Kısılan sesler, çaresizlerin çaresizliğiydi. Sesleri kontrol eden, beyinler aldatılmıştı. Sesin arada duyulması, herkesi ilgilendiriyordu. Seslerin kesilmesi kime yarar sağlayacaktı. Ses bugün kesilir, yarın yine çıkardı. Çünkü sesin kişiye kazandırdığı anlam büyüktü.
Kısılan sesler, artık duyulmaz olmuş ve düşüncenin aktarılma fırsatı da bulamıyordu. Başka bir yörüngeye geçmek ister gibiydi. Ona göre başka bir yörünge yaşantısına, derman olabilirdi. Belki de kısılan sesler, dalgalar gibi yayılabilirdi.
Sesin kısılması diye bir olay, onun anlayışına göre samimi ve içten bir duyguydu.
Çok mu konuşuyordu, bilinmez ama kısılan sesinin geri gelmeyeceği, ortadaydı. Gerçeklerden kaçmak kolaylıktı. Bu durumda bir daha kendini toparlaması zordu. Belirli kelimeler ağzından çıkmıyordu. Kelimeler suçlu ve arsızdı.
Kelimelerin böyle tanımlanmaması da enteresandı.
Başka hayatlara geçişi denedi. Sessiz ortamda kalmak istemedi. Sessiz ve de sakin bir hayatı yaşa diyorlardı. Hayat sessiz, ama kendi sesli ve hareketliydi. Sesinin beğenilmediği bir ortamda kalmamalıydı. Çünkü güvensiz bir ortamda kelimelerden çıkan sesler de güvensizdi.
Güvenmezsen, sesini kesenden uzaklaş. Bu dünya, ses kesenler dünyası değildir. Aksine sesini yükseltip düşüncesini ortaya koyanların dünyasıdır. Sesinin güzelliği, konuşma ahengine yansıyordu. Konuşacak hatta şarkı da söyleyecekti. Ona kimse karışmayacaktı. Uzaklar ona kucak açacaktı.
Zırvalayan sesleri duymak istemiyordu. Sesler net ve gür çıkmalıydı. Değerliydi sesi, sesinin tonu, akortlu olması ve tınısı.
Hayatın yönünü dönme dolaba benzetiyordu. Dolabın dönmesini durdurursun ama dünya dönmeye devam ediyordu. Dünyanın dönmesine karışamazsın. O noktada sözlerin bir işe yaramazdı.
Sesin kısılsa da anlaşılman gerekirdi. Kısık sesin bile onlara yeterdi. Onlara sitem edip, dünyayı dar etmeye yeterdi.
Kısılan ses adına, bir gür ses için. Gür sesi dışarıdan cılız bir sesle örtmek olamayacaktır. Sesi yitik görülebilirdi ama yitik sesli olmak onun problemi değildi.
Sesli yaşantısı, sesin iklimine uygundu. Bambaşka seslerle farklılığını oraya koyuyordu. Yeni koşullara uyum sağlamış, sesi açılmış ve istediğini söylemeye başlamıştı. Kısılan sesli şahıs olmak istemiyordu.
Sesi berraktı ve her yere yetiyordu.
Hasan TANRIVERDİ























