Büyük dişi fil öldürülmüş, sürüdeki yavruları da kaçırılmıştı. Sürüyü farklı yöne kovmuşlar ve ana fil yalnız kalmıştı. Kaçak avcılar filin bu şaşkınlığından yararlanıp onu öldürebilmişlerdi. Fil dişi için avcıların rehberi köyden biriydi.
Aradan bir ay geçtikten sonra kaçak avcılar, sürüyü tekrar aramaya başladılar. Rehber köyde kaçakları koruculardan saklıyordu. Korucular gittikten sonra aramaya çıkıyorlardı. Köyün yaşlıları gözcülük yapana; “Oğlum yapma bir daha görmeyelim. Yoksa seni ihbar edeceğiz. Fili öldüren ve ölümüne neden olanların kaldığı hâlleri anlatılan hikâyeleri biliyorsun, yapma,” dediler.
Rehber; kaçak avcılara, filler zeki hayvanlar, ne zaman köye geleceği belli olmaz ama kesinlikle gelirler, dedi. Kaçak avcılar köyün çevresinden ayrılmıyor ama kimseye de görünmüyorlardı.
Bugünlerde fillerle ilgili hiçbir ipucu yoktu. Rehber aldığı parayı hak etmek için köyden bazılarına yardım etmeleri için para da teklif ediyordu. Korucuların geleceğini duyduklarında kaçıyorlardı. Dağda mağaraya saklanıyorlardı. Mağaranın en az üç yerden giriş çıkış yeri vardı.
Korucular köyde bir gün kalmışlardı. Rehberlik yapan ailesine de uğramamıştı. Çünkü ailesi de onu dışlamıştı. Kaçakçılar, yardım edeceğiz diye köylüyü de aldatmaya çalışıyorlardı.
Rehber, “Ummadığımı umuyorum,” diyordu. Şöyle ki filler köyün çevresinde olduğunu tahmin ediyor ama bir türlü bulamıyordu.
Kaçakçıların rehberi, köyde alay konusu oluyordu. Köyün savaşçılar, et için avlanıp gelmişlerdi. Yedi antilop ve üç ceylan vurmuşlardı. Köy bir hafta et yiyebilecekti. Rehber son gülen iyi güler diye tek başına dolaşmaya başladı. Kaçak avcıları göndermişti. Fakat kaçaklar, yine geleceğiz, demişlerdi.
Kaçak avcıların gidişi köyü rahatlatmıştı. Çünkü fillerin öldürülmesini hiç iyiye yormuyorlardı. İki gündür rehberin de katıldığı av partisi verimsiz geçmişti. Avdan akşam geç gelmişlerdi. Herkes sazdan yapılmış evlerine çekilmişti. Rehber saz evini zamanında bir metrelik dört direk üzerine yaptırmıştı.
Gece çıkan rüzgâra aldırmadı. Çünkü güçlü esmiyordu. Rüzgârın sesi ona ninni gibi geldi. Fillerin köye girmesini, en azından ayak sesini bile duymadı.
Filler direkler üzerindeki rehberin saz çadırına iyice yaklaştı.
İki erkek fil, her iki taraftan çadırı hortumlarıyla sardı ve savurup attılar. Filler yıkıntının üzerinde gezindiler.
Rehber karasinek gibi ezildi ve filler de çekip gittiler.
Hasan TANRIVERDİ






















