Yılların eşiği, yitip gitmişti. Eşik, ocağımızın kontrol kartıydı. Kartı olmayanların, eşiği aşıp içeri girmesi mümkün değildi.
Kartsız eşikten içeriye adım atmak, yoktu geleneklerimizde. Misafir olabilirdi ama o tür kişiler de misafirliğini bilmeliydi.
Yalnız eşikle birlikte, neler yitmedi ki, “baba ocağının anlamını da yitirdik.” Kutsal ocak, yitince, kaybolan değerler aranmaz oldu. Değerlerimizin içi boşaltıldı. Özümüzü yitirdik, bulabilme şansımızı da kaybettik.
Sevgi ve saygıdan haber alamıyoruz. Acı olanı, kaybedilenler aranmıyor. Arayana da bizden değilsin, diye iyi gözle bakmıyor. Sosyal yönümüzü şaşırdık ve açığa düştük.
Açığa düştük, eşik aşıldı. Gün geldi, ocaklar söndü, söndürüldü. Ocağı sönenlerin, köyü, kasabası ve yöresi birdi. İnsanlar; ovasında, dağında ve bağında toprağının başındaydı. Yeşil örtüsü ve araziyle güzelliklerin merkezinde refah içindeydi.
Baba ocağında, bir değer olduğunun bilincindeydi. Bu değeri birlik ve beraberliğiyle daha iyi anlıyordu. Yaşantısında geleneklerin, öneminin farkındaydı. Baba ocağının korunması boşuna değildi.
Ocağının korunmasındaki ihmaller, eşiğin aşınmasıyla kendini gösterdi. Böylece değersizleşen duygular eşiğe sahip çıkmamak gibi ilkel bir anlayış benimsendi. Toplumun sıkıntıya girmesine neden olan sosyal yapı, değişim adıyla eşiğin kolaylıkla aşınmasına neden oldu. Topraklar soyuldu, maden adına, yersiz ve yurtsuz bırakıldık.
Köyünü kaybeden, insanıyla toprağını, bitki örtüsüyle, kaynak suyunu da yitirmiştir. Sorunların düşünülmemesi için yöre insanı, sise boğulmuştur. İnsanımızın; gözleri görmez ve kulakları işitmez olmuştur.
Baskılar sonuç vermiş ve duyular körelmiştir. Aşılan eşikler ve yiten ocaklar, bir daha görünmüyor ve kaybolup gidiyordu. Farkında olanın da sesini kesiyorlardı.
Eşiklerin peşine yeşil örtü çölleşmiş ve toprak zehirlenmişti. Yörenin sahibi artık yoktu.
İnci avcıları gibi sularıma da saldırdılar, çaresizlere zulmettiler. Zulümlerine devam ettiler, insanımız toprak altında kalana kadar. Ayakta kalanı koşum atı gibi dolaştırdılar.
Ruhumuz feryat etti ve kayalara çarptı. Eşik kalmadı ve bahçelerimiz söndü.
Toplumun umudunu ve endişesini kavramak gerekir. İnsanlar saygı çerçevesinde, toplumu kabullenmelidir.
Hasan TANRIVERDİ























