İncecikten bir nağme geliyordu kayıkların arasından. Yanımızdaki amca, “Genç olmak varmış, sesinin nüansı bile faklı,” dedi. Kulağa hoş gelen sese yaklaştığımızda, iki kayık arasında, halatlara uzanmış, yaşlı bir balıkçıyı gördük.
Yaşlı balıkçıdan geliyordu, nağmeli ses. Ahmet “Delikanlı sesi,” dedi. Yaşlı kayıkçı uzun boylu ve etine dolgundu. Saçları beyazlamış fakat dökülmemişti. Yüzü kiremit kırmızısı gibiydi. Elleri taraklı ve büyüktü, geniş bir çenesi vardı. Kardeşim “Elinden balık bile kaçamaz,” dedi.
Güneş ışınının etkisiyle, derisi koyulaşmıştı. Yanık türküleri peş peşe sıraladı. Keyfini bozmak istemedik ve dereye doğru yöneldik. Dereye yaklaştığımızda balıklar kaçıştı. Balıklarla birlikte, çakıl taşları dahi parlıyordu. Biraz izledikten sonra, suya girdik ve balığın peşine düştük.
Kardeşim, “Kovalamakla balık mı avlanır, yuvalarına girmelerini sağlamak için, önlerini kesmeyelim, dedi. Doğru söylüyordu. Balıkları yakalamak için çırpındığımız halde, onları yuvalarına kaçmalarını sağlayamadığımız gibi, ancak dengelerini bozabildik. Tahminimizin dışında, yuvalarının yerine köprü altına daha derine kaçtılar. Bağrışmamızdan, söylenen herhangi bir sözü duymamız mümkün değildi.
Ahmet, halatların üzerinde türkü söyleyen, balıkçı amcaya takmış, “Pis kokan halatların üzerinde, nasıl uyunur. Kayığın içerisinde uyumuş olsa, bir dereceye kadar. Çürük balık kokusu insanı bayar, dedi.
Ahmet’in sözüne başımızla evet derken, balıkların peşinde aramaya devam ettik. Balıklar derin suda yakalanma riskini en aza indirdiler. Çok çırpınsak da bir tane dahi yakalayamadık. Bu sırada, türkü söyleyen yaşlı balıkçının, köprünün ayağında bizi izlediğini gördük.
Balık peşine koşmaktan, pes ettik ve dışarı çıktık. Yaşlı kayıkçı baktı ve güldü. Balıkları yakalama çabası için kardeşimi örnek verdi. Çünkü kardeşim, tamamen suya girmişti. Ahmet yaşlı balıkçıya, nasıl davranmamız gerekirdi? Diye sordu.
Yaşlı balıkçı, “İyi koşuşturdunuz, balıkları yuvalarına kaçırabilseydiniz, yakalama şansınız artardı. Köprünün altındaki derinlikte onları kontrol edemezsiniz. Balıkları taşların altına çekebilseydiniz, yakalama şansınız yüksekti,” dedi.
Ahmet, yaşlı kayıkçıya, “Amca, halatlarda rahatsız olmuyor musunuz? Ayrıca çok kötü kokuyor,” dedi. Yaşlı balıkçı gözlerini üzerimizden ayırmadı. Davranışımızı da kontrol eder gibi, bizi inceledi. “Kayığa çıkıp dalgalarla tanıştığımda, sizden küçüktüm. O zamandan beri dalgalarla, arası kesme oynuyorum. Halatlarda da uyuyorum. Öyle alıştım ki, üzerine battaniye alır, halatların üzerinde yatarım,” dedi.
Kardeşim “Bu sahili niçin tercih ediyorsunuz,” dedi. Yaşlı balıkçı “Mendirek karayeli kesiyor. Zemin de kum olduğu için, tercih ediyorum,” dedi. Kardeşim “İsteğiniz var mı? Eve gidiyoruz, hemen getiririz,” dedi. Yaşlı kayıkçı teşekkür etti.
Balıkçı, “Baharınız neşeli ve sevinçli geçsin. Yüzünüz her daim gülsün,” dedi.
Hasan TANRIVERDİ





















