Değerli eşyaların sokakta alıcısını beklemesine üzüldü. Eşyalar yerde ve toz içerisindeydi. O eşyalardan biri de fenerdi. Onu eline aldı, salladı ve gaz koktu. Eve geldi ve onu iyice temizledi. Bu tür değerli eşyaların satıldığı ikinci el pazarına gitmek için hazırlandı.
İkinci el pazarının önünde belediye otobüsünden indiğinde hava bulutlanmıştı. Tezgâhın üzeri toz içerisindeki eski eşyalarla doluydu. İnsanlar tezgâhın önünde kümelenmişti. O da ilk kümelenmiş gruba yaklaştı. O güzelim eşyaların ne hâle geldiğini izlerken gözleri doldu.
Emeklilik yaşantısıyla tozlu eşyalar arasında benzerlik kurdu. “İşe yaramama, bir kenara atılma.” Dedi. Gücü yetmediği için, işine devam edemediği hâlde içi sızladı. Altmışını geçmişti emekli olduğunda. Kalan saçları da beyazlamış, göz altları çökmüş ve kırışıklıkları derinleşmişti.
Hemen her eşya ele alınıp bakılıyordu. Emekli, bakır leğeni aldı. Kaldırdı, kenarlarına vurdu, çıkan sese yanındakiler dikkat kesildi. Semaveri de aldı. Tutacağı yeri sildi ve bakır olması hoşuna gitti. Biraz daha yakından baktı, çay kokusunu hissetti. Her iki eşyayı da almak için ayırttı. Yanına yaklaşan genç; “Güzel bir parça. “Dedi. Emekli, “Semaver” diye çıkıştı.
Bu bölümde mutfak eşyaları ağırlıklı olarak yer alıyordu. Bir sonraki tezgâha yaklaştı. Yerdeki avize de toz içerisindeydi. Yalnız avize olduğu anlaşılıyordu. Avize emeklinin dikkatini çekti. Onu yerinden yukarı kaldırdı, tezgâhın üzerine bıraktı. Tutacağı yeri sildi ve küf koktu. Satıcı “En az elli yıllık” dedi. Emekli, avizeyi de satın aldı.
Cam eşyalar göz alıcıydı. Zeytinyağı şişesi orijinaldi. Kapağını açtı, eline zeytin yağı değdi ve bozuk değildi. Çeşitli süs eşyaları arasında nazar boncukları, kolyeler, yüzükler ve tespihler emekliyi tezgâhın başına kilitledi. Yanına yaklaşan genç adamın sorusuna; “Eşyanın yapılışına ve kullanım kolaylığına” dedi.
Emekli aldığı eşyalarıyla birlikte çıkış kapısına doğru yürüdü. Biraz önce soru soran genç tekrar yanına yaklaştı. Özür diledi, avizeyi ve semaveri sordu. Eliyle semaverin kenarını sildi. Sonra saçlarını düzeltti. “Beyefendi avizeyi ve semaveri satar mısın.” Dedi. Gencin gözünden yaş aktı, başını öne eğdi. Emekli, gencin duygusal davranışını ilk anda algılayamadı. Elinde eşyalar olduğu hâlde, niçin almak istiyorsun? diye sordu. Havuzun kenarında oturdular. Genç, annemin vefatından sonra, babasının sinirsel bir rahatsızlıktan dolayı evin eşyalarının büyük bir kısmını sattığını söyledi. Kardeşimle birlikte eski eşya pazarlarında satılan eşyalarımızı arıyoruz, ne bulabilirsek topluyoruz.” Dedi.
Emekli, gencin mesleğini sordu. Genç, “Bilgisayar mühendisi olarak kardeşiyle Amerika’da çalıştığı söyledi. Çocukluk fotoğrafını gösterdi ve avize de salonu süslüyordu. Genç “Ailenin dağılmasını önlemek istiyorum.” dedi.
Genç, “İstediğiniz ücreti verebilirim.” Dedi. Emekli gencin isteğini kabul etti. Hatta semaveri de gösterdi, “Sizinse alabilirsin” Dedi. Birlikte pazardan çıktılar. Gencin aradığı eşyalar arasında; masaüstü lâmba, bakır mangal, cam süs eşyalar, seramik ve çini tabaklar yer alıyordu.
Genç heyecanlıydı. Eşyaların bir kısmını bulacağından ümitliydi. Taksi çağırdı. Emekliyi evine bıraktı ve geri döndü. Kardeşine, “Avize ve semaveri buldum.” Dedi. Avize ile semaveri gösterdi.
Emekli günün mutluluğunu yaşadı. Rastladığı eşya olursa gence haber verecekti.
Emekli, her gün eski eşya pazarını gezmeyi kendine görev addetmişti. Çünkü bulduğu eşyaları gence satacaktı.
Biliyordu ki, tozlu eşyalar normalde insanların dikkatini çekmiyordu.





















