Fötrlü ince adam, yol kenarında sarkaç gibi salınıyordu. Sanki onu efsunlu bir esinti oynatıyordu. Parkın müziğine ayak uydurmuş, ileri ve geri dans ediyor, gibiydi.
Fötrlü ince adam, düşmemek için direniyordu. Başını parka döndürdüğünde fötrünü düzeltiyordu. Pardösüsü açılıyor ve tekrar ince vücudunu sarıyordu. İnce adam uyukluyordu. Başına el atıyor ve kaşır gibi yapıyordu. Yer değiştirdiği alana geçiyor ve tekrar salınıyordu.
Güneşin de ışınları ve yapraklar da sise karışmış, ince adamı taklit eder gibi salınıyordu. Yaprakların yeşilliği net değildi. Parkın giriş kapısı tenhaydı. Arkadaş “iş günü insanlar bağında bahçesinde,” dedi.
Çınarın da yaprakları, sallandığında ince adamın ritmi de artıyordu. İleri geri hareketleri aktifleşiyordu. Pardösüsü yelpaze gibi açılıp kapanıyordu. İnce adamın sisten çekindiği belliydi. Çevreyi gözetliyor ve bizim gibi birini bekliyordu.
Arkadaş gözlerini ovdu, adam rahatsız. Ağaca ve geçen arabaya bakıyor. Fakat oturmak için parka gitmiyordu. Güneş arada bir ışınlarını çıkarıyor ve bir göz atıp geri çekiliyordu. Buna rağmen, bulutların grileşmesinden rahatsız olmuyordu. Parkın müdürü gibi havuz başında çayını içmiş, pastasını yemiştir.
Sararan yapraklar, arada kelebek gibi salınarak düşüyordu. Kaldırım sarıya dönmüştü. Esinti biraz daha hız kazandı. Fakat yapraklara dokunmadı. Parktan müzik sesi geldi. İnce adam müziğin sesini duymadı.
İnce adam biraz sonra yana salıntı yaptı. Kafasını çevirip parkın girişine baktı. Kaldırım taşlarına çıkmak istedi. Siyatiği tutmuş gibi dizlerini kaldıramadı. Gökyüzündeki değişime, aldırmıyordu. Bir ara çevresini gözetledi ama yine ileri geri dansına devam etti. Nüfus idaresinden bir türlü gelemeyen arkadaşı bekliyorduk. Bulutlar suyunu boşaltsa okulun kapalı yerine kaçacaktık.
İnce adamın acaba kafası yerinde değil miydi? Yol kenarının kurumuş otları, kara asfaltın kenarında sarı bir çizgi oluşturmuştu. İnce adam sarı çizgiyi kesmişti. İnce adam, öne arkaya parkın müziğine uyum yaptığını gözlüyorduk. Pardösü yelpazelendi, yine aldırış etmedi.
Gözlerimiz ince adamda ve yapacağı yer değiştirme hareketindeydi. Parkın giriş kapısı tamamen açıldı. Belediyenin çöp arabası içeriye girdi. İnce adam fötrünü çıkarıp selamladı ve kafasına yerleştirdi. İnce adam için teşhisimiz kesin doğruydu. Çöp arabası onu da çöp gibi alsa bari, dedik.
Arkadaş, havuz başında bekleseydik, direk kestik nerede ise çimleneceğiz. İnce adama benzedik, dedi. İnce adam hayal peşinde uyukluyor, belki de rüya görüyordu. Yanından geçen köpeğe hiç aldırmadı. Yalnız pardösüsü yelpazelenince köpek kuyruğunu kısıp hızla yürürken, ince adama kaldırıma geç de bir parça ekmek vermeyi becer, der gibi davrandı.
Arkadaş geldi, aşağıya inseydiniz, dedi. Arkadaşa ilerideki ince adama bakıyoruz ve akıldan noksan olduğuna kanaat getiriyoruz, dedik. Yeni gelen arkadaş, dikkat ederseniz, sürekli fötrünü düzeltiyor, dedi. Arkadaş öne arkaya hareketinin farkına varmadı.
İnce adamı parkın müziğiyle baş başa bırakıp ilçeye gitmek üzere yollandık. Tam bu sırada kaldırıma atlayan uzun boylu ve beyaz saçlı adam, incenin yanına geldi. Fötrünü aldı başına yerleştirdi. Gözlüklerini aldı, gözünde kontrol etti. Pardösüyü sırtından çıkarıp giyindi. Bastonu aldığı gibi parka döndü.
Bundan sonra ince adama yapılana “baktık ama göremedik.”
Hasan TANRIVERDİ























