Sevgili okurlarım, Samsun ilimizde meydana gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün anısına dikilmiş olan Kurtuluş Anıtına iki meczup kişinin saldırı düzenlemesi, bizleri derinden üzmüştür. Bu nedenle bu menfur saldırıyı kınıyor, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Anıtına sahip çıkan Samsun Halkına da sonsuz teşekkür ediyorum.
Sevgili okurlarım, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü her 10 Kasımlarda anmamızın dışında, ilke ve devrimlerine sahip çıkmak kendi varlığımızı korumayla birlikte, aynı zamanda vefa borcumuzdur. Bilmeniz gerekir ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yalnızca ulusumuzun bağımsızlık savaşını veren değil, aynı zamanda kurmuş olduğu cumhuriyetin kurumlarıyla birlikte, çağdaş medeniyetin ölçülerine ulaştırma gayretini gösteren siyasi bir deha ve öngörülü bir liderimizdir. Bilmemiz gerekir ki, Birinci Dünya Savaşı öncesinde, Osmanlı Devletinin yanlış politikaları yüzünden, devletin nizamı bozulmuş ve eski gücünü yitirmişti. Balkan savaşı sonrasında, topraklarımızın büyük kısmı kayıp edilmişti. Bu savaşın galibi olan Ruslara da savaş tazminatı olarak Kars’ı, Ardahan’ı, Artvin’i ve Batum illeri verilmişti. Durum bu vaziyette iken, Osmanlı Devleti birinci dünya savaşına Alman devletinin yanında girmişti. Birinci dünya savaşının kayıp edilmesiyle birlikte, Osmanlı Devleti paramparça edilmişti. Anadolu işgaliyle tarihten silinme noktasına gelmişti.
Sevgili okurlarım, Bu durumları bilmeyen bunlar gibi meczuplar ve onların uzantıları, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919 da Samsun’a ayak basar basmaz, ilk kıvılcım ateşini Amasya tamimiyle yaktığını da bilmezler. Bakın Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Amasya bildirisinden sonra, ilk önce Erzurum’a, sonra da Sivas’a gitti. Her iki şehirde kongre toplantısı yaptı. Yapmış olduğu kongrelerde, almış olduğu kararları hayata geçirmeğe Karar verdi. Verilen bu karar üzerine, işgal edilen şehir ve bölgelerde yaşayan ve eli silah tutan vatandaşları, silahlı direnişe geçirmek üzere örgütledi. Daha sonra, Ankara’ya gelerek 23 Nisan 1920 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtı. Meclisin Kararıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Başkanı, hem de Ordularımızın Baş Komutanı Unvanıyla yetkilendirildi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu yetkileriyle, Ulusal Kurtuluş Savaş’ını yaptı ve başardı. Kurtuluş Savaşı sonrasında, 29 Ekim 1923’de Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurarak, bir dizi köklü Devrimleri yaptı. Cumhuriyeti sağlam temellere oturtturmak maksadıyla, gece gündüz durmadan çalıştı. Ne yazık ki her ölümlü gibi, O’da aramızdan ayrıldı. Şimdi, Anıt Tepe’de ebedi istirahatinde yatmaktadır. Bu kadar fedakârlık ve vatanseverlik ilkesi içinde, bütün yaşamını ülkemizin refahı ve mutluluğu için hiç durmadan gece gündüz çalışarak ülkemizi medeni milletler seviyesine ulaştırmak isteyen kahramana sahip çıkmak yerine, ne yazık ki o günlerden yakamızda kalan bitler heykelini yıkmak istemiştir. Bu durum bizleri derinden yaralamıştır.
Sevgili okurlarım, değil Samsun’da yaşayan halkımız. Bütün yurdumuz vatandaşlarını ayağa kaldırmıştır. Şartlar nasıl gelişirse gelişsin, yurdumuzun her yaştaki insanları Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, her daim ve her zaman minnet ve şükranla anıyor ve anmaya da devam edecektir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşların anısı önünde saygıyla eğiliyor, rahmet ve minnet duygumla anıyorum.
Sevgili okurlarım, içinizden birisi olarak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk için yazmış olduğum, “Mustafa Kemal Destanı” adlı kitabımda yerini alan otuz kıtalık şiirimden, günümüzle denk düşen bir bölümünü sizlerle paylaşmaktan mutlu olduğumu bildiriyor, saygılar sunuyorum.
MUSTAFA KEMAL DESTANI
İlk dünya savaşında taraf olduk yıkıldık
Mondros’a barış dendi Sevr’le yere çakıldık
Üç kıta elden gitti ateşinde yakıldık
Mustafa Kemal çıktı karanlık ortasından
İki güneş bir doğdu İstanbul Kalesinden
Bandırma vapurunda kurtuluşu düşledi
Samsun’a varır varmaz savaşmayı işledi
Anadolu halkıyla bir olmaya başladı
Hainler şaşkınlaştı korktular böylesinden
İki güneş bir doğdu Samsun’un Kalesinden
Amasya’dan dünyaya tamim etti aşağı
Bu millet olmayacak yabancının uşağı
Misak-ı Milli yemin milletimin döşeği
Kızanlar oynaştılar kurtulma hevesinden
İki güneş bir doğdu Amasya Kalesinden
Kazım Karabekir’le tutuştular el ele
Mustafa sivil giydi sade vatandaş bile
Padişah telaşlandı işgalci geldi dile
Türk halkı şaha kalktı olmayız kölesinden
İki güneş bir doğdu Erzurum Kalesinden
Vatandaşla bir olup düşüncesi soruldu
Sivas’a gelir gelmez son karara varıldı
Ne manda ne himaye gerçek dava görüldü
Esir olmak gelmiyor tarihin yücesinden
İki güneş bir doğdu Sivas’ın Kalesinden
İstanbul işgalinde mebusanlar sürüldü
Padişah korkusundan işgalciye sarıldı
Mustafa Kemal’e de birçok tuzak kuruldu
Kurtulmak şart diyordu işgalci belasından
İki güneş bir doğdu istiklal Kalesinden.
Halk Şairi Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar Şair





















