Kendi dilinden:
“Ben (aslen) bir Yahudiyim… İsa’nın yolundan gidenlere öldüresiye zulmeder, erkek kadın demeden onları bağlayıp hapse atardım.” (Elçilerin İşleri, 22)
Şam yolunda gördüğü bir vizyon üzerine İsevi olmaya karar verir. Hz. İsa’yı görmemiştir. Ancak İseviler arasında etkili bir isim haline gelince İsevi önderlerle tartışır ve Kudüs’te yaşayan Hz. İsa’nın gerçek takipçileri ile yolunu ayırıp yeni öğretiler vaaz etmeye başlar.
Kendi dilinden:
“Ne var ki, Kifas (Petrus) Antakya’ya geldiği zaman, suçlu olduğu için ona açıkça karşı geldim. Çünkü Yakub’un yanından bazı adamlar gelmeden önce Petrus, diğer uluslardan olanlarla beraber yemek yerdi. Ama o adamlar gelince sünnet yanlılarından korkarak çekilip sünnetsizlerden ayrıldı… Kişinin İsa Mesih’e olan imanla aklandığını biliyoruz. Bunun için biz de, Yasa’nın gereklerini yapmakla değil, Mesih’e imanla aklanalım diye Mesih İsa’ya iman ettik. Çünkü hiç kimse Yasa’nın gereklerini yapmakla aklanmaz. ” (Gal, 2: 11-16)
Hz. İsa’nın yolunu takip eden havariler ve önderlere karşı çıkıp “sadece imanın yeterli olduğunu” savunuyor. Bu ne demek? Sünnet olma gerekliliğini; domuz eti, faiz, kumar ve buna benzer tüm haramları/yasakları bir anda helalleştiriyor, peygamberlerin yasasını bir anda ortadan kaldırıyor. Üstelik bir havari bile değildir Pavlus. Önceki yaşamında Hz. İsa’nın öğrencilerine zulüm eden bir kişidir. Bir anda iman ettiğini söylüyor ve iddiasına göre bir rüyet/görüntü görmüş. Sadece bununla da kalmıyor. Teslis (Baba-Oğul-Kutsal Ruh) inancını savunuyor. Çocukların günahkar doğduğu, asli günah ilkesiyle birleştirip yeni bir din kuruyor. Dört İncil’in hiçbirinde geçmeyen bütün bu fikirleri gönderdiği mektuplarda savunup yeni bir din kurmuştur: Hristiyanlık. Bu mektuplar İncil’e eklenerek kutsal kitabın bir parçası haline getirilmiştir ve bütün Kiliselerde okutulur.
Birinci İznik Konsilinden Kovulan Papaz: ARİUS
★★★
Roma İmparatoru Konstantin Hristiyanları tek bir çatı altında birleştirmek için 325’de papazları ve din bilgilerini topladı. Ancak ters giden bir durum vardı. Pavlus’un fikirlerini savunan çoğunluğa karşı biri sesini yükseltti. Bu kişi Libya kökenli din adamı Arius’tu. Şöyle diyordu:
“Rab yaratılışın başlangıcında var ise ve bu kanıta dayanarak, Oğul’un olmadığı bir zaman vardır.”
Yani İsa Tanrı değildir. İşte bu fikri yüzünden Kilise’den aforoz edildi. Arianizm uzun süre devam etti. Hatta On ikinci yüzyılda yaşayan Muhterem Peter, İslam peygamberini “Arius’un halefi” olarak gösterip karalamak istemiştir. Çünkü onlara göre Arius Moniteist/Tektanrıcı olduğu için sapkın biriydi.
Hz. İsa’nın “Tevhit” Mesajını Koruyan EBİYONİTLER Gurubu
★★★
Saint Paul, Kudüs’te yaşayan İsevilerle tersleşip Hristiyanlık dinini kurduğunda, buna en başta Hz. İsa’nın üvey kardeşi olduğu iddia edilen Yakup ve diğer İseviler karşı çıktılar. Bu gurup Allah’ın bir olduğunu, Hz. İsa’nın sadece bir peygamber olduğunu ve şeriata (yasaya) uyulması gerektiğini savundular. Zamanla bu gurup kendilerine Yakub’u önder kabul ederek Ebiyonitler olarak anıldılar. Dört İncil dışında kalan Pavlus’un mektuplarını kabul etmediler. Bu gurup İslam’ın çıkışına kadar ayakta kaldı.
Hatta Salman-ı Farisi (r.a.) bu gurubun içerisinde idi. Salman-ı Farisi, Resul-i Ekrem’e (s.a.v.) Ebiyonitlerin akıbetini sordu, dedi ki: “Biz namaz kılıp oruç tutardık.” Resul-i Ekrem, önce kendisine inanmadıkları bunların Cehennemlik olduklarını bildirdi. Ancak Salman-ı Farisi bir iki defa daha sorunca Taberi’de geçtiğine göre Bakara Suresinin 62. ayeti nazil oldu:
“Şüphe yok ki inananlarla Yahudi olanlardan, Nasranilerden, Sabiilerden, Allah’a ve son güne inanan ve iyi işler gören kimselere, Rableri katında ecir var. Onlar için ne korku vardır, ne hüzün.”
Müfessirler bu ayetin fetret ehli olan Zerdüşti, Hristiyan, Yahudi ya da Sabiiler hakkında olduğunu ya da bu guruplardan olup Müslüman olanları kastettiğini belirtirler.