Yazılarım, düşüncelerimin kara kalemle kâğıda dökülmüş şeklidir. Büyük uğraşlarla ortaya çıkar ve her yazıda büyük enerji harcanır.
Yaşadıklarım ve hissettiklerim anlamlı olarak sayfalara dökülür. Sayfalar beyaz, sayfalar parlak fakat hayat çelişkilerle dolu. Yazılarım, “Kütük ev “de “Sır” olmaktan çıktı. “Dağlar Derdim Var Benim” romanı hâline geldi.
Yazdıklarımda anılarım, çocukluğumun duygusal yanı ve karşılaştığım olaylar ağırlıklıdır. Özellikle etkilendiğim olaylar, kalemin ucundan dökülür. Olaylara sadık kaldım ama anlaşılır duruma getirirken biraz sapmalar olmadı değil.
Çocuklukla ilgili yaşanılan olayların her biri değil hikâye şeklinde yazmak roman olur. Çünkü oyunlarımız, oyunların sosyal ve psikolojik yönü. Ekonomik olarak, hiçbir istek ve arzuda bulunmayışımız. Okul kıyafeti ve lastiklerimiz başka bir şey istemezdik, bilmezdik de. Fakat bağda bahçede tarlada çalışır, üretir, aldığımız mahsulün değerini bilirdik.
Rahmetli Babaannem derdi ki, “Zamane eşeğinin ağzına dere akacakmış da yine de “Su” diye bağıracakmış. Aynısı olmadı mı? Neden böyle oldu diye düşünenlerinize “Küreselleşme” denilen ve ağızlardan düşmeyen serbest piyasa ekonomisini uyguladığımız sürece daha kötü olacaktır. Rahmetli babam “Uşağım sen biliyorsun da baştakiler bilmiyor mu.? Daha kötü olacağını biliyorlar ama işlerine gelmiyor.” Derdi.
Yazılarım arasında sosyal yapımızdaki önemli olan fakat terk ettiğimiz birçok yapımızı ve gerçekleşen değişimi anlatmaya çalıştım. Onları toplu olarak da anlatacağım. Örnek vereyim, tarla bellemek kalktı. Mısır biçmek, dövmek, soyma imeceleri yapmak da kalktı.
Yazılarımda dağlar, yaylalar ve deniz var. Onlarla ilgili güzellikler ve hüzün de mevcut. Köy ve gelenekleri, şehir hayatı, okullar, öğretmenler ve öğrenciler var. Örnek, öğretmen eğitime giriş dersi için, eğitim kaça ayrılır? Diye sınıfa sormuş. Sınıftan cevap çıkmamış, arkadan bir öğrenci elini kaldırmış “İkiye ayrılır. Eğitime bir giriş ve bir de çıkış.” Demiş.
Yazılarımda tarih kokan hikâyeler yer almakta, olayların kültürel ve ekonomik yönlerine de değinilmekte. Yalnız tadında bırakılmakta.
Yazılarımda yaşananları bütün duygusallığımla ve hissettiklerimle sayfalara dökmeye çalıştım. Düğün, dernek ve göçler gibi toplu olayların sosyal yapıya etkisini de çeşitli yazılarda ortaya koymaya çalıştım.
Olayları uzun tutmadım. Çünkü okuyanın sıkılmamasını istedim. Denemeler de çok daha farklı görüş ve düşüncelerin ortaya konabileceğini fark ediyorum. Farklı görüşleri de okurların isteğine bırakıyorum.
Bir cümle yazan ve bir kelime okuyan herkese teşekkür ediyorum.





















