Doğanın güzelliğini hissederek yaşamak, hayvanları sevmekten geçer. Hayvanlara zaman ayırmak, onları evde beslemek olarak düşünülmemelidir. Onları doğal ortamlarında da sevmek, onların bakım ve korumasını sağlamak demektir.
Köyde kapımızda, köpek ve kedimiz eksik olmadı. Onların hikâyesi sayfalara sığmaz. Köpeğimizi yıkar, kurulardık. Yanımızdan ayrılmazdı. Kapıda bir ses duysak, hemen giderdi. İyi niyetli insanlara kuyruk sallar, kötü niyetlileri de çimene sokmazdı. Okuldan gelişimizi, bahçe kapısında beklerdi. Kardeşimle bana sarılacak öyle içeri girecektik. Bizi gördüğünde oynar, koşar ve havaya zıplardı. Köpeğimiz dizimize yaslanır, kedimiz de köpeğe yaslanırdı.
Köpeğimiz eve girip çıkmaz, kedi girerdi. Köpek yuvasında, kedide merekte yatardı. Köpek ve kediyi şehirde özellikle evin içinde beslemek mümkün değildi.
Kediler güneşin ilk ışınlarıyla, ayaklarımıza dolanırdı. Sevgi bağını yaşıyorduk. Sevgi bağını biraz daha güçlendirmek için, mamalarını verirdik. Onları sevmezsek yemezlerdi.
Tatil günü arkadaşları parka götürdüm. Gölün çevresinde geziyoruz. Güllerin arasından çıkan kedi, insanlardan kaçtı. Nereye gideceğini bilemedi. Çocuklar peşine düştüyse de yakalayamadı. Kediyi ismiyle çağırdım. Sesimi duyunca, döndü ve bana doğru koştu. Kucağıma atladı. Herkes şaşırdı. Çocuklar yanıma geldi, biz de sevebilir miyiz dediler. Çocuklara kediyi sevdirdim, kucaklarına aldılar.
Kediler, parkın süsüydüler. Arkadaş bir tek konuşmuyorlar diyordu. Sevdiğinin elinden fakat aynı yere verirsen yiyorlardı. Eğer yemiyorsa, “Beni sevmelisin” demek istiyordu. Onlara uzak durmak sevmediğini gösteriyordu. Sevdiğini gördüğünde attığı sevgi taklaları görülmeye değerdi.
Kedi ve köpeklerin sevgisi insana huzur veriyordu.
Kediler, aç ise ayağımıza sarılır. Tok ise sevilmek için, ayağımıza sarılır, okşanmak isterdi. Onlarla kurduğumuz sevgi bağı dillere destandı. Bu ilişkiyi dışardan bir kimse takip etse inanamazdı. Onlarla bir dünya kurulurdu ki, sevgi atmosferinde beraber olurduk. Öyle bir dünyada bulunuyorduk ki, sevgisiz insanlara yer olmadığını görüyorduk.
Onlardan ayrılmak, “Yarın beraber olacağız.” Sözü ile gerçekleşirdi. Aksi hâlde peşimizi bırakmazlardı.
Kedilerimiz, ayrı bir dünya, köpeklerimiz daha farklıydı.





















