Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Meryem ÖZEN

Nilden (Zirvede Bir Popçu) (IV)

Meryem ÖZEN Yazar Meryem ÖZEN
14 Kasım 2020
Meryem ÖZEN
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Ev, evim, şimdi daha iyi anlıyorum ki sığınağım, tapınağım, yurdum, yuvammış… Öyle özledim ki… Yarın dönüyorum. Bir haftada bu kadar değişebilir mi insan, bu kadar derin bakabilir mi? Anlayabilir mi? Herşeyi değil ama çoğu şeyi? Herkesi değil ama pek çoğunu? Duyguları, açlıkları, yaşanmamışlıkları, yaşanmamışlığın farkında bile olmayanları, çaresizliği, elinden tutulmayacağını bilen kadının bulunduğu yeri koruma savaşını, yırtıcılığını… Eksik kalan sevgileri, verilmeyen sevgileri, verilmeyi bekleyen, nasıl verileceğini bilmeyen sevgileri…

İyice filozof oldum ben de, yani. Ben buraya düşünmeye gelmedim ki, paramı alıp çatır çatır yemeye, halka sempatik görünmeye geldim. Bir iki bikinili mayolu poz, sırada beklerken, yemek yerken çekilen birkaç fotoğraf bunun için geldim ben. Sevecek bebek de bul demişlerdi ama yanında babası olan bebekleri sevmeme zaten izin vermedi anneleri, adamı da bebeği de kapıp gittiler. Yanında annesi olmayan bir bebeği tutmaya çalıştım, beceremedim ağlattım. Bebekli poz veremedim yani. Tavla, okey oynayacak kadar kimseyle iletişim kuramadım, kurdurmadılar öyle bir pozum da yok. Param eksik kalacak. Çok değil birkaç gün önce çıldırırdım ama şimdi çıldırmaya mecalim mi yok, isteğim mi bilmiyorum. Tek düşüncem gider gitmez sevgilimden ayrılmak. Çünkü ne ben onu tanıyorum ne de o beni. Sadece ekranlarda birbirimize çok yakışıyoruz o kadar. Neyi sever, neye kızar onu bile bilmiyorum. Ve evet işime dört elle sarılmak, çünkü beni ayakta tutan oymuş. Çok çalışıyorum diye söyleniyordum ya, iyi ki işim var da çalışıyorum. Ha bir de artık har vurup harman savurmam. Bir elbiseye öyle binlerce lira vermem, yatırım yaparım, yaşlılığıma. Yani sadece maddi değil her türlü yatırım yaparım yaşlılığıma. Bu kamptan öğrendiğim bir şey varsa, o da kendine tutunarak ayakta kalman gerekliliği. Ne popülarite, ne eş…

Yaşın azıcık geçince nasıl ki kocalar genç kadınlara bakmaya başlıyorlar, sektörde de yerini hemen kapıyorlar. Gençlere taş çıkardı başlıkları falan hikaye, ne zamana kadar taş çıkarabilirsin ki zaten?
Güçten düşünce bir iki yerde çıkabilirsen çıkarsın onda da hala çok güzel şarkılar söyleyebilsen de, elbisenden bahsederler, makyajından, dekoltenden. Çünkü bilirsin ki, dekolten, pörsümemiş vücudun olmasa ekranlarda asla sana sıra gelmez, hakkında iki satır yazılmaz.

Müberra da böyle miydi acaba? Gerçi kocası yoktu ama annesi vardı, kardeşleri… Hiç sesini çıkarmaz ne istesem yapar. Kişiliksizliğinden sanırdım meğer çaresizliğindenmiş, eve üç kuruş götürebilmek içinmiş. Annesi geçen yıl ameliyat olduğunda nasıl da burnundan getirmiştim o bana aitti, benim hizmetimdeydi. Beni bırakıp gidemezdi, annesine de başkası baksındı. Benim tüm düzenimi, tüm işimi o biliyordu. Yaşlı bir kadın yüzünden alt üst olamazdım. Ne kadar da alttan almıştı, gece gündüz bir annesine bir bana koşturmuştu da yine beni memnun edememişti.
O ,adeta bir nesneydi benim için, hiç düşünmemiştim bir insan olabileceğini. Yani işte, işlerimi düzene koyuyor, herşeyimi hazırlıyor, beni rahat ettiriyordu. Sanki bana özel tasarlanmış, benim için yapılmış, kurgulanmış bir makine. Düşünüyorum da bu kadar koşturmanın içinde acaba onun kalbini de hızla çarptıran biri olmuş mudur, hiç kadınlığını hissetmiş midir, ayna karşısına geçip kendine alıcı gözle bakmış mıdır, yoksa eviyle benim aramda sürekli salınan bir sarkaç gibi hep belirli midir hareketleri, yapacakları, yaşayacakları?

Dedim ya iyice filozof oldum. Bunlar benim için derin konular, daha önce var olduğunu belki okuduğum birkaç kitapta gördüğüm şeyler. Hem canım zaten o kitaplarda da kadın ne yaşarsa yaşasın mutlaka aşkı buluyor, mutlu sonuna ulaşıyor. Bir şeyler oluyor, çeşitli üzüntü ve çileler çekiyor sonra onu o hayattan çekip çıkaran, sevgisiyle sarmalayan bir adam illa ki ortaya çıkıyor. Kadın o aşkla yeniden doğuyor, yaralarını sarıyor, eski günlerini unutuyor falan. Kadın kesinlikle çekici, çok iyi kalpli, çok sabırlı ve fedakar oluyor. Ve sonuçta sevmeyi bilen bir adamla da ödüllendiriliyor. Çekici olmayan, sabırsız ya da kompleks sahibi kadınlar da ya üzgün ve yalnız ya da yenilmiş olarak köşelerinde oturuyorlar.

Yani illa ki kadını yine bir adam kurtarıyor yani illa ki o kadın da kurtarılmaya değer oluyor.
Hakikaten var mı ki öyle kurtarıcılar? Kıyıda köşede, pusuda kurtarmak için bekleyen? Sınırsız sevgi verebilen, sevmeyi öğrenebilmiş? Hiç sanmıyorum. Görüyorum yani, genellikle cinsellik peşinde koşan adamlar, yaşları kaç olursa olsun, hele bir de paraları varsa… Rahat yaşamak, kolay şöhret uğruna kabul edenler de var ama bilmem ki ne hissederler o adamla birlikteyken. Aman, düşündüğüm şeye bak, ne hissedecekler, nerede yerim, nerede gezerim?
Dedim ya bu kadar düşünmek fazla bana…
…
Vee işte döndümmm… Yeniden kamareraların karşısındayım. Dudaklarımda bir gülümseme.. Tamamıyle öğretilmiş üstünde saatlerce çalışılmış bir gülümseme… Hararetli hararetli anlatıyorum… Sesimi duyuyorum, ay diyorum çok mutluydum halkla içiçe, halkım şahane, hepsini tek tek öpüyorum, tek tek selamlıyorum… Ama içimde diyorum ki, vay be ne yolculuktu, ruhumun hiç girmediğim koridorlarında turladım, orada küçük Selma’ya rastladım. Onun çırpınışlarını, Nilden olabilmek için vazgeçtiklerini, vazgeçilmelerini, yırtınışlarını, sahte dostlarını, çocukluğundan kalma bir avuç anıyı, unutmaya çalıştıklarını, unutamadıklarını, unutması gerekenleri, içinin ağladığı ama yüzüne kocaman bir gülümseme yapıştırdığı günlerini, pişmanlıklarını, hırslarını, küçücük ışıltılar halinde mutluluklarını…
Sadece para için gittiğim şu bir hafta bana neler de düşündürdü, neler kattı, neler getirdi, neler götürdü… Sadece bir hafta… İyi ki de gitmişim. İyi ki de yapmışım. Artık kendime daha güvenliyim hayata daha bir tutkuyla bağlıyım daha çok anlamaya çalışıyorum, daha affedici ve merhametli olabileceğimi damarlarımda hissediyorum. Selma’yı Nilden’in içine gizleyip ne kadar da harcamışım? Oysa o duyguluydu, hissederdi, sevebilirdi, önemserdi, yüreği acımayı bilirdi hem de çok iyi bilirdi. Gerçi onunki de biraz fazlaydı sanırım. Selma’nın hassasiyetiyle bugünkü yerime asla gelemezdim. Şimdi kolları sıvayıp bu ikisinden tek kişi çıkarma zamanı… Ne Selma kadar yufka yürekli ne Nilden gibi duyguları unutmuş… Ne Selma gibi güneş görür görmez, ardını düşünmeden kolayca açan bir tomurcuk ne de Nilden gibi kayalıklarda biten yekpare bir çiçek…
…..
Bu arada benden duymuş olmayın, bu macera bana öyle iyi geldi ki, hiç yapmadığım bir şey yaptım. Kazandığım paranın bir kısmıyla Müberra ve annesini tatile gönderdim. Yani hepsini verseydin dediğinizi duyar gibiyim ama değiştiysek de bir Haluk Levent olmadık…
Hepinize kendiniz olabileceğiniz ve kalabileceğiniz sağlıklı günler dilerim.

Paylaş
Etiketler: BebekdekoltefilozofHaluk Leventpopülarite
Önceki Yazı

Covid Salgını Üretimi Nasıl Etkiledi?

Sonraki Yazı

Kıdem Tazminatında Püf Noktaları

Meryem ÖZEN

Meryem ÖZEN

İlişkili Yazılar

Meryem ÖZEN

Nilden (Zirvede Bir Popçu) (III)

13 Kasım 2020
5k
Meryem ÖZEN

Nilden (Zirvede Bir Popçu) (II)

12 Kasım 2020
5k
Meryem ÖZEN

Nilden (Zirvede Bir Popçu) (I)

11 Kasım 2020
5k
Meryem ÖZEN

Sultan

19 Eylül 2020
5k
Sonraki Yazı

Kıdem Tazminatında Püf Noktaları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap