Saraç atölyesi belki de kasabanın kuruluşuyla yaşıttı. Çünkü tarihi sur içinde yeşermişti. Atölyenin tezgâhı ve çalışma malzemeleri de tarihi bir özellik gösteriyordu.
Ustanın kıyafeti de saraç sanatının havasını yansıtıyordu. Soğuk içecekleri satan turistik kıyafetliler gibiydi. Usta orta boylu tıknazdı. Ayağında yün pantolon, sırtında kürk ve çizmeleriyle, Eskimolara benziyordu. Saçları kırlaşmıştı, gözler çakırdı. Ellerinin üzerinde sanki deri katlanmış gibiydi. Yüz çizgileri sert ve çene kemikleri çıkıktı.
Atölye, kalenin kulelerinden birinin minyatürüydü. Dükkânın içerisinde ise her türlü deri işleme yapılıyordu. Her şey düzenli ve yerli yerindeydi.
Usta, atlar için eyer ve koşum takımları yapardı. Genelde ısmarlananları ancak yetiştirirdi. Elinde işi olmayınca, çanta ve heybe türü eşyalar yapardı. Atölyesinde derinin haricinde hiçbir şey bulunmazdı.
Az ile yetinir ve en küçük bir deri parçasını zayi etmezdi. Tutumlu olmayı, işini yaparken, yardım almamayı ve kimsenin işine burnunu sokmamayı prensip edinmişti. Saraç aletleriyle adeta özdeşleşmişti. Basit bir yaşam sürer ve gösterişten uzak dururdu.
Dükkanını doğal eşyalarla süslemişti. Başta duvar halıları dikkat çekerdi. Halı tezgâhı maketine adı ve atölyenin adı yazılıydı. Çalışmasına özen gösterirdi. En iyisini yapar fakat öğünmezdi. Mütevazi davranışından taviz vermezdi. Açık sözlü ve doğrudan yanaydı.
Toplumsal değerlerle ilgiliydi. Hayatında pek değişiklik yapmazdı. Dükkanında ısıtıcı yoktu. Soğuğa karşı efsunlanmış gibiydi. Yaptıklarına karşılık, hediye veya bahşiş kabul etmezdi. Sarayın ısmarladığı eyerleri hediye etmişti.
Atölyesinin onarımını kendisi yapardı. Fakat yenilik diye bir şey eklemezdi. Beton denilen yapıdan nefret ederdi. Çarşıya yakın ve bahçe içerisindeki toprak kil karışımı evinin her tarafı, ahşap döşenmişti. Mutfağını sırlı kaplar süslüyordu. Onların dışında başka kabı evine sokmazdı.
Herkes ile uyumluydu. Yaptığı onarımlardan ücret almazdı. Sevgiden yana olmayı ahlakın gereği sayardı. Özellikle çocuklara şefkatli davranırdı. Ona göre adaletli davranmak yaşantısının esasıydı. Ilımlı bir mizaca sahipti. Çalışmaktan bıkmaz ve acele etmezdi. Sakin temkinli ve asaletliydi. Çalışana saygı duyardı. Bilimsel çalışmalardan haberliydi. Çevresine göz kulak olur, fakiri gözetirdi.
Hayat döngüsü onun için değişmezdi. Kısa ve uzun ömür süren de aynı şeyi yitirir. Etme bulma dünyasında, karşındakini hiçe sayma, kendine saygısızlıktır, derdi.
Haftada bir gününü de doğada gezmeye ayırırdı.






















