ABD dahil tüm sömürgeci ülkelerin, az gelişmiş ülkelerdeki oyunları, senaryoları, kalleşlikleri, asırlardır bitmek, tükenmek bilmiyor.
– Yeşil Kuşak Projesi de bunlardan biridir. İkinci Dünya Harbi’nden sonra, (Güya Komünizmle mücadele etmek amacıyla) başta Rusya’ya komşu ülkeler (Türkiye dahil) olmak üzere, tüm İslam ülkelerinde bu proje uygulanmaya başlandı.
– Aslında gerçek amaç, İslamiyet’i sulandırmak, dejenere etmekti. Çok da başarılı olundu ve dinimiz (Türkiye dahil) tüm İslam aleminde tanınmaz hale getirildi. BOP ve Arap Baharı projeleri ile de tam anlamı ile bir kargaşa, terör, yıkım ortamı gerçekleştirildi. İsrail’e karşı durabilecek tüm ülkeler perişan edildi, kaosa sürüklendi, parçalandı.
1– Ülkemiz dahil, tüm İslam ülkelerinde; İsrail/ ABD/ İngiltere/ Almanya/ Rusya vb. mihraklar yoğun bir çalışma yaptılar ve başarılı oldular. Kabalayı hakim kıldılar.
a) Başta Türkiye olmak üzere, tüm İslam ülkelerinde tam anlamı ile ABD güdümünde olan sayısız cemaat/ vakıf ve dernek ürettiler. Para ve medya desteği sağladılar.
b) Aynı mihraklar, Müslüman sıfatı taşıyan (güya) çok sayıda terör örgütünü de kurdular, yönettiler ve yönetiyorlar. Ülkelerde kargaşa çıkarıyorlar, kardeşkanı akıtıyorlar, islamafobiyi azdırıyorlar.
2– Türkiye bu ihanet furyasından en zarar gören ülkelerden birisi olmuştur. Şöyle ki;
a) Şu anda ülkemizde kaç adet cemaat, vakıf ve dernek olduğunu bilen yoktur. Zira, iktidar (oy avcılığı uğruna) bunları tamamen başıboş bırakmıştır. İlaveten de her türlü ihale/ istihdam ve kamu kaynağı aktarma desteği vermiştir.
b) Bu cemaat/ vakıf ve derneklerin büyük çoğunluğu Türk ve TC düşmanıdır. Bölücüdür, Kürtçülük yapmaktadır. Oy ve cennet ticareti ile uğraşmaktadır. Buna rağmen AKP’li belediye başkanlarından, kaymakamlardan, valilerden, tüm kamu makamlarından her türlü desteği sağlamaktadırlar. Diyanet işleri ise zaten yok hükmündedir. Yargı inanılmaz pasif ve suskundur. İlahiyatçı ve aydın geçinenlerin de çok azının sesi çıkmaktadır. Bunlar da her türlü baskı ve tehditlere maruz kalmaktadırlar. (Bir korku, baskı ve tehdit imparatorluğu söz konusudur.)
c) İnanılmaz ölçüde şirk bataklığına gömülmüşlerdir. Cemaat liderleri ilahlaştırılmaktadır. Sevgili Peygamberimizin (SAV) önüne geçirilmektedir. Kur’an-ı Kerim devre dışı bırakılmakta, liderlerin yazdıklarına ve söylediklerine inanılmaktadır. Cenab-ı Hak’tan değil, liderlerden talep edilmektedir.
d) Seyyidlik yalanı mutad hale gelmiştir. Sanırsınız ki Efendimiz (SAV) Kürt asıllıdır ve Güneydoğu’da yaşamıştır? Böylesine büyük bir günah ve sahtekarlık, pervasızlıkla icra edilmektedir. Başarılı da olmaktadır.
e) Şeyhin kerametleri ile ilgili palavraların, haddi/ hududu yoktur. 120 bin peygamber tarafından Gavs olarak seçildiğini söyleyenler, direk olarak Cenab-ı Hak (cc) ile ve Efendimizle (SAV) görüştüğünü iddia edenler, uzay aracını düşenler, Azrail (as) geri çevirenler, velhasıl saymakla tükenmeyecek yalanlar. Ve ne yazık ki bunlara inanan, hem dünyasını hem de ahretini çok büyük tehlikeye atan, milyonu aşkın “gönüllü köle.” (Hal bu ki İslam’da ruhban sınıfı yoktur. Mevla ile kulu arasına kimse giremez.)
f) İşin temelinde müthiş bir rant/ çıkar/ koltuk kavgası vardır. Herkese fetva verenlerin dünyevi hırsları, lüks hayatları, lüks evleri, hızla artan servetleri (Gayrimenkuller, AVM’ler, üniversiteler, hastaneler, şirketler, lüks arabalar vs) saçı bitmemiş yetim hakkına tecavüz etmeleri, kamu malı yağması, iktidarın emrine girmesi, zirve yapan yalan/ iftira/ gıybet ve (kendilerinden olmayanları) kâfirlikle suçlamaları, gurur/ kibir ve emanet dolu davranışları, iğrenç fetvaları, sayısız tecavüz ve sapık ilişkileri (ki hemen iktidar tarafından gizlilik kararı alınmaktadır) bu gönüllü köleleri uyandırmaya yetmemektedir. Zira hurafe ve yalanların eseri olmuşlardır. Kalpleri ve beyinleri ipoteklidir.
g) Bu topluluklarda, ilmin, tefekkürün, okuma ve araştırmanın, aklı kullanmanın ve kadına değer vermenin yeri yoktur. Mübarek kitabımızda, 700 yerde “aklınızı kullanın” emri vardır. Ama bunlar için esas olan “gassal elindeki meyyit” gibi olmaktır. Şartsız itaattir. Tamamen Emevi Arap hâkimiyeti ve ABD güdümü söz konusudur. İnanılmaz bir baskı, beyin yıkama, tehdit ve Cenab-ı Hak (cc) adına yargılama (cennet veya cehenneme sevk etme) düzeni mevcuttur.
h) Bunlara ilaveten, tamamen denetim dışı bırakılmış 23 bin Kur’an kursu ve yüzlerce yurt mevcuttur. Milyonu aşkın çoğu fakir aile çocuğu yavrumuz, iktidarın çıkarları adına bunların eline terk edilmiştir. Eğitim kalitesi (özellikle İmam Hatip okullarında) düşürülmüştür. Paralel bir eğitim düzeni ihdas edilmiştir. İnisiyatif başta Erdoğan ailesinin mensupları ve yakınları olmak üzere AKP yandaşlarına terk edilmiştir. Devletin tüm imkan ve kaynaklarını sömürmektedirler.
i) İktidar, koltuk uğruna, liyakat sistemini tamamen terk etmiş. Ülkenin yönetimini, bu kesimlere bırakmıştır. Her yerde cehaletin hâkimiyetini sağlamıştır. Dinimizin çıkarcı ve cahillerin eliyle dejenere edilmesine, halkımızın, dinden soğumasına; Ateizmin ve Deizmin artmasına geçit vermiştir. Camiler boşalmıştır. Toplum Dinimizin asıl hedefi olan “GÜZEL AHLAK” idealinden uzaklaşmıştır. Elbette bunun vebali çok büyüktür. Hesap vermesi de imkânsızdır. Ve kendisinde Cenneti pazarlama yetkisi olduğunu iddia edenlerin hiçbiri, Cenab-ı Hak’kın gazabından kurtulamayacaktır. Babadan oğla geçen saltanatları elbette ebediyen sürmeyecektir.
Önemli uyarı: Başlarındaki sarığa, ayaklarındaki şalvara, göbeklerine kadar uzanan sakallarına, çokbilmiş havalarına bakarak; değerlendirme yapmayalım. Bunların büyük çoğunluğu Kur’an okumayı, ‘bırakın İslam’ın temel bilgisi olan 32 farzı’ namaz surelerini bile bilmez. Uyuşturucudan mahkûm olan Kalkancı’nın bile şeyh olduğu bir ortam söz konusudur. Tecavüz ve sapıklıkları yazmaktan utanıyorum. Zira Lut kavmine benzedik.
-Ve lütfen; Ramazan Kurtoğlu’nun, son kitabı, “Babil’den Günümüze İsrail – Amerikan Kehanetleri”ni mutlaka okuyunuz.