Siz hiç bir koltukta iki karpuz taşımayı denediniz mi? Ben denedim!
Eskiden cami kürsüsünden;
‘Cemaat safları sıklaştıralım!’ denirdi.
Şimdi aynı kürsüden:
‘Cemaat safların arasını açalım!’ deniyor…
Eskiden toplu ulaşımda şöyle anons yapılırdı:
‘Sayın yolcular, arkaya doğru ilerleyelim, boşlukları dolduralım!’
Şimdi toplu ulaşımdaki aynı hoparlörlerden:
‘Sayın yolcularımız, araç kapasitesinin yarısı kadar yolcu alıyoruz!’ deniyor…
Eskiden, toplum ‘sarmaş dolaştı!’
Şimdi toplum, ‘sosyal mesafeye dikkat çekiyor!’
Yani artık hiçbir şey eskisi gibi değil! Olmayacakta…
Zaten bu virüsü üretenlerin amacıda dünya nüfusunu azaltmak değil mi?
Bir Corona pandemisiyle her şeyi tersine çevirdiler!
Halbu ki tüm Corona virüslarin toplam ağırlığı: 0.02 gram ama 7.7 milyar insanı evlere hapsetmeye yetti.
Köyde, şehirde herkes maskeyle dolaşmak, sosyal mesafeyi korumak ve el temizliğine dikkat etmek zorunda. Aksi halde, kolluk kuvvetlerinden yiyeceği 900 lira ceza bir yana, Covit 19’a yakalanarak hastaneye yatma ve dahi ölümle sonuçlanmaya kadar varan bir müeyyidesi var.
Özellikle İstanbul gibi koca metropoliten şehirlerde kendini virüsten koruyarak yaşamak çok zor. Bu nedenle her şeye kısıtlama getirildi!
Yukarıda da yazdığımız gibi; otobüslerde, dolmuşlarda, sinema salonlarında… Nerede insan kalabalığı varsa oraya azaltma zorunluluğu getirildi.
Mesela metrobüs ve otobüslerde yan yana iki koltuktan biri boş olmak zorunda! Çünkü uyarı bandı çekili. Aynı zamanda aracın da yolcu kapasitesinin yarısı kadar yolcu taşımak zorunda! Aksi halde şoföre veya işletmeciye cezası var.
Peki, buna uyuluyor mu? Benim gözlemime göre yüzde doksan uyuluyor!
O zaman soruyorum?
İstanbul’un nüfus kalabalığı da yarı yarıya azaltılacak mı?
Şaşırdınız değil mi?
Evet, İstanbul’un da bir hakkı hukuku vardır, çünkü bir yaşam mekanıdır ve onunda bir kapasitesi vardır!
Batı’da da böyle büyük metropoller vardır, lakin oralarda İstanbul’daki gibi bir keşmekeşlik yoktur!
Paris’te, Londra’da, Venedik’te… yaşamanın bir bedeli vardır; maddi, manevi, insani ve hukuki açıdan… Planlı şehirler, programlı işleyişlerle bir düzen vardır…
Yapılan araştırmalara göre İstanbul’un yaşanabilir kapasitesi 4-5 milyon civarında ancak insan olması gerekiyor. Ya şimdi ki sayı kaç? Resmi rakamlara göre 16 milyon değil mi?
Bize göre bu sayının daha fazlası var İstanbul’da! Yani kaçak ve kayıt dışı insanlarla birlikte 20 milyon civarında insan yaşıyor bu aziz şehirde!
O zaman ters giden bir şeyler var demektir!
Otobüsü, dolmuşu, camiyi, sinemayı boşaltıyorsunuz da sokağı, caddeyi neden boşaltmıyorsunuz?
Oralarda virüs tehlikesi varda, buralarda yok mu?
Aslında buralarda da aynı işlem yapılabilir; İstanbul nüfusu yarı yarıya indirilebilir:
Hem de öyle ceza falan keserek de değil! Akılcı yolla ve gönüllü olarak da çözüm üretilebilir, tam da pandemi dönemi fırsatıyla…
Nasıl mı?
İstanbul’daki istihdam alanlarını ve oranlarını Anadolu’ya kaydırın yeter!
İstanbul’da mahalleler arasına sıkışmış fabrika, apartman altına sığınmış atölye ve ucube gökdelenlere yerleşmiş şirketleri taşıyın Anadolu’ya, bakın kimse kalıyor mu?
Yoksa Covit 19’un 20 versiyonu çıkarda; ‘Boşaltın len tüm şehri!’ derse kimse şaşırmasın…
Mehmet Ballı






















