“Hep kül oldu, her yanımız hep kül oldu,” küle döndük.
TV sunucusu soruyor ve köyün yaşlı teyzesi; yandık, kül olduk, hep kül olduk, diyordu. Gözlerinin feri sönmüş ve çehresi sararmıştı. Kül olduk! nidasıyla saçlarını yoluyordu! “Bir şeyimiz kalmadı,” demeye çalışıyordu.
Köylüsü, kentlisi hayatında bambaşka sevindiği ve ağladığı anları çoğu zaman yaşarlar. Çok defa gülüp ağlamışlardır bile. Gülmüşlerdir yavrularına ağlamışlardır büyüklerine…
Oğlakların analarını koklamalarına, karabaşın keçileri sürüp gelmesine sevinmişlerdir. Sevmişlerdir Karabaşı, kucaklarına almışlardı, oğlakları. Gelmeyen keçisine; “kayaların arasına mı sıkıştı, yavru mu doğuruyor yoksa dili varmadı söylemeye kurt mu kaptı,” dedi.
Hep kül oldu…
Evimiz, eşyamız, arılarımız ve anılarımızla geçmişimiz hep kül oldu.
Gelen geçen herkese; “hep kül oldu,” diyordu. Küle döndük, küle bulaştık…
“Çeyiz sandığım kül oldu. İçindeki el emeği göz nuru masa, yatak ve dolap örtülerim, işlemelerim. Oyalarım, boncuk takılarım, hep kül oldu.
Albüme bakmak geldi aklına… Albümüm kenarında üçgen gibi bir yer kalmış ve kül olmamıştı. Yanmamış kısma dokundu ve göz yaşlarına boğuldu. Albüm “kızımın anıları,” dedi. Kararmış duvarlara parmak uçlarıyla dokundu. Bakır kaplar kararmış eğilip bükülmüş, yanmayan eşya kalmamıştı.
Naylon parçası alev çıkararak halâ alev çıkarıyordu. Hepsi şaşkın hepsi kendinden geçmişti. Bir yere ulaşmak mümkün değildi. Yaşanmışlıklar geri gelmeyecekti. Rüyadan uyanılmış ve hayallerden çıkılmış, korku duvarına toslanmıştı.
Gerçeklere dayalı bir hayat sığınılacak olmaktan çıktı. Liman kalmadı, kapandı gitti. Rüzgârın etkisine bırakılmış hayatlar, yıkılıp yok oldu. Rüzgâr kasırgaya dönüştü ve her şeyi virane haline getirdi. Küller savruldu, küllere karışıp tanınmaz olduk.
Keçilerimizin yanında oğlakları aradık, külleri karıştırdık, sorduk seslenmediler. Belli ki onlar da üzülmüştü. Kalem ve defterlerimiz küldü, gülümüz külden bahsediyordu. Nağmeleri hicran ve acıydı.
Son ses ve son nota dedik onlar da küldü ve küle karışmıştı.
Anılarında ve kaderde kül olmak vardı.
Hep kül olduk.
Hasan TANRIVERDİ























