Ben köyde doğdum, eski ramazanlar dahi güzeldi. İnsanlar yaz sıcağında oruç tutarlardı. Çiftçi oldukları için tarla işleri bile oruç tutmalarına mani olmazdı. Oruçlu halleriyle orak biçerlerdi… Nerede o inanmış insanlar şimdi…
“Oruç benim içindir” buyuruyor yüce Allah. Sen orucu, aç -susuz kalmaya indirgedin. Allah’ın rızasına koşulurdu eski ramazanlarda. Her çehrede gülümseme vardı. Her evde komşuya aş götürme telaşı vardı…
Suriye de iç savaş ramazana rağmen devam ediyor… Ramazan geldi mi.
Eski bayramları da özlüyoruz, eski komşulukları da… Ahlak bozulmuşsa komşuluk yaşar mı… İnsanlar bozuldu, ne eski ramazanlar ne eski bayramlar yaşanır… Her şeyin edebiyatını yapar olduk…
Allah imar olalım diye emretti orucu, oruç kardeş kavgasını önlemiyor. Hatta trafik kavgalarını bile önlemiyor.
Ramazan manevi bahar, ellerimize cömertlik geldi mi… Alnımızda secde çiçeği açtı mı… Ahlakımızla yüzleştik mi? Öz eleştirimizi yaptık mı?..
Torunlarımız da bizim yaşadığımız ramazanları özleyecek… Ahlak prensiplerinin güzelliğini gönüllere yerleştirdik mi. Mantıki izahlarını yaptık mı? İkna edici olduk mu? Çocuklarımıza bir iki ilahi öğrettik… Bir de namaz surelerini… Yeter mi. Medya zehir akıtırken yeter mi iki ilahi okutmak…
Mavera dergisinde yayınlandı
Çocukluğum
Kış olunca
Köyümün sokakları hamur teknesi
Yaz olunca
Tarla tarla gezermiş kundak sesi
Bir kamış at bir tel çember sonrası…
Şehirli çocuğu olurdum her gece rüyalarımda
Altın bir tastır çocukluk
Fakat ben zehir gibi doğdum
Ta o yaşlarda garip oldum.






















