Olağanüstü veya gerçeküstü zihinsel sarsıntılar olmaya devam ediyor…
Yaklaşık 2 ay öncesinde cep telefonuma bir mesaj geldi. Bilmem ne ajansı için kayıt yaptırabilirsiniz, diye bir mesaj.
Şu filmler ve diziler için tip-oyuncu toplayan ajanslardan. İki dakika düşündüm tabii. Kayıt olsam mı? Belki bir teklif gelir…
Bir sürü fotoğrafımı göndereyim. Profil, boydan, eğilmiş; giyinik, yarı çıplak, veya değişik değişik çıplak fotoğraflar…Alışkınım zaten
izlenmeye, dinlenmeye ve benzeri kişisel sınır aşım hadsizliklerine.
İki dakika boyunca böyle ögelerden kurulu senaryolar kurdum kafamda. Eğer ki kayıt olsaydım, kim bilir hangi diziler veya filmler için
teklifler gelirdi!..
Her ne ise!.. O mesajdan kısa bir süre sonra Kurtlar Vadisi dizisinin yeni serisinin çekileceği haberi de çıktı. Belki de özellikle o dizi için
figür veya yan sanayi-çıkma oyuncu toplayacaklardı. Kurtlar Vadisi içindiyse, daha çok, haydut görünümlü kişiler gerekli olur idi.
Fakat sonuçta Polat Alemdar‘ın veya adamlarının öldüreceği bir tip olmak istemem.
Zaten kafa yapım uymaz. Ki, bu dizide harcanma olayım sonrasında, polis molis iyice peşime düşer. Lo bu ölmemiş! gibi.
…
Daha yakın bir zamanda, yaklaşık iki hafta önce, yine cep telefonuma bir mesaj geldi. 22.00’yi geçesi. Merhaba. Ben Mesut. diye başlayan
bir mesaj. Tokat‘tan beni tanıyormuş. İzmir‘deymiş. Nenesi harım-bahçe kazarken 2111 adet Osmanlı altını bulmuş. Elden çıkarmak istiyormuş.
Tanıdığım kuyumcu veya kaçakçı var mıymış…
Dedim, Tokat‘ta nerede tanıştık? Hatırlayamadım..
Cevap gelmedi. Kafamda bu mesajı da tarttım. Şüphesiz ki bir tuzaktı bu. Olasılık yüksek ki, bir iki tane gerçek Osmanlı altınını bana gösterip
geri kalan daha fazla çakma-imitasyon altın paraları çakacaklardı bana. Flaş! Floş! Flaş! Öğretmen, kuyumcuda sahte Osmanlı altını satmaya
çalışırken yakalandı! Nahlet olsun böyle öğretmene! Eğitim kimlere emanet!.. gibi gazete manşetlerini görür gibi oldum tahayyülümünde.
Şaka maka; buna benzer numaraları yiyenler çıkıyormuş. Bir arkadaşa bahsettim ertesi günü.
Amcasının oğlunu aynı yolla çarpmışlar, şimdinin nereden baksan 300 bin lirası ederinde bir Tokat. Hem de Tokatlı.
….
Sanki sıraya girmişler…
Geçen hafta yine aynı gün, bu sefer bir Jigolo sitesinden mesaj geldi. Girdim baktım siteye. Herkes memnun.
Yine kafamda canlandırdım… Jigolo olsam mı acaba?.. Güzel bir iş gibi görünüyor fakat yine flaşlar patladı kafamda;
Flaş! Floş! FLaş! Namussuz Öğretmen! Sapık öğretmen! Çete çökertildi! Elebaşı bir Teknik öğretmen! Çocuklar kimlere emanet!
O iş de uymadı kafama. İşim yok da paralı, azmış kadınlara itfaiyelik mi yapacaktım. Neyzen Teyfik‘in Hortum şiiri geldi aklıma.
Su veren itfaiyenin hortumunu keseyim! Mecnun gibi bir dam için çöllere mi düşeyim…Yansın bu... diye devam eden şiiri.
…
Akşamları yürüyorum.. 21:00 gibi çıkıyorum. Dün. Ziraat bankasının önüne yaklaşmıştım.
Alçak hizalı bankamatiğin önünde bir yaşlı kadın duruyordu. Sağır Sultan bile duysun diye bağırtılı konuşan bankamatik.
Bankamatikten gelen kadın sesi. Lütfen paranızı, para çekme bölmesinden alınız…Tıkırt tıkırt… Aldı yaşlı kadın.
3-5 saniye sonra Lütfen Kartınızı alınız, diyecekti bankamatik kadın. Demeden, önce ben taklit ettim.
Kalın bir ses tonu ile Lütfen Kartınızı Alınız! Haaayt! dedim. Kadın bayıldı.