır etmezdi. Böyle bir olayın gerçekleşmemesi için yöneticilerin çiftçilerden, ürünlerini satın almaları ve yardım kuruluşlarına vermeleri gerekirdi. Yola dökülürken, yardım kuruluşlarına ulaştırılmasını sağlanmalıydı.
Toprakta domates, süslü ihtişamının zirvesinde iken, ona daha değer verilmeliydi. Yollara dökülmesi kimsenin düşünmediği bir olaydı. Özellikle üreticiler böyle bir şeyi asla kabul etmezler.
Yıllardır ilk defa sefalete sürüklenen domates, sefil bir hayat yaşıyordu. Fiyat artışının kurbanı oluyordu. Bu gidişle daha da olacağa benziyordu.
Domatesin patikada görülmemesi, yetiştiricinin oto yollarda satılabileceği ümidindeydi. Her şeye rağmen domates, sofraların baş tacıydı.
Domatesin yetişmesi ve tüketilmesine özen göstermek gerekirdi.
Hasan TANRIVERDİ























