Pazar pazar kahvaltı sonrası balık ayıklanır mı demeyin ayıkladım işte.
Emekli olduğundan beri, evde aklına eseni estiği saatte yapma lüksüne sahip, can sıkıntısından kendine tek uğraş alanı olarak yemek yapmayı seçen eşim kapıp gelmiş hamsiyi onu ayıkladım işte kedim Minnoşla beraber.
Evet bizde balıkları ben ayıklarım, tavukları ben parçalarım. Neden mi? Şundan eşim de yapar yapmasına da eğer balıkları o ayıklarsa mutfak duvarlarında ve onun eşofmanının ceplerinde bile bulurdunuz hamsi kafalarını.
Vallahi abartmıyorum, bir keresinde evimize badana boya yapan yeğenime ‘ben de yardım edeceğim’ dediğinde dilim tutulmuştu da sesim çıkamamıştı. Ah, yardım ettiler tabi o zaman küçük olan oğlum da babası da yeğenime ama olan bana olmuştu, evde badana boyası olmayan misafir terliği, kap kacak, parke döşeme kalmamıştı.
Badana ve tadilat da bir ay sürdü, çay, siğara, döner, lahmacun molalarıyla.
Tabi ki bedava değildi badana, el emeği de dahil, bana hayatımda en pahalıya patlayan tadilattı.
İki kere Rüzgarlı’ya gidilip alınan alçı, fayans, derz paraları, boya ve alçı olan terlikler, yoğurt kapları bitince kullanılıp atılan legenler, boyaya batan esofmanlar…
Bir ara ben söylenirken sırıtan eşimin, olanca acemiliğine rağmen tavan boyamaya kalkıştığı o, kocaman fırçayı sapına kadar boya kovasına bandırıp bandırıp boyaları akıta döke tavan boyadığını gördüm, kirpiklerinin arasında dişlerinin ve saçlarının arasındaki beyaz boyaları da görünce tamam dedim ben kafayı sıyırmadan bu iş biterse bir daha eşle dostla tadilat yok, hatta mümkünse hiç tadilat yok.
Tadilatsız hayat mı var oysa. Yapıp bozup sonra tamir edip yaşayıp gidiyoruz işte.
Şükran Uçkaç Yargı
26 Aralık 2021 Ankara























