Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
DEĞER BİLMEK/DEĞER VERMEK
Allah Teâlâ İsra Suresi 70. ayette şöyle buyurmaktadır:
“Şüphesiz ki biz insanoğluna değer verdik. Onları karada ve denizlerde taşıdık. Onlara temiz rızıklar verdik. Onları yarattığımız birçok mahlûkattan daha üstün kıldık.”
Değer, çok geniş bir kavram olup, hayatımızda önemli bir yer tutar. Yaşamımızda birçok birleşik söz de üretmişiz. Değer vermek, değerlendirmek, değer arttırmak, değer düşürmek, katma değer, artık değer, değersiz, hazır değer, değer yargısı, saygı değer, toplumsal değer, piyasa değeri, borsa değeri, satış ya da alış değeri, sosyal değer, kültürel değer, nominal değer, kayda değer gibi…
Değer vermek, değer veren kişinin belli bir yetkinliğe ulaştığını kanıtlar. Değer verilen değerin kendi nazarında kıymetli olduğunu ispat eder. Değer verilen değerin kendince hürmet gösterilmesi gereken bir yapı olduğunu gösterir. Yani kişinin değer verdiği değer kendisinin yanında kıymetli olduğu için değer vermesi gerekir.
İlişkilerimizde belirleyici olan, hayatımızı yönlendiren ve insanın mutluluğu için çok önem arz eden bir kavram üzerinde duracağız. Bir deyim olan bu kavram “değer vermek” tir. Değer vermeyi açıklarken, önce değerin ne anlam ifade ettiğine bakmak lazım.
Değer; bir şeyin önemini belirleyen soyut bir ölçü, bir şeyin karşılığı, pahası, parasal yararı olduğu gibi, yararlı nitelik ve özellik ya da üstün kişilik veya nitelikli insan anlamı da içerir. Bazen bir ulusun maddi ve manevi sahip olduğu şeyler, bir kişinin sahip olduğu yararlı nitelikler de değer olarak ifade edilir. Bilinmeyen sayılara yüklediğimiz anlam da değer olarak karşımıza çıkar. Pi sayısının değeri gibi…
Bir kişi ve toplumun farkına varıp, bir kişi ya da şeye karşı, ölçerek tartarak anlam ve önem belirlemesine ve bu kişiyi ve konuyu önemsemesi işine “değer vermek” denir. Değer vermek, sadece düşünmekle olmaz, karşıya hissettirilir ya da topluma açıklanır da. Kısaca değer vermek, bir şeyi veya kişiyi değerli saymak, önem vermektir.
“Bir insana değer vermek, özen göstermek, onun kıymetini bilmek de bir kültürdür.” Bunun eğitimi yok, kitaplarda yazmaz. Yolu sadece insan olmaktan geçer.
Kimileri fazla değeri kaldıramaz. İnsanın doğasında vardır bu, sevilmek hoşuna gider şımarmaya başlar.
Eğer değer verdiğiniz insan da size değer veriyorsa o zaman her şey güzel gider; ancak tek taraflıysa karşı taraf o değeri kaldıramayabilir
Aslında bütün insanlar değerlidir. Ama objektif olarak değil sübjektif olarak. Yani şu anda benim için çok değerli biri, yarın değersiz ve anlamsız olabilir ya da başka birisi için asla değerli biri olmayabilir.
Tersine başkaları için değersiz insanlar, bizim açımızdan çok kıymet taşıyabilirler.
Bir yanılsamayla bazen birilerinin değerini abartır, ya da küçümseriz. Ya da birileri kendi değerini abartır veya küçümser.
Bir insana değer vermek, onun gerçeklerini anlamaya çalışmak ve onu olduğu gibi benimseyebilmektir. Ama birçok kişi diğer insanlara değer verdiği sanısıyla aslında kendi özsever ihtiyaçlarına doyum sağlar. Kendisine değer verilmemiş bir insan bir başkasına değer veremez. Bunu sonradan öğrenebilmesi de ancak kendisine değer verebilmeye başladıktan sonra işleyebilen iki yönlü bir süreçtir. Bir başka deyişle, insan kendine değer verebildiği oranda başkalarına da değer verir; diğer insanlara gerçek anlamda değer verdiğini hissettikçe kendisini de değerli bulur. Yoksa bir diğer insanı yücelterek kendimizi küçültmek, ne ona ne de kendimize değer vermektir. Üstelik böyle bir durum, değersizlik duygularının gerisinde yatan düşmanca eğilimlerin ve suçluluk duygularının daha da pekiştirilmesine neden olur. Değersizlik duyguları yaşayan biri için diğer insanlar ya kendinden üstündür ya da aşağı eşiti yoktur.
Bazı insanları küçümser, çünkü onlarda kendisine benzeyen bazı özellikler görür ve bu insanları, hoşlanmadığı benliğini kendisine yansıtan bir ayna gibi algılar. Ama bunun bilincinde olmadığı için onları kendisinden daha değersiz bulur. Aslında, başkalarını küçümseyen insan, kendisini de küçümseyen, dolayısıyla küçümsenmekten korkan biridir. Bir başkasının onu küçümsemesi, aslında kendinin de kendisini küçümsemekte olduğu gerçeği ile yüzleşmesine neden olur. Değersizlik duyguları yaşayan bir kişinin bazı insanları yüceltmesi, geliştirmiş olduğu gerçek dışı senaryoların bir sonucudur; bu insanların kendisinin ulaşmak istediği görkeme sahip olduğu yanılgısından kaynaklanır. Öte yandan bu insanlara karşı bilinç dışı bir düşmanlık da yaşar; çünkü varlıkları ona kendi yetersizliğini hatırlatır.
Değer bilmek, değer vermek, kişilerin ve toplumun insanlara ve nesnelere karşı tutumlarını belirleyen nicel ve nitel ölçülerdir.
Özellikle sosyal yaşamda “önem”, bulunduğu durumdan dolayı kişilere, nesnelere ve olaylara dışarıdan yüklenen nicel bir ölçüdür.
“Değer” ise daha çok kişinin kendi emeği, bilgisi, becerisi ve çabası ile elde ettiği niteliksel birikimleri ve değişimleri ifade eder. Değerin evrensel ölçülerinin olmasına karşın, önemin daha çok kişisel ve yerel özellikler taşıdığı da görülmektedir.
Başkalarının gözünden görülen kendisine ait özellik ve değer, kendisi tarafından fark edilemez. Birisi size gelip “Gülüşün çok güzel.” dediğinde içinizde beliren “Hadi canım sen de!” hissi aslında o kişiye duyduğunuz güvensizlikten değil, kendinize duyduğunuz güvensizlikten ve şüpheden kaynaklanmakta.
İyi bir insanın taşıması gereken temel özelliklerden birisi de saygılı olmaktır…
Saygı insanın kendi kişiliği ile başkalarının kişiliğinin arasındaki sınırı bilip o sınırı aşmamasıdır. Kendi aleyhine dahi olsa başkasının hakkına, hukukuna özen göstermesidir.
Bir insana değerinden fazla değer verirsen, ya onu kaybedersin ya da kendini mahvedersin. . Onun için, bir kişiye vereceğimiz değerin ölçüsünü iyi ayarlamalıyız. Hak etmeyen insanlara da fazla değer vermemeliyiz.
Ama bazı insanların kendisinden çok başkalarına değer vermesinin altında sebep vardır. Kendilerinin başkaları tarafından sevgi, şefkat, nezaket ve ilgi hak etmediklerini, değersiz olduklarını düşünürler. Kendi değerlerinden şüphe ederler. Bu, insanın kendini en acı şekilde aşağılama yöntemidir belki de. Buna karşın kendilerinde bulamadıkları değeri, değer verdiği insanlardan beklerler her zaman. Genellikle kendilerine en ufak ilgi gösteren insanlardan bir parça sevgi görmek için onlara fazlaca değer verip onları kaybetme korkusu ile sevgiye boğan insanlar, karşısındaki insanın en ufak ilgisiz ya da kırıcı hareketi karşısında hem üzülür hem de suçu karşıda değil kendilerinde bulurlar.
Kimilerinin ise bunun için daha bilinçdışı sebepleri olabilir. Örneğin ince düşünce denilen şey aslında acıma duygusu olabilir. Başkalarından göremediğiniz sevgiyi karşıdaki insana acıyıp ona veriyor, sevgisizliği tecrübe edip üzüldüğünüzden dolayı karşıdaki üzülmesin diye de üstüne titriyor olabilirsiniz.
Özünde insanların bir arada yaşaması, arkadaşlıklar kurmasının nedeni farkında olmasak da çıkarlardır ve bu çıkarlardan elde edilen tatmin olma duygusudur. Bir insana sizden elde edebileceği tüm çıkar ve değeri siz bir anda ve bütün olarak sunduğunuzda bu kişinin sizinle iletişimini koparması sizden alabileceği daha fazla bir şey kalmamasındandır aslında.
İnsanın başkalarına ve kendilerine verdiği değerde her zaman bir denge olmalıdır. Kendinizi tamamen unutup kendinizi başkalarına adayıp, başkasını gözetmenin eşiğine de gelebilirken, başkalarını tamamen unutup kendinizi üstün görüp narsisizme de ulaşabilirsiniz.
Saflıktır değer vermek. Çıkarsız ve tertemiz…
Değer vermek kişinin taşıdığı değeri gördüğü değere vermesidir. Ben şiire ve şairlere değer veririm. Bir insan şiir yazıyorsa benim nazarımda çok kıymetlidir. Hangi şiir sorusu sorulabilir. Şiir olan şiirlere değer veririm. Türkiye’de dergilerde yayımlanmış şiirlere. İyilik ve güzelliğin hem kendisi hem göstergesi olan bir değer olarak. Şiiri kendimde bir değer olarak taşıdığım için dergilerde yayımlanmış şiirlere değer veririm. Şiir kitaplarına değer veririm. Şiire değer vermekte şiirin bendeki kıymeti değer vermeme neden olur. Benim ya da karşı tarafın ideolojisi veya partisi belirlemez bu değer vermemi, şiirin bir değer olarak bende değerli olması değer vermemi sağlar. Bir kıymet kimdeyse o bilir kıymetlinin kıymetini. Bütün mesele baktığımız, baktığımız olduğu için bakabilmektir. Yani insanın gönül gözüyle bakmasıdır değer olup olmadığına…
Kişilere önem ve değer atfederken bireylerin kendi rolleri ve karşısındakilere biçtiği rol belirleyici olmaktadır. Rolleri şekillendiren etmenler; bilişsel, duygusal ve sosyal yaşantılarıdır. Bireysel roller, öğrenme yoluyla kuşaktan kuşağa geçerek ve genelleşerek toplumsal rol kalıplarını oluşturabilmektedir. Bugün, giderek bireyler arasında yaygınlaşan yararcı tutum, rollerin, dolayısıyla iletişimde önem ve değer ilişkisinin de belirleyicisidir.
Böyle bir genelleme yapmak herkes için doğru olmayabilir, ancak önem ve değer ölçülerinin kefesi dengede olmayıp, günlük yaşamda önem lehine sürekli değişmektedir
Benlik, o sensin. O olmazsa sen olmazsın. Algıladığın, gördüğün, tepkin hepsi seninle anlamlı. O yüzden farkına var kendinin. Hayat düzleminde, sapmalar olsada, kendinin farkındaysan, ya barışırsın yaşamınla, ya da küfrederek, kahrederek tökezleye tökezleye ilerlemeye çalışıp yerinde sayarsın, aynı şeyleri tekrar tekrar yaşayarak.
Hayatın eğitmenlik şartı bu… Hatalarından ders almaz isen, kendi kıymetini bilmeden, yürürsen bu yolu, kafana vura vura öğretir tekrarlar. Ama ya öğrenirsen, yeni deneyimler, yeni bir bakış açısı çıkar önüne.
Önce kendini sev, saygı duy ve şımart. Hep barışık ol, hatalar yaptığında horlama kendini, kabule geç, ayağa kalk ve yeniden başla kendini keşfetmeye.
Her şey seninle başlar, sen iyiysen dünyanda iyileşir. Sen olumluysan dünyanda da olumlu olan seni bulur. Sen ışıksan ışıkta, karanlıksan karanlıkta bulursun kendini. Bu gün, şimdi hadi uyan ve başla en iyi seni bulmaya.
Kendimizi ağaç, meyvelerimizi çabalayarak elde ettiğimiz sonuçlar, suyu ise çaba ve değer olarak düşünelim. Eğer suyu başka ağaçların dibine döker ve kendimizi unutursak hem hiç meyvemiz olmayacak hem de kuru bir ağaç olup ormanın bir parçası olamayacağız. Suyu kendimize verip meyveler elde ettiğimiz takdirde ormanın bir parçası olacağız.
Ünlü bir düşünür “Ben insanlara değer vermem, insanlar değerlerini kendileri alırlar” diyerek değerin hak edileceğini vurgulamıştır…
Değerli dostlarım, okurlarım Eğer suyun değerini hayal edemiyorsanız, bu gün su içmeyin. Size pişirdiği yemeklerin kıymetini bilmiyorsanız eşinize rica edin, iki akşam sizin için yemek yapmasın. Evinizin değerini, kıymetini algılayamıyorsanız, bir gece kapınızın önünde sabahlayın. Gözlerinizin değerini anlayamıyorsanız, gözlerinizi bağlayın ve bir saat işlerinizi göremeden yapmaya çalışın…
Şimdilerde bazen düşünüyorum da, geçmişte ne çok değer vermişim değersizlere ve değerli olamayan şeylere…
Burada yazılan şeylerin birçoğu genel şeyler olmakla birlikte, olumsuz olaylar, istisna kişiliklerde görüldüğünden iyi niyetli, samimi ve dürüst insanları ayrı düşünmek gerek.
Herkese hak ettiği değeri vermeniz ve aynı şekilde değer görmeniz dileğiyle gülümseyin.
Çünkü gülümseme, tek kelimeyle “sevgi”dir ve “seninleyim” demektir.
Yaşamın kaynağı sevgi ise, sevgi bir tutku, tutku bir amaç, amaç bir şeyleri birileriyle paylaşmaksa, paylaşalım sevgimizi bir lokma ekmek gibi…
Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel…
Kim; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım…’ her zaman ve her an…____Atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir… Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler dilerim.
Gününüze aydınlık, hayırlarla ve bereketle dolsun.
Rabbim birliğimizi, dirliğimizi ve beraberliğimizi daim eylesin. Ne kurulan sevgi bağları bozulsun ne de dostlar unutulsun. Yeni haftanız düşlerinizin ötesinde güzelden güzel olsun…
Bu güzel günü sevdiklerinizle ve gönlünüzdeki düşlediğiniz gibi geçirin… Her bir yüreğe uzun sağlıklı ve mutlu bir gün daha dilerim, içi sevgi dolu hayat ağacınıza asılan.
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun… Sağlık ve huzur ile hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir gün, bir yerlerde, görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#























