AYRILIĞA SESLENİŞ
Ayrılığa sesleniş, şarkının sözleriyle, bir tür çağrıydı. Bu çağrı, işiten ve hissedenlereydi. Çünkü yürektendi şarkının nağmeleri, yüreğinin derinliklerinden kopup geliyordu.
Yüreğinden, bir ayrılık şarkısı dökülüyor ve kemanının telleri titriyordu. O titreme ki sahnenin mana ve önemini, yorumlar nitelikte olan ayrılığı çağrıştırıyordu.
Duygu yüklü sözleriyle, bazen hezeyana dönük nağmelerdi. “Çileli acılara yer bulunmaz,” diye mısrayı tekrarlıyordu. Her seslenişinde, yaşadıklarını anlatırken ki soluğu kemanın tellerinin titremesine benziyordu. Gırtlağını düzeltmek istedi, vazgeçti. Şarkılar bizi söylerken, sevgi dolu nağmeler, salonda bir ahenk yaratıyordu.
Yaratılan ahenk notalarla güç buluyor ve notalar çileli ayrılık günlerini çekime uğratıyordu. Şarkılardan taç yapmak isteyenler de kemanın tellerinde titriyordu.
Yıllar geçse de şarkılar seni söyler, dillerden nağmeler dökülürdü.
Salonda her şey farklıydı. Yıllar geçtiği halde şarkıları ilk gün ki gibi hissediyor ve kalbine öyle doluyordu. Kalbinin sesi…
Nağmeler kemanın eşliğinde bir bütündü. Sözler alıp seni bir yerlere götürüyordu. Böylece kalbine bir daha çıkmamacasına işliyordu. Şarkılar, renkleri ve dinleyeniyle doğaldı. Doğal ve kalıcıydı. Kalıcı olma hissi, dinleyenin gönlüne doluyordu.
Aynaya baktığında da bağrının yanık olduğunu fark ediyordu. Bu seslere karşı duygusallığı öne çıkarıp kemanın telleri gibi bağlanıyordu. Bağlanmakla birlikte titreme bir iki daha devam etti. Kendiliğinden bir sessizlik oldu. İşte bu an ayrılık anıydı.
Son şarkılar ve tekrar bir daha titreyişle gece kapanıyordu. Keman sonu başa almış gibi tellerini titretti. Bir konuk ve bir şarkı, yeniden başlamıştı. Ayrılık şarkısının seslenişiydi.
Keman coşturdu, nağmeler yüreklerden dillere döküldü. Belli ki bir daha dillere gelmeyecekti.
Bir ağızdan ayrılışın ilk ve son mısralarını, mektup gibi okudular.
Ayrılışa bir mesajdı sözler, gecenin ileri saatinde öyle anlaşılıyordu. Köşeye çekilmiş olan arkadaş grubu da ayrılığı çoktan hissetmiş ve hüzün dolu anları yaşamaya başlamıştı. Kalpler bir olmuş ve ayrılığın acısını gidermeye çaba sarf ediyordu.
Şarkının nağmelerinde ilk andan beri bir sevgi tomurcuğu yeşermişti. Bir hayal ve bir rüyayı çağrıştırıyordu. Kurumayan göz yaşları, ayrılığa bir anlam kazandırıyordu. Anlam kazandırmıştı ayrılığa, vurgularıyla nağmeler.
Bu nağmeler uzun zaman kulaklardan silinmeyecekti. Sesleniş tatlı anılar olarak, yüreklerde korunacaktı.
Titreyen tellere sessizce atılan yay, susmuştu.
Titreyen tellere, yay olmuş ve geceye renk kazandırmıştı.
Hasan TANRIVERDİ























