Küçük Amerika olma sevdamızın, Tanzimat’a varan kökleri vardı.
Avrupa’nın gelişmesi ve büyümesi bizi büyülüyordu. Önce Fransa’ya eğitilmesi için öğrenciler göndererek, bu özlemimize çare bulmaya çalıştık.
Lakin olmadı. Mühendis, Doktor olsun diye gönderdiklerimiz, ülkemize döndüğünde, ülkesine yabancılaşmış olduğu için ayrıksı kaldı. İşe, üretime yaramadı. Kültürel ve artistik işlere daldılar.
Bu yolun bir işe yaramadığını görünce, bu sefer yaptığımızın tam tersini yaptık. Yurt dışından eğitici öğretici getirdik.
Avrupa ve Amerika’dan gelenler de müfredatı Avrupa kültür ve siyaset anlayışına göre düzenlediler.
Bu da olmadı. Kendi içimizden çıkanların büyük çoğunluğu topluma yabancılaştı.
Dışarıda eğittiklerimize ve içeride eğittiklerimize sorduk. Gelişmek için ne yapalım?
Küçük Amerika olmamızı sağlık verdiler.
Artık yolumuz, 1950’lilerden sonra, Küçük Amerika Yoluydu.
Çocuklarımızın Amerika’da eğitim görmesi, hatta hatunlarımızın Amerika’ya gidip orada doğum yapması, çocuklarımızın istikbali için öneliydi.
Beden eğitimi derslerini İngilizce/Amerikanca yapılmasını sağlık veren Talim Terbiye görevlilerimiz oldu.
Her şeyimizi Amerika’nın yaptığı gibi yapmazsak, nasıl küçük Amerika olabilirdik ki…
İstihbarat teşkilatlarımızın maaşını Amerika ödemese, Rusya’ya karşı, soğuk savaşı nasıl yürütürdük?
Sanki biz asker millet değilmişiz gibi askerimizi subayımızı Amerikalının insafına terk ettik.
Uzatmayalım. Amerikan uçağı olmazsa ben o uçağa binmem diyen Hava Kuvvetleri Komutanları yetiştirdik.
Küçük Amerika gibi olacağımıza göre, idari sistemimiz, eğitimimiz, kültür ve görgümüzün de Amerika ve Avrupa gibi olması gerekiyordu…
Bunları yapabilmemiz için de ekonomimizin küresel çok uluslu şirketlerin elinde olması kuraldandı.
Gerekenlerin hepsini yaptık.
Sonra bir de baktık ki, Ordumuz Amerika’nın müdahale ettiği bölgeler için asker deposu olmuş. Onu da yaptık. (Hala Afganistan’da 2000 askerimiz var)
Libya, Afganistan, Yugoslavya, Somali Kore gibi ülkelere Mehmetçiğimizi seferber ettik.
Ama bunların hiç birisi yetmedi.
Amerika bize dedi ki; Küçük Amerika olmanız için; topraklarınızın da küçülmesi lazım.
Biz artık buda çok oluyor. Bu olmaz deyince, Amerika toplarını tüfeklerini Suriye ve Irak’ın kuzeyinden bize doğru çevirdi.
Bu durumu içeride ve dışarıda eğitilmiş imtiyazlı entellere sorduk. Şimdine yapalım?
Cevap; ABD’ye teslim olun dediler.
Şimdi Amerikancı eğitim sistemlerinden yararlanamamış halkımıza soruyoruz. Ne yapalım?
Hiç düşünmeden vatanımızı savunalım diyor. Toprağımız için savaşalım.
İmtiyazlı eğitimden geçmiş enteller de diyor ki, savaş çok kötü bir şey.
İyi ki söyledin bilmiyorduk!
Zaten biz karar versek de vermesek de, Amerika karar vermiş. Ben Türkiye’yi böleceğim diye…
Yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz süreç kısaca budur.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com


















