Depremle ilgili birkaç satır da olsa, yazmak çok zor. Böyle büyük üzüntüyü Allah bir daha bu millete göstermesin.
Yığıntı haline gelmiş apartmanın adı birkaç defa söylenmişti. Kardeşime apartmanın adını sordum, “Göçer” dedi.
Göçer apartmanı…
Riskli bölge …
İmar affı…
Felaket… simge adları olmuştu…
Deprem felaketi, bu kelimelerle daha güzel anlatılamazdı. Şehrin merkezinde, en büyük ve en şatafatlı bina “Cennetten köşe” fiyatı da cennet gibiydi.
İnsanlar, neleri varsa sattılar. Sonuçta cennetten bir köşe aldılar. Aldılar evlerini, arkadaş yeni evini, ağlayarak anlattı. Üzülmemek elde değildi.
Felaketin olumsuzluklarını yazmak istiyorum. Çünkü doğruları yazmak, adaletli ve ahlaklı harekettir.
Yüksek binaları şehrin dışına yap ki tarihi doku bozulmasın. Tarihi camiler, çeşmeler ve kervansaraylar betona gizlenmesin.
Göçer apartmanı sistemin sembolü oldu. Öyle bir sembol ki bunca cana mal olmuş semboller. Göçer olayını bu millet asla unutmayacaktır.
Felakete; olanlar oldu geçti, kader planı ağını ördü. Diyerek olayı hafife almak, üzerini örtmek kimseye yarar sağlamaz.
Bir bina günün güzeli, yarının enkazı olabilir. Enkaz haline geleceğini, yapan ustalar ve kalfalar bilmez mi?
Birileri daha bilir. Onlarda denetçiler. Yapılmasına izin verenler. Nasıl bilmez, inşaatın başına bir gün gitse, demir ve çimentodan çalındığını görecektir. Fakat para çantası ile peşlerinde gezenler olduğunu herkes biliyor.
Vefat edenler çoklu katillerle karşı karşıyadırlar. Mutlu olanlar ev satın alanlardır. Satın alanlar betona gömülmek istediğini bir yıl önceden haber vermişlerdir.
Göçerler tabutluktur. Apartman olmaktan çıkmıştır.
Hasan TANRIVERDİ
























